2.BÖLÜM
Bazen bir deliler hastanesi için fazla masum olduğumu düşünüyorum. Çünkü hak etmedim.
Yaptıklarımın bedelini bir telefon ihbarıyla sonuçlanması fazla basitti. Ben böyle ömrümün geçmesini istemiyordum. Dört duvar arasında boğulup kalmak ve ne zaman doktorların gözünde iyileşeceğimi düşünmek, işte bu beni yoruyordu.
Kabul etmiştim aslında, ben bir hastaydım.
''Hilal''
Başımı hasta bakıcıya çevirince her hastadan korkan korkak bakıcıya baktım. ''Ne var?'' kibar davranmak zorunda değildim.
''Arkadaşın seni çağırıyor, duymuyor musun?''
Duvar kenarında bana bakan yakın arkadaşıma baktım. İşte bu kız beni bana getiriyordu. Gerçi o olmasa tam anlamıyla deliydim. Yerimden kalktım ve Gizem'e doğru yürüdüm, bana gülümserken ben hasta bakıcıya bakıyordum. Yanından geçerken 'bö'dedim ve yerinden sıçrayışını izledim. Gizem gülerken ben keyfim yerine gelmiş bir biçimde odadan dışarı çıktım.
Aylar önce bu odaya ettiğim kavga yüzünden atılmıştım. Yanımda kalan Hazar, neden gelmişti bilmiyordum fakat ben atılmasaydım eğer diğer 'gerçekten deli' anlamını taşıyanlarla kafayı yerdim.
''bıkmayacak mısın şu kadıncağızı korkutmaktan. Ödü kopuyor bir deli onu yiçek diye zaten'' gerçekten insaflıydı. Bana göre tabi, ama kendisine göre duygusuzdu.
''O kadının sonu bu hastane zaten ''dedim gülerek. 'Diğerleri ne âlemde' 'diye soru yönelttim birden. Biz bu hastaneye atılmadan önce gerçekten mutluyduk. Ali, Buket, Gizem ve ben. Vardı sorunlarımız ama yinede buraya düşücek kadar ağır sorunlarımız yoktu.
''Ne olsun onlar sen bu odaya taşındıktan sonra kendilerini zor tutuyorlar her hangi biriyle kavga etmemek için. Zaten seni her zaman göremiyoruz''
Ufak kahkaha çıktı ağzımdan. Çünkü gerçekten onların bu hallerini düşünmek komik geliyordu.''Olsun ben alıştım. Konuşurum doktorların biriyle gelirim belki''
Günün geri kalanını deliler hastanesinde olan vakalara baktık. Başkaların acılarını düşündük. Çünkü bu tımarhanede gün geçmiyordu.
Hayatta kaçmak yerine savaşmaktır asıl amaç, ama savaşmaya imkân tanımayanlardır cehennemi hak edenler. Çünkü bu hayatta savaşmamak bir insana verilen en büyük cezadır.
*
Odamdayım ve ilaçlarımı içiyorum. Mecbur olduğum ilaçlar başımı ağrıtıyor. Alışamadım , alışmakta istemiyorum. Göz hizama Hazar giriyor. İstemeden de olsa bakıyorum, kumral saçları ve uykusuz olmasına rağmen kötü gözükmeyen göz altları , ela gözleri yorgun bakışları. Bu hastane için fazla diye geçirdim içimden. Neden buradaydı acaba , o ise ayrı bir ironi.
''Sanırım buraya geldiğinden beri ilk defa gülümsüyorsun.''
O kadar dalmıştım ki kime dediğini bile anlamamıştım. Başımla odayı taradığımda bana dediğini idrak edip güldüm. Ne yani ona bakarken gülümsemiş miydim?
''Deli değil miyiz? Neye güldüğümüz sorgulanmamalı bence''
Hani böyle pat diye bir laf söylersinde ve sonra o lafın coolluğunu tartıp kendini alkışlamak istersin ya işte o durumu yaşamıştım şuan. Aslında deliliğin en güzel tarafı buydu, kimse sana neden güldüğünü ve neden salakça bir haraket yaptığını sorgulayamazdı çünkü hep aynı açıklamaya kavuşurdu: deli o.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTANBUL
Fiksi UmumBu hastane için fazla diye geçirdim içimden. Neden buradaydı acaba , o ise ayrı bir ironi. ''Sanırım buraya geldiğinden beri ilk defa gülümsüyorsun.'' O kadar dalmıştım ki kime dediğini bile anlamamıştım. Başımla odayı taradığımda bana dediğini id...