"Beni yak kendini yak, her şeyi yak..."
Kaan Tangöze'nin sesi kulaklarımda dolaşırken gözlerim yine gökyüzündeydi. Gece olunca gökyüzünü izlemeyi severdim. Yıldızların bir çok farkı vardı ama asıl önemli olan bir arada olmalarıydı. Olmayan ailem..
"Bir kıvılcım yeter, ben hazırım bak..."
Ailem hakkında konuşmayı sevmezdim. Belki de beni böyle soğuk ve tehlikeli yaptıkları içindi. Onlar yüzünden.
"İster öp okşa..."
Bu sözlerden sonra aklım Mehşa'ya takıldı. Kırmızıya yakın dudakları vardı. Gözlerinin mavisinde kayboluyordum adeta. Sonsuz bir okyanus kadar anlamlı bakıyordu. Özgür ama tutsaktı sanki.
"Istersen öldür..."
Düşündüm de belki de ona bir şans vermeliydim. Temiz, saf ve doğaldı. Bende olmayan beyaz şeylerin hepsi ondaydı. O beyazdı ben siyah. O iyiydi ben kötü. O insanlara ışık veren normal bir ampul ben ise patlamış ve insanların düşmesini sağlayan bir karanlıktım.
Ama önemli olan onun mavi gözleri sonsuz umudu simgelerken benim kahverengi gözlerim ise sonsuz bu siyahlığın içindeki tutsaklığı anlatıyordu. Farklıydık. Her şeyimiz ile..
"Aşk için ölmeli aşk o zaman aşk."
Ben bir kez ölmüştüm zaten. Bu daha da farklıydı. Göz göre göre ölüme gidiyorsun ama bundan şikayetçi değilsin. Aşk.. neler yaptırıyor insana. Başka bir şarkı başladığında yeni bir sigara yakıp gözlerimi kapattım.
"I'm an angel with a shotgun."
Ben silahlı bir meleğim.
"Fighting til' the war's won"
Savaş kazanılana kadar savaşırım.
"I don't care if heaven won't take me back."
Cennet beni tekrar almayacaksa umursamıyorum.Bu şarkıyı seviyordum. Gözlerimi açıp sigarama baktığımda çok az kaldığını gördüm. Derin bir nefes çekip çimenlerde söndürdüm. Yüzümü tekrar gökyüzüne çevirerek her gece olduğu gibi son dumanı bağışladım geceye.
Ayağa kalkıp içeri geçtim. Mehşa ile oturduğumuz yer hala boştu. Oturmadan önce bir içki daha alıp oraya yerleştim. Sahne de striptiz yapan kızları izliyordum. Önümde bir hareketlilik görünce başımı çevirdim. Karşımda bir hatun duruyordu. Üzerindeki kısa şortu düzeltmeye niyeti olmayan sürtüklerden.
İyice yaklaşıp kucağıma oturduğunda karşı çıkmadım. Elimdeki şişeyi alıp büyük bir yudum aldı. Geri bana verirken dudaklarıma yapıştı. Şişeyi yere koyup boş kalan ellerimi beline yerleştirdim. O da kalçasını oynatıp bana katılırken kafamı geri çektim. Yüzü asılırken şişeyi geri alıp içmeye başladım.
"Ne kadar istiyorsun." Bu sefer gülmüştü. Çünkü istediği dilden konuşuyordum. Belini daha da oynatıp iyice yerleşti. Onun amacı rahat oturmak değil kendini düzdürmekti. "Çok değil Alaz. Her zamanki gibi işte." Hatırlamadığım bir kadın daha. Ama bugün bu kadına istediğini vermeyecektim. Dudaklarına yapışıp kucağıma aldım. Ayağa kalkıp arka odalara giderken kız kahkaha atıyordu. Ben sana şimdi göstericem sürtük.
Çığlık ve inleme gelmeyen bir odanın kapısını tekme ile açıp içeri girdim. Kızı yatağa yatırıp kapıyı kapattım. Yatağa ilerlerken üzerimdeki tişörtü çıkarttım. Dizlerimle kızın bacaklarını sıkıştırarak üstüne uzandım. Dudağını sertçe öperken ellerimi çoktan tişörtünün içine sokmuştum.
Boyuna geçerken sütyeninin kopçasını açmaya çalışıyordum. Ufak bir inleme sesi geldiğinde zevk aldığını anlayıp boynunu daha sert öpmeye başladım. Soluk alışverişi her geçen dakika hızlanıyordu. "Alaz.. Hadi." Tişörtünü çıkarıp kenara attım. "Sabırlı ol orospu." Sütyenini çıkarmadan şortunu geçtim. Düğmesini açıp onu da bir yere fırlattıktan sonra kızı aniden kucağıma alıp banyoya ilerledim.
Küvetin içine koyup buz gibi suyu açtım. Ne kadar çıkmak için çırpınsa da engelliyordum. Onu tutarken ben de ıslanıyordum. Ama arabayı sürmek için ayık olmam lazımdı. Kız saydırmaya başladığında kollarını bırakıp içeri geçtim. Tişörtümü giydim. Kapıdan dışarı çıkarken elime geçen birkaç parayı yere atıp yürüdüm.
2. Şarkı multide..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın serseri ruhu
Teen FictionYalnız olmak yanlış bir kalpte olmaktan iyidir dedi buz gibi sesiyle. O Demir'di. Sesini istediği zaman tüylerimi ürpertecek şekilde kullanabilen adam.