Bazılarımız kıymet nedir bilmeyiz;akan bir suyun önemini birden akmayı bıraktığı zaman anlamak gibi.Önemini birçok şeyin sonradan anlarız.Hatalar yaparız, bazen istemeden bazende bilinçli olarak.Sonrasında kimilerimiz içini kemiren pismanlığın,kimilerimiz ise öfke ile kucak kucağa bizi yangına atan duyguların esiri oluveririz.Merhamet etmeyi annemden,affetmeyi babamdan öğrenmiş birisi olarak bu duygulardan yoksun olmak beni eskisi kadar üzmüyor.Elimden çalınan düşlerim vardı bir zamanlar ardından küçük bir kız çocuğu gibi feryat ettiğim;şimdilerde kara kaplı toz tutmuş defterin yırtılan son yaprağında can buluyor öfke dolu satırlarım.İntikam nedir ki;size dünyayı dar eden insanlar için kendi geleceğinizi hiç düşünmeden yoksaydırabilecek kadar kine bulanmış bir katran mıdır intikam?Ya da çaresizlik;mutluluk diye nitelendirdiğiniz şeylerin gözünüzün önünden kayıp giderken elinizden hiçbir şeyin gelmemesi mi?
...
Son demlerimi yaşıyorum,penceresinde saatlerimi hunharca harcadığım bu odada.Doktorum gün geçtikce daha iyiye gittiğimi düşünüyor,haklı da.Sadece kendi çıkarlarım doğrultusunda normal bir insanmış gibi davranmak konusunda epey yol kat ettim.Adım adım ilerlemekte fayda var elbetteki.Sahaya çıkmadan önce ısınmak ne kadar gerekliyse,avını göz hapsine alıp hiç ummadığı bir anda kapana kıstırmak için de iyi gözlem yapmak gerekli.İnsanlar değişmez derler.Bu görüş kişiden kişiye gelişme göstermeli bence.Degişmek ile gelişmek arasındaki ince çizgide yürüyorum.Masumluk yerini şeytanın tahtına devretti.Şefkat ise cehennemde yanıp tutuşan kor olup küllerini çoktan savurmuş durumda.Yeni bir ben doğdu.Eski saf kalpli,bağışlayıcı insan,ırmaklara karıştı aktı gitti.Bu yüzden yeni bir kimlik yeni bir isim gerektiriyor demekti.Bahar ezelde kilitli durmalı ve Sahra geleceğin tozlu kapısını açmalıydı.