Heyyy!
Uzun bir zaman geçmişti bölüm yayınlamayalı. İki üç ay oldu sanırım. Bunun için cidden üzgünüm. Ama bu süreçte yazsam, kötü olurdu içime sinmezdi. Çünkü onlarla bütünleşemiyordum. Şimdi uzun ve içime sinen bir bölümle karşınızdayım:) Diğer bölümün arasını çok açmıyacağım inşAllah. İnanın onları o kadar özlemişim ki yazdıkça yazasım geldi... Hadi bakalım daha fazla uzatmıyım. Bölüm sizindir:) Hepinizi çok seviyorum.
Keyifli okumalar.
Bavulumu yeniden peşimden sürüklerken, aklıma iki hafta öncesi gelmişti. Zaman ne de çabuk geçiyordu öyle. Sadece iki haftada hayatıma bir çok kişi girmişti. Evimi özleme korkum yok olmuş, yurda alışabilmiştim. Şanslısın diye geçirdim içimden. Bir anda 7 kişilik bir arkadaşlık grubuna dahil olmuştum. Mutluydum ve geride bıraktığım 2 haftayı düşünürken kalbimin ritminin bozulduğunu hissedebiliyordum. Anlaşılan mutluluğum; tek yüzüme değil, kalbime de vurmuştu.
" Siz kızları anlamıyorum. İki gün için koca valiz götürüyorsunuz! "
Yanımdan yürüdüğünü yeni fark ettiğim Aras'la eğdiğim başımı kaldırdım. " Anlamanızı beklemiyoruz. " diyerek güldüğümde başta kaşlarını çatsa da gülüşüme ortak olması zamanını almamıştı.
" Yardım etmemi ister misin? "
Başımı olumsuz anlamda sallarken, bineceğimiz servisin önüne de gelmiştik. Servisin önünde duran servis şöforü; sigarasını yakmış, efkarlı bir edayla bakışlarını uzaklara dikmişti. Bu hali beni güldürürken " Abi, valizi bagaja koyar mısın? " diye sordum. Dikkatine bana vererek, elindeki sigarayı yere attı. Tek kelime etmeden de seri hareketlerle önümdeki valizi alıp, servisin bagajına yerleştirmişti. Asabi tavırları anlamsız bir şekilde beni güldürüyordu. Aras " Hep böyle asabidir. " diye açıklamada bulunduğunda, başımı anladığımı belirtmek ister gibi salladım.
" Aryağğğ! Arasğğğ! "
Can'ın sesini duymamla başımı sağa doğru çevirdim. Hızla koşarak bana sarıldığında, birkaç adım gerilememe neden olmuştu. Şaşkın bir biçimde, ben de kollarımı ona sardım. Aras'ın garipseyen bakışlarına karşılık " Can iyi misin? " diye sormaktan kendimi alamamıştım. Fakat kollarını daha da sıkılaştırmaktan başka bir şey yapmamıştı. Bir süre sonra, yüzündeki şapşal sırıtışıyla geri çekilmesi, bu durumu iyice garipsememe neden olmuştu.
" Ulan dengesiz misin? İlk kızı boğacak gibi sarılıyorsun sonra mal mal sırıtıyorsun. Melisasızlık kafa mı yaptı!? "
Can; Aras'ın sinir püsküren cümlesini bile umursamadan, bana bakıp şapşal şapşal sırıtmaya devam edince açık ve net korkmaya başlamıştım. Birkaç adımla Aras'ın yanına geçip " Aras, normal mi bunun bu halleri? " diye fısıldadım kulağına doğru. Benden uzun olan boyu sayesinde hafif parmak uçlarımda yükselmem gerekmişti. Aras da benim gibi fısıldayarak " Açıkçası bunca yıldır arkadaşım ama bu davranışlarına ben de anlam veremedim. " dedi. Güldüm.
Can " İki gün görüşemiyeceğiz lan. Özliyeceğim. " diyerek havaya kaldırdığı elleriyle, bize yaklaşmaya başlamıştı. Aras'ı umursamadan servise binmemle cam kenarındaki koltuğa yerleştiğimdeki Can'ın Aras'ın yanaklarını sıktığı görüntüyle karşılaşmam bir olmuştu. Ucuz atlatmıştım. Yanaklarımı seviyordum hani...
Aras; Can'ı itmeye çabalarken, o kadar komik gözüküyorlardı ki elimde duran telefonumun kamerasını açıp, bu anı ölümsüzleştirdim. İleride benim için mükemmel bir koz olabilirdi. Aras en sonunda bağırıp, Can'ı itmeyi başarınca yeniden güldüm ve telefonumun ekranını kilitliyip, yüzümdeki sırıtışı silmeye çabaladım. Aras; servise bindiğinde birkaç saniye bakışlarını çevrede gezdirmesinin sonucunda bakışlarımız buluşmuştu. Seri hareketlerle yanıma oturup, siyah sırt çantasını kucağına bıraktı. Gülmemek için dudaklarımı dişlerken " Sanki biraz yanakların mı kızarmış senin? " diye sordum eğlenir ses tonumla. Siyahın en koyu tonu olan gözlerini bana çevirdiğinde, susmam gerektiğini bana hissettirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASYA
Romance" Neden bana sürekli Asya diyorsun ! " diye patlayıverdim bir anda. Bakışlarını kaçırdı. " Çünkü... " Derin bir nefes alıp, yeniden gözlerime sabitledi gözlerini. " Asya kıtası gibisin. Seninle geçirdiğim her an bana ülkeden ülkeye seyahat ediyormu...