8

613 99 34
                                    

Bayan Cha tahtaya yeteneklerin kullanım alanlarıyla ilgili bir şeyler yazarken gözlerim kapanmak üzereydi. Gece ne zaman uyuyacak gibi olsam bir şeyler uyumama engel olmuştu. Nedenini pek anlamamıştım açıkçası.

Bayan Chan gözlerimi kapattıktan iki dakika sonra "Dersim ilgilini çekmiyor mu Yoon?" diye seslenerek gözlerimi açmama neden oldu. Ders güzelse bile uykum bunu görmemi engelliyordu. Aniden gelen esnememe engel olmadım ve esnedim. Haliyle esnemem Bayan Cha'nın daha çok üzülmesine neden oldu. Durumu toparlamak için "Gece uyuyamadım." deyip gözlerimi kocaman açtım. Cidden göz kapaklarım kapanmak için direniyordu. Tekrar esnemek üzereyken Bayan Cha dersi anlatmaya devam etti. Tabii sınıfta bana dönen kafalar da tekrar derse odaklanmıştı.

Ders boyunca kendimle uyumamak için savaşmış ve dersin sonuna kadar dayanmıştım. Tenefüs zili çalar çalmaz sabahtan beri zor tuttuğum kafamı sıraya bıraktım. Sınıfta çok fazla öğrenci olmadığı için ses yok denecek kadar azdı. Aptal Jongin bile uyuduğumu gördüğü için fısıldıyordu. Tam huzura ermenin mutluluğuyla derin bir uykuya dalacakken sınıfın kapısının sertçe açılmasıyla uykum koşarak uzaklaşmıştı. Gözlerimi hayal kırıklığıyla açıp sertçe açılan kapıya çevirdim. Kapıdan giren Mia ve Kyungsoo'nun duvara fırlattığı Rae geç bile kalmıştı. Rae iyileşir iyleşmez onu uçuran çocukla uğraşmak için gelmişti. Zaten yemekhanede tanık olduğumuz o sahneden sonra Kyungsoo'nun bittiğini anlamıştım.

Sıramda dikelip ağır adımlarla arka sıraya yani Kyungsoo'ya yürüyen kardeşleri izlemeye başladım. Bugün bir önceki baskından farklı olarak Jongin de sınıftaydı. Geçen sefer kimseden ses çıkmamıştı ancak şimdi Jongin aptalının konuşması muhtemeldi.

Rae yetenekler sayesinde çabucak iyileşip eski haline dönmüştü. Bu yüzden yüzünde ve vücudunda herhangi bir yara yoktu. Gerçekten nefret dolu bir ifadeyle Kyungsoo'nun sırasına otururken aklıma başka bir şey gelmişti. Ya Kyungsoo tekrar kendine hakim olamayıp saldırırsa? Bu sefer bu okuldaki son şansı olurdu.

"Ben Rae, sakın bu ismi unutma Kyungsoo." Rae'nin tehdit akan sesi tüylerimi ürpertirken içimde ona dokunma isteği oluşmuştu. Aklından ne geçiyordu öğrenmek istiyordum. Ancak bunu yapamayacak kadar uykuluydum.

Rae başka bir şey demeden sınıftan çıktıktan sonra iyi mi bitti kötü mü bitti emin olamamıştım. Büyük ihtimalle Rae artık Kyungsoo'nun korkulu rüyası falan olurdu. Kim bilir... İlk işine dönen Sehun olmuştu. Daha sonra ne olduğunu gözlemleyemeyecek kadar yorgun olduğum için kafamı sırama koymuştum ki ders zili çalmıştı.

Harika! İki dakika bile olsa dinlenememiştim. Sinirlerim altüst olmuş bir şekilde tekrar dikelip saçlarımı karıştırdım. Kendi kendime ağlama efektleri yaparken önümde oturan Chanyeol'ün varlığını hatırlayıp sustum. Aptal biri olduğumu düşünmesini istemezdim. Elimle yüzüme hava yapıp kendime gelmeye çalışırken Bayan Cha gelmiş ve çileli bir derse daha başlamış bulunmuştum.

Öğle arası yemekhaneye gidip yemek yemek yerine uyumayı seçmiştim ancak bu sefer de açlıktan uyuyamıştım. Bundan daha berbat bir gün olabilir miydi. Yemekhaneye gitmediğim için hem aç hem de uykusuz kalmıştım. Çok güzel, günün devamına açlık eklenmişti. Sınıfta uyumak için çabalar verirken ve açlığım buna mani olurken sınıfın kapısı açılmış ve boş sınıfta ayak sesleri yankılanmaya başlamıştı. Kimin geldiğine bakmak için kafamı gömdüğüm yerden kaldıracakken masamın üzerine hışırdayan bir şey bırakılmıştı. Artık kafamı kaldırmam farz olmuştu. Kafamı kaldırıp gözlerimin ortama alışmasını beklerken kibar bir sesin ''Uyandırdım mı?" demesiyle gelenin kim olduğunu anlamıştım.

Masamın üzerinde duran kremalı ekmeğe baktıktan sonra gözlerimi Jae'ye çevirdim. Ne yaptığını gözlerimle soruyordum ama anlıyor muydu pek belli değildi. Gözlerinin içi parlarken bana beklentiyle bakıyordu. Şimdi teşekkür mü etmeliydim? Karnım çok hafif guruldarken masanın üzerinde duran ekmeği alıp paketini açtım. Kremalı ekmekten bir ısırık almadan önce "Teşekkürler." diye mırıldandım. Jae sonunda beklediğini duymuş gibi bir sevinçle gülümseyip sınıftan çıkmıştı. Kremalı ekmek şuan benim için dünyanın en güzel yemeği gibiydi. Büyük bir parça daha ısırdım ve ağzımda erimesiyle ben de eridim. Ekmeğin sonuna yaklaşırken zilin çalmasına az bir süre kalmıştı, bu yüzden diğerleri yavaş yavaş küçük sınıfı doldurmuştu. En son Chanyeol girip sırasına oturduğunda sınıf tamamlanmış ve ekmeğim bitmişti.

Jongin öğretmen masasının üstünde otururken Jae'ye bakıp "Siz çalışma olarak ilerliyor musunuz?" diye sorduğunda dikkat kesildim. Bir tek biz mi başaramıyorduk anlamam lazımdı. Jae ağzını açacakken Sehun araya girip soğukkanlılıkla cevapladı

"Kütüphaneye gidip yeteneğiniz hakkında bilgi edinebilirsiniz." Sehun'nun söylediği şey anında aklıma yatmıştı. Kütüphaneden başlayabilirdik, en azında başlamış olurduk.

Birkaç soru sormak için harekete geçecekken bugün tüm sinirimi altüst eden zil tekrar çalmıştı. Anlaşılan ne soru sorabilecek ne de uyuyabilecektim. Harika, gerçekten harika.

||

Uykusuz geçen derslerden sonra bu sefer kurtarıcım olduğunu düşündüğüm çıkış zili çalmıştı. Gerçi yatmaya gidemeyecektim... Kütüphaneye gidip araştırma yapmamız lazımdı. Bu yüzden zil çaldıktan ve herkes sınıftan çıktıktan hemen sonra Chanyeol'ün karşısında dikildim. Chanyeol kafasını kaldırıp yüzümde ilginç bir şey varmış gibi bakarken kollarımı birbirine kavuşturup öksürdüm.

"Kütüphaneye gidiyoruz, kalk hadi." Chanyeol sanki umrumda değil ne istersen o olsun der gibi ayağa kalkıp beni takip etmişti. Biraz gururum okşanmış olabilirdi çünkü dediğimi anında dinlemişti. Okşanan gururumu basıtırıp dersler bittiği için boş olan kütüphanede kendi yeteneklerimizin olduğu kısma doğru yürümeye başladım. Chanyeol hala arkamdaydı ve ne yapsam yapacak haldeydi. Önceliğimi arkamdaki kıvırcık saçlı çocuğa verip onun yeteneğiyle ilgili kitaplara göz atarken yanımda durup benimle birlikte bakmaya başladı. Bu pes edip çözüm yolu aramaya başladığı evre miydi? İçimde tarifsiz bir mutluluk oluşmuştu.

Bakmamız gereken birkaç kitabı elime alırken Chanyeol kitap aramayı bırakıp tozlu raflara yaslanmıştı. Şimdi kitapları değil beni inceliyor gibiydi. Ve bu sinir bozucuydu. Elime aldığım birkaç kitabı bana bakan gözlerine karşılık verirken sertçe karnına bastırdım. Elleri otomatik olarak verdiğim kitapları tutarken kitap aramaya devam ettim.

"Eğer biraz daha dik dik bakarsan kafana kitap fırlatırım." Sessiz ama tehditvari bir şekilde söylediğimde hafifçe gülmüştü. Bakışlarımı odaklanamadığım kitaplardan çekip Chanyeol'e çevirdim.

"Sakin ol, sadece uyuyup uyumadığını kontrol ediyorum." alay edercesine söylediğinde biran duraksadım. Uykulu olduğum çok mu belliydi? Kesin şuan gözlerim uykusuzluktan akıyordu ve rezil olmuştum. Gözlerimi sabır dilercesine kapayıp tekrar açtım.

"Konumuz bu değil, ciddiye alıp yardım edersen sevinirim." Sakin olmaya çalışarak söylediğimde sırıtması yok olmuştu. "Sen ne diyorsan o." Sonunda itaat edip önüne döndüğünde üzerimedeki baskı azalmıştı. Bana bakması sinir bozucuydu. Bu yüzden bakmazsa sinirlenmeden sakince her şeyi halledebilirdim.

Sonunda topladığımız tüm kitaplarla masaya oturduğumuzda önemli kısma geçmiştik. Chanyeol yanıma oturup önüme yığılmış olan kitapların büyük kısmını kendi tarafına çekti. Benim önümeyse içlerinden sadece birini koymuştu. Ne yaptığını sorgulamadan önüme koyduğu kitabı açıp okumaya başladım. Ne kadar okumak denirse... Yazılar gözlerime öyle küçük öyle bulanık gözüküyordu ki anlamak için kırk takla atıyordum. Gözlerimi açıp kapayıp durmaktan ve arada esnemekten başka hiçbir şey yapamıyordum.

Şimdi gözümü kapatsam büyük ihtimalle anında uyurdum. Ancak Chanyeol'e ciddi ol dedikten sonra uyuyakalırsam rezil olurdum. Öyle havalı havalı konuşmakla olmuyordu işte.

Yazıyı okuyabilmek için dibine girmişken kafamda hissettiğim hafif baskıyla yanağım kitapla buluşmuştu. Chanyeol nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde kafamı kitaba yaslamıştı. Bunu yaparken saçlarıma dokunmuştu ve canım yanmamıştı. O kısa anda sadece yumuşaklığını hissettiğim eller beni yakmamıştı. Kafam kitaba yaslı halde Chanyeol'e bakarken o da beni izliyordu. Şoktan kocaman açılan uykulu gözlerimle Chanyeol'ü izlemekten başka bir şey yapmıyordum. Sonunda Chanyeol "Uyumalısın." deyip sandalyesine yaslandığında girdiğim şoktan çıkmıştım. Kalbimde etkisi hala sürüyor olsa da çıkmıştım işte.

Gözlerimi kırpıştırmayı bırakıp yumdum. Gerçekten uyumalıydım, uykusuzluk bana iyi gelmemişti. Uyursam kalbimim sıkışması geçerdi hem.

Special PeopleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin