Tahtada öylece duran kıza bakarken nefeslerimizi tutmuş halde parlamasını bekliyorduk.
''Jae Min, parlamana etki edecek bir şeyler var mı?''
Adını unutmamak üzere zihnime kazıdığım Jae kafasını mahcup bir halde iki yana salladığında dik duran vücudumu serbest bırakmıştım. Harika, bütün yıl parlamasını bekleyecektik.
''Duygularımı pek kontrol edemediğimden...''
Bayan Cha omzunu sıvazladıktan sonra derince gülümsedi. Jae yerine otururken Bayan Cha yeni hedefi olarak Sehun'u seçmişti. Sehun yeteneği kadar soğuk bir tavırla tahtaya kalktığında bir an prens gibi gözükmüştü gözüme. Hani şu sarışın, beyaz tenli soğuk prens tiplemesi var ya, Sehun şuan tam olarak o tiplemeye uygun gözüküyordu. Sadece birkaç saniyenin sonunda çok hafifte olsa rüzgarı hissedebilmiştik. Bayan Cha rüzgar tam olarak kesildiğinde hafifçe alkışlamıştı.
''Nasıl yaptığını biliyor musun?''
Sehun ifadesiz suratını Bayan Cha'ya çevirip ''Bilmiyorum, tamamen şans eseri oldu.''diye yanıtlamıştı.
Tam bir hayal kırıklığıydı... Burada kimse yeteneğine tam olarak sahip değildi. Bayan Cha anlayışla kafasını salladıktan sonra ''Jongin.''diye seslenmiş ve Jongin'in sıçramasına neden olmuştu. Jongin gergin bir sırıtışla tahtaya çıktığında olacakları bildiğimden nefesimi sıkkınlıkla dışarı verdim.
''Şey...''
Nasıl izah edeceğini gerçekten merak ediyordum.
''Işınlanmam kolay ama... Sanırım birkaç dersi kaçırmak zorunda kalacağım.''
Bayan Cha nasıl istersen der gibi kafasını salladığında Jongin kafasını bize çevirmişti. Bu sahneyi çok iyi biliyordum... Gözlerini yumup yumruklarını sıktıktan birkaç saniye sonra gözden kaybolmuştu. Bunu yeni gören Jae ve Soo küçük bir şaşırma efekti yaparken kafamı umutsuzlukla iki yana salladım. Aptal Jongin yine iki sokak aşağıdaki ormana ışınlamıştı... Bayan Cha şaşkınca boşluğa bakarken öksürerek dikkati üzerime çektim.
''Gelmesi uzun sürebilir...''
Bayan Cha kafasını sakince sallayıp boş bakışlarından sıyrıldı.
''Chanyeol.''
Bu ismi duymak benim yine dikelmeme neden olmuştu. Bu çocuk hakkında bildiğim tek şey yakıyor olduğuydu. Gücünü nasıl kullandığını deli gibi merak ediyordum. Tahtaya ağır adımlarla ilerlerken ne kadar uzun boylu olduğunu yeni fark ediyordum. Uzun boylu ve geniş omuzlu... Bayan Cha'ya doğru dönüp 'Şimdi ne yapacağım?' bakışı atarken başka bir şey daha fark etmiştim. Saçları gereğinden fazla kıvırcıktı.
İçimden dokunduğumda nasıl yumuşak olacağını geçirdiğimde gerçek beynime anında dank etmişti.
Yumuşaklığını değil ateşini hissederdim.
''Bu kağıdı yakabilme şansın var mı?''
Bayan Cha'nın uzattığı kağıdı sakince eline alıp birkaç saniye bekledi. Nefesimi tutup kağıdın küllerinin parmaklarından kayışını izledim. Bu kadar basit miydi?
''Nesnelerde kontrolün var ancak insanlarda yok, doğru mu anlamışım?''
Büyük bir serin kanlılıkla onayladıktan sonra yavaş adımlarla sırasına geri dönmüştü. Gözlerim hala yerdeki kağıdın küllerindeydi. Böyle bir yetenek... İsteyeceğim son yetenek yakmak olurdu herhalde. Bayan Cha kollarını birbirine kavuşturup ''Kyungsoo.'' diye mırıldandığında Kyungsoo ürkek bakışlarını Bayan Cha'ya yönlendirmişti. Dünkü vukuatından sonra tahtaya çıkıp yeteneğini göstermeyeceğine emindim. Utançtan kızaran yanaklarıyla küçük çocuklara benziyordu. Küçük bedenini yavaş adımlarla tahtaya taşıdıktan hemen sonra kapı Jongin aptalı yüzünden kırılırcasına açılmıştı. Nefes nefese kalan Jongin sınıfa girer girmez parmağıyla Kyungsoo'yu göstermişti.