9

1K 114 117
                                    

Gözlerimi açtığımda hala kütüphanede olduğumu fark ettim. Ne yani, Chanyeol beni burada bırakıp gitmiş miydi? Hayal kırılığıyla dikelip tutulan boynuma masaj yapmaya başladım. Dikelmemle birlikte sırtımdan düşen ceketi anca fark etmiştim. Masajıma son verip Chanyeol'ün olduğuna emin olduğum ceketi yerden aldım. En azından insancıl bir davranışta bulunup ceketini üzerime örtmeyi akıl etmişti. Kütüphanenin karanlığında kalkmak pek hoş olmadığından kalkıp odama doğru yürümeye başladım. Hava kararmıştı ve karanlıkta yurda kadar yürümek zorundaydım. Ne harika partner ama! Benim korkacağımı düşünememiş miydi? Elimdeki ceketini sıkıp adımlarımı hızlandırdım. Sonunda odaya geldiğimde Jae'nin endişeli bakışlarıyla karşılaşmıştım. Benim girmemle birlikte "Nerdeydin?" diye sorması bir olmuştu. Endişesine şaşırmış olsam da tepki vermedim. Önce elimdeki ceketi sandalyeme koydum. Daha sonra yavaşça üzerimdekilerden kurtulmaya başladım. Karşımda benden cevap bekleyen Jae dururken pek rahat değildim. Bu yüzden cevap vermek zorunda kaldım. "Uyuyakalmışım."

Cevabımla birlikte yüzündeki endişe azalmıştı. "Gece uyumazsan böyle olur." Bir anne edasıyla söylendiğinde üzerimi giyinme işlemim bitmişti. Söylenmesini görmezden gelip kendimi yumuşak yatağıma attım. Bedenim tüm gün iki büklüm olduğum için ağrıyordu. Ağrıdan nefret ediyordum.

Jae yatağımın başında dikilmiş beni izlerken gözlerimi devirdim. Bıkkın bir sesle "Yine ne var?" diye sordum. Biraz duraksadıktan sonra "Sana masaj yapmamı ister misin?" diye mırıldanmıştı. Bir türlü tam olarak rahatlığa kavuşamıyordum. Sesimi sakin tutmaya çalışarak "Bana dokunmana izin vermeyeceğimi anlayamadın mı?" dediğimde yüzündeki ifade geçen sefer olduğu gibi hayal kırıklığına dönüşmüştü. Bu durum hoşuma gitmiyordu ama yapabileceğim bir şey yoktu.

Bana dokunulmasından hoşlanmıyordum.

||

Jae sınıfa doğru sekerek ilerlerken arkasından onun ne kadar komik gözüktüğünü düşünüyordum. Küçük bir çocuk gibi sınıfa giderken fazla mutluydu. Bense onun aksine sabahın köründe yeteneklerin kullanım alanları dersine girecek olamanın sıkıntısını yaşıyordum. Mutlu falan değildim. Ayrıca geri vermem gereken bir ceket vardı. Kolumdaki ceket vücuduma bastırmış halde Jae'yi takip ederken burnuma gelen kokuyu yeni fark etmiştim. İnsanlardaki kokularla pek ilgilenmezdim, hatta koklamamaya özen gösterirdim. Ancak şu an Chanyeol'ün kokusu istemesem de burnuma doluyordu. Bir an için dayanamayıp burnumu cekete yaklaştırıp kokuyu içime çektim.

Demek Chanyeol böyle kokuyordu.

Yaptığım şeyin farkına vardığımda ne zaman kapandığını anlamadığım gözlerimi açıp burnumu ceketten uzaklaştırdım. Hatta ceketi uzaklaştırdım.

Sonunda sınıfa vardığımızda adımlarım yavaşlamıştı. Ceketi kafasına falan mı fırlatmalıydım? Sonuçta beni orada bir başıma bırakmıştı. Hem de savunmasız bir haldeyken. Evet, kesinlikle yüzüne fırlatmalıydım.

"Neden kapının önünde dikiliyorsun?"

Yine olmuştu. Yine iki işi birden yapamadığım için kapının önünde aptal gibi dikiliyordum. Bu defa aptallığımı fark eden isim Chanyeol'dü. Kalın sesini duymamla birlikte hafifçe sıçramıştım. Dalgınken kulağımın dibinde konuşması hiç hoş değildi. Sinirle Chanyeol'e dönüp elimde tuttuğum ceketi havaya kaldırdım. Havaya kaldırdığım ceketi Chanyeol'ün bedenine yapıştırıp "Teşekkürler, gerçekten." diye mırıldandım. Eğer biraz zekiyse sinirlendiğimi anlardı. Yüzündeki ifade sırıtmaya dönünce zekasının yokluğundan emin olmuştum, tanrım burada sinirli bir duruş sergilerken sırıtmak da ne demekti? Karnına bastırdığım ceketini ağır hareketlerle giyip "Rica ederim." diye karşılık verdi. Yüzsüzlüğü karşısında şok olmuştum, öyle şok olmuştum ki ağzımı açıp yüzüne şaşkınca bakmaktan başka bir şey yapamıyordum. Benim şaşkınlığımı görmezden gelip sınıfa girdiği sırada aptal gibi ortada bırakılmanın nasıl hissettirdiğini anlamıştım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 18, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Special PeopleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin