SADECE 1 SAAT KALMIŞTI...
Yazar
Umut sessizce ağladığından buğulaşan gözlerini elleriyle sildi. Burukça gülümseyerek ablasının elini daha sıkı tuttu. Dikkatlice ablasını izledikten sonra gözünden akan yaşlara aldırış etmeden konuşmaya başladı.
" Son 1 saat.." dedi. Cümlesini devam ettirebilecek bir gücü dahi kalmamıştı.
Olanlardan sürekli kendini suçlu tutuyordu.
" 1 Saat abla" diyerek bağırdı.
Umut'tan başka kimse giremiyordu odaya. İzin yoktu. Melek hanım oğlunun bağrışını duyduğunda ağlayarak kapıya vurarak yere süzüldü.
" Umut" dedi çaresizce.
Umut direterek bağırdı.
" Kalk abla. Lütfen kalk. Ben bu suça bu acıya dayanamam." sonlara doğru sesi kısılmıştı.
Melek hanım tekrar Umut diyerek bağırdı.
Kenarda tutulan saate sürekli bakıyordu. Az kalmıştı. Ya uyanacak ya da sürekli bu derin uykuyu tadacaktı.
Ege daha fazla dayanamayarak odaya girdi. Umut'a doğru ilerleyerek elini omzuna koydu. Buruk gülümsemesiyle ona doğru eğilerek
" Biraz bize zaman verebilir misin?" Umut'ta daha fazla dayanamayacağından başını sallayarak odadan çıktı.
Ege
Onun o deniz mavisi gözlerine hasret kalmıştım. Onun gözlerinin parlaklığı kimsede yoktu. Hiç kimsede. Onun gibi seven kimse yoktu.
Hastanede durduğum sürece hayalimi onla yaşattım. Onla birlikte kurguladım hayallerimi. Şimdi gidecekmiydi? 1 saatten az bir süresi kalmıştı.
Ellerimizi kenetleyerek kafamı boyun girintisine koydum.
Multiyi burada açabilirsiniz :*
Bu sıralar ne kadar duygusal olmuştum öyle. Ne ara benden habersiz akıyordu göz yaşlarım?
Derin bir nefes alarak kokusunu ciğerlerimi doldurarak içime çektim. Hastane kokusu ne kadar ağırlık bassada o buğulu kokusu azda olsa burnuma gelmişti. Gülümsedim.
Sessizce konuşmaya başladım.
" Biliyor musun? Ben belkide ilk defa birini sevdiğim için kendime kızdım. Gerçi kimseyi sevmedim. Sen bana sevmeyi öğretecekken böyle kolay gitmeyeceksin değil mi?
Nefesimi dolduran kokuna hasretken gitmeyeceksin. Bırakmak kolay mı?
Yorgun bedenimi bile hissedemediğim bir his yerleştirdin içime. Belki bunları bir daha sana söyleyemeyeceğim. O yüzden şimdi söyleyeceğim.
Azra ben seni sevdim. Belkide hiç olmadığı kadar çok sevdim. Sen onca kişi tarafından sevilirken belki benim sevgim sana az gelecek ama ben seni düşünerek her gün sevgimi büyüttüm. Şimdi bir alev gibi içime düşmüşken seni kaybedecek kadar cesur ve güçlü değilim. Ben sevdiklerimi kaybedecek kadar güçlü değilim. Ben daha sana sarılıp kokunu doyasıya içime çekemedim. Ben daha sana doyamadım Azra. Lütfen uyan güzelim. Lütfen" sözlerimin ardından kalkarken Azra'nın boynunda ıslaklık hissettim. Ağlamıştım. Artık ağladığımı dahi hissetmiyordum.
O sırada bütün herkes Azra'nın odasına geldi.
Nesli buğulu gözlerle bana ve Azra'ya bakarak
" Son 20 dakika" dedi.
Melek hanım ağzını tutarak hıçkırıklarını bastırmaya çalışırken Haluk abi ayakta durmak için koltuktan destek alıyordu. Umut Azra haricinde herkeste gözlerini gezdirdi.
Ona her ne kadar suçlu olmadığını desem de kendini suçlaması kötüydü. Çok kötü.
İçimdeki acıyı şimdi daha derin hissediyordum.
Azra'ya dönerek
" Oyun sırasını çoktan bitirdin. Hadi sıra artık bize gelsin." dedim.
Sandalyeyi geriye doğru çekerek Melek hanımı sandalyeye oturttum. Ayakta daha fazla duramayacaktı.
Melek Hanım Azra'nın elini sıkıca tutarak konuşmaya başladı.
"Biz evlat acısını kaldıracak kadar güçlü değiliz. Seni kaybedecek gücümüz yok kızım. Fazla uyudun anneciğim. Lütfen kalk. Eğer..." sözlerini devam ettirmeyerek ağlayarak Azra'ya sarıldı.
Bir annenin bu sözleri hepimizi dahada fazla yıpratırken,
Gözlerim saat ve Azra arasında giderken Nefes maskesinde buharlaşma olduğunu fark ettim. Uyanmış mıydı?
Derin bir nefes sesi çıkardı. Herkes bütün dikkatini Azra'da toplarken Umut koşar adım doktor çağırmaya gitti.
Doktor ve hemşireler gelip bizi dışarı çıkarttığında hevesle beklemeye başladım.
Odadan doktor çıkınca hepimiz yanına ilerledik.
Daha fazla dayanamayarak
" Uyandı değil mi?"
Doktor gülümseyerek konuşmaya başladı.
" Evet. Biraz bekletsede uyandı. Sağlıksal bir problemide oluşmadı. Sadece 2 ay boyunca belkide biraz daha uzun veya kısa kısıtlı haraketler edecektir. Bacaklarındaki morluklar fazlalıkta olduğu için yürümekte zorluk çekebilir. Ayrıca kaburgalarında kırık olduğu için biraz ağrı çekecektir. Bunlar dışında başka bir sorun yok. Hastamızı 12 saat uyutmamayada dikkat etmeliyiz. Hastamızı görebilirsiniz. " diyerek gitti.
Sevinmiştim. Hemde çok.
Sevinçle gülümsedim. Herkes birbirine sarılarak gülüyordu.
Hızla içeri geçtik. O sırada gördüğüm manzarayla sırıttım. Evet uyandığına emin olmuştum şimdi. Azra hemşireyle kavga ediyordu.
" Bu yastık çok yüksek. Boyun fıtığımı edeceksiniz beni?"
" Hanımefendi sağlığınız için bu şart."
" Ama ben rahat değilim."
" Fakat gerekli."
Azra sabır dilercesine dişlerinin arasından tısladı.
" Peki." dedi.
Hemşirede dışarı çıkınca hepimiz Azra'nın başına toplandık.
Nesli gülümseyerek
" Son 5 dakikan kalmıştı domuz." dedi
" Ah keşke 5 dakikamıda kullansaydım. Gerçekten hala çok uykum var."
Melek hanım sahte kızgınlığıyla
" Bence bu kadar uyku yeter. Ayrıca 12 saat uyku yok sana."
" Biliyorum. Ayrıca bence de çok uyudum. Ama ne yaptıysalar hala uykum var."
Gizem gülerek
" O narkozdan yeni çıkmaya başladığın için olabilir mi acaba?" dedi
Azra gözlerini devirerek yatağının altından Gizem'e hareket çekerek ağzını oynatarak ona küfürler mırıldandı.
" Çok zekisin Gizem." dedi. Alay edercesine.
Onu böyle izlerken,
İçimden yüzlerce defa " Hoşgeldin prenses" dedim...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKOPAT KIZLAR
عشوائيBirbirinden ilginç ve çılgın kız. Aynı evde yaşayan eğlenceli 4 tane psikopat kız "Belki çoğu kız bunu cesaret edemez. Sevdiğine onu sevdiğini söylemek yerine onun söylemesini bekleyerek kaybeder. Ben onlar gibi sevdiğimi kaybetmeyeceğim. SENİ SEV...