Changkyun'ın yeni bir liseye başlayalı yaklaşık bir hafta geçmişti. Okulunu ve birkaç kişi dışında arkadaşlarını da sevmişti. Mesela, Jooheon çok kafa çocuktu."Ayo!" omzundaki kolu ve saçlarındaki elin varlığını hissettiğinde bunun kolayca Jooheon olduğunu anlamıştı. Uzun olan, diğerinin saçlarını karıştırdı ve sabah sabah nereden geldiği belli olmayan neşesiyle gülümsedi. Changkyun ise oldukça uykuluydu.
"Hyung..uykum var."
Yanaklarını şişirip şirin bir şekilde mırıldanması Jooheon'ın yüzünü buruşturmasına neden olmuştu.
"Hey, buralarda benim aegyo'm geçer dostum."
Konuşa konuşa sınıfa gittiklerinde dersin başlamasına birkaç dakika olması bile pek umurlarında değil gibiydi.
Changkyun her zamanki yerini alıp başını sıraya yasladı. Tek oturması onun için bir avantajdı çünkü zaten hep uyurdu.
Öğretmen sınıfa girip dersi anlatmaya başladığında konuşması bir kapı tıklaması ile bozulmuştu. Kapı araladığında, bir öğretmen ve yanında büyük ihtimal yeni gelmiş bir öğrenci belirmişti.
"Arkadaşlar, bu Hyungwon. Ona yabancılık çektirmeden kısa bir sürede kaynaşmanızı umuyorum." sözlerini bitirdiğinde sınıftaki öğretmenin kulağına eğilip bir şeyler fısıldadı ve sınıftan çıktı.
Geçen 'yeni öğrenci' muhabbeti ilgisini çekmiş olacak ki, Changkyun başını kaldırmıştı.
Karşısında gördüğü çocuğu bir süre inceledi. Her zaman imrendiği uzun bir vücudu ve yakışıklı bir yüzü vardı. Mankene benziyordu.
'Mmphf, ben onun yerinde olsam burada bir saniye bile geçirmez, stajyerlerik yapmaya YG'ye falan giderdim sanırım.'
Öğretmen Hyungwon'u Changkyun'ın yanındaki boş yere gönderdi ve derse devam etmeye başladı. Hyungwon düz ve sakin adımlarla gencin yanına oturdu ve çantasını çıkarıp kenara bıraktı. İçinden formalite icabı birkaç kitap çıkarıp masaya koyduktan sonra arkasına yaslandı ve tahtaya gözlerini dikmeye başladı. Hayır, dersi dinlemiyordu.
Sadece..bakıyordu işte.
Changkyun daha fazla incelememesi gerektiğine karar verdi ve başını tekrar sıraya yaslayıp uyuklamaya başladı.
◇◆◇◆
Günün ortalarına gelmişlerdi ve Changkyun hala yeni gelenle konuşamamıştı. Birkaç kere merhaba demeye çalışsa da karşılığında aldığı koyu kahve irislerin, anlamsız bakışlarıydı.
Teneffüste kantinde otururken Jooheon'a bu konuyu anlatıyordu. Elindeki muzlu sütün pipetini kemirirken omuz silkti.
"Garip bir çocuk."
Geometri öğretmenleri Bayan Eve, oradan geçerken Changkyun'ı görmüş, aklına gelen şeyle duraklamıştı. Onların masalarına yaklaşıp gülümsedi.
"Çocuklar, zamanım yok fakat birkaç şey söylemeliyim. Yeni gelen öğrenci, Hyungwon konuşamıyor. Duyabilir fakat konuşamaz. Doğuştan gelen bir şey değil. Küçükken yaşadığı bir travma sonucu oluşmuş. Changkyun, bunu sana anlatıyorum çünkü işaret dili biliyorsun. Ona yardımcı ol, tamam mı?"
Changkyun duyduklarıyla gözlerini şaşkınlıkla kırpıştırsada başını olumlu anlamda sallamıştı.
Teneffüs sonlanınca sınıfa geri dönen Changkyun'ın aklında bir sürü şey dolaşıyordu. Demek ki, cevap vermemesi bundandı.
Sırasına, Hyungwon'un yanına geçtiğinde bu sefer içine bir azim geçmişti. Diğeriyle konuşacak, onun sevgisini kazanacaktı.
Zamanla.
Hyungwon'un omzuna nazikçe dokundu ve kendisine dönmesini sağladı.
Bu kez konuşmak yerine işaret dilini kullanarak onunla iletişim kurmayı denedi.
'Merhaba.'
Bu hareketi sonucunda Hyungwon şaşkınlıkla bir süre çocuğa bakakalmıştı. Ardından masanın üzerinde olan ellerini kaldırdı ve aynı hareketi tekrarladı.
'Merhaba.'
◇◇◆◇
Yorum atın ki düşüncelerinizi bileyim arkadaşlar.. Bugün bir bölüm daha gelebilir.~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flawless || HyungKyun
Fanfiction'Hayır, bunlara inanmıyorum. Çünkü sen; kusursuzsun, Chae Hyungwon.' [Mini fic/boyslove]