Aşık olmak yalnızca kalbimizin tuvalinde sınırlı kalan bir resimden ibaret değil, bu tuvale çizmek istediğimiz resmi bize veren ilham kaynağına vurulmaktır. Bazıları karşı cinsin sesinden, gözlerinden, yürüyüşünden, oturup-kalkmasından ve daha birçok yönünden etkilenir. Peki bu hislerden hangisi bizi gerçek aşka getirecek olan yol? Gözleri mi? Yoksa sesi mi? Yada gülüşümü ? Kime sorsanız farklı yanıtlar alırsınız. Bana göre ilk görüşte aşkın sağlam bir sevginin temeli olmadığını söylemeliyim. Çünkü insanlar güven duygusu besleyemeden aşklarını sulayamazlar. Aşkın ortasındaki çiçeğin adıdır güven. Bu çiçeği çürüten ise gururdur. Görünüşten daha önemli olan kriterlerde vardır elbette. Mesela insanın oturup-kalkmasını , konuşmasını bilmesi gibi.
Bunu neye benzetebiliriz diye soracaksanız ; bir reçel düşünün dışarıdan bakıldığında ağzımızı sulandıran bal gibi tatlı, ama tadına baktığımızda belkide göründüğü kadar tatlı gelmeyecektir bize. Çünkü reçelinde , aşkında , insanında içine güzel şeyler katmadan tatlı olamaz.
Aşk Reçeli'ne hoşgeldiniz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merhaba Güz
Lãng mạnNasıl sevmiştim seni, nasıl güvenmiştim ah bir bilsen gidermiydin ki ? Binlerce hektar ormanı ateşe verecek kadar hainmiydi senin kalbin belirsiz. Yaşayarak silemiyorsam seni , yazarak öldüreceğim bitecek,sona ereceksin.