1.BÖLÜM

385 50 23
                                    

Gözlerimi kırpıştırarak açtım daha sabah olmamıştı bile muhtemelen yine kötü bir kabus görmüştüm. Zaten  her gece olurdu böyle .Yastığımın altından telefonumu aldım saat gecenin üçüydü daha. Rüyamda ne görmüştüm yine acaba?

Neredeyse her gece rüyamda kötü şeyler görürdüm uyandıktan sonra tedirgin olur ve bütün gece uyuyamazdım sanırım yine o gecelerden biri olacaktı.

Ah tabi bide her gece rüyamda gördüğüm mavi gözlü çocuk var .Evet çok saçma biliyorum ama o çocuğa aşığım ben. Tamam deli olduğum doğrudur kabul ediyorum.

Ah ama onun ağzından ismimi duysanız sizde böyle derdiniz. Gözlerimin içine bakarak sırılsıklam aşıkmış gibi söylüyordu...

Yine hayallere dalmışken evde bir tıkırtı duydum. Yada belkide yine paranoyağa bağlamıştım. Sesi ikinici kez duyduğumda irkildim.

Yatağımdan kalkıp sesizce kapıya doğru ilerledim. Yavaşca odamdan çıkıp  merdivenlere  baktım. Kimse yoktu.

Bütün ışıkları yakıp korkuyla  evi kontrol  etmeye başladım. Değişik görünen hiçbir şey yoktu.

Annemi kaldırırdım ama yine hayal kurduğumu düşündüğüm için rahatsız etmemeye karar verdim.

Odama girdiğimde vücudum yine o tanıdık hisle karıncalanmya başlamıştı. Bu hissi sıklıkla hissediyordum ama ne anlama geldiği hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Birinin beni izlediğini düşünürdüm ama çok uzun bir süredir olduğu için böyle olmadığına karar vermiştim.

Her neyse, zaten bu his hoşuma gidiyordu beni rahatlatıyordu ve kendimi güvende hissediyordum.

Üstüme bir rahatlama çökmüştü hemen yatağıma girdim ve uykuya daldım...

Alarm çaldığında gözlerimi kapadım ve tekrar rüyama dalmak için uyudum ama alarm durmuyordu ve bu okulun habercisiydi.

Zorla yataktan kalkıp  paytak adımlarla dolabıma yürüdüm.

Dün akşam sıkıntıdan  bordo oje sürmüştüm. Bu yüzden ne giyeceğimi düşünmeden dolaptan bordo gömlek ve siyah bir pantolon alıp  üstüme geçirdim. Olmassa olmazım olan kemerlerimden birini alıp taktım.

Georgida yaşıyordum ve bu keten gömlekle ve ince bir ceketle donacağımı bildiğim için siyah kalın bir montumu giymekte karar kıldım. 

Kendimi zorlayarak banyonun yolunu tuttum. Belime kadar uzanan sarı saçlarımın buklelerini
düzelip, Mavi  gözlerimi daha iri göstermek için beyaz kalem sürdüm ve açık tonda bir rujla makyajımı tamamladım. Aynaya baktığımda iyi görünüyordum.

Annem kahvaltı için seslendiğinde  istemeye istemeye mutfağın yolunu tuttum. Sabah kahvaltısı bana göre değildi.

Az da olsa bir şeyler atıştırdıktan sonra çantamı almak için odama çıktım.

Telefona baktığımda en yakın arkadaşım olan Eva Wels 'den bir arama vardı ve birde mesaj. Eyvah!

DERİNNN!!!! SAKIN BANA BU GÜN OKULA GEÇERKEN BENİ ALACAĞINI UNUTTUĞUNU SÖYLEME!

 Kahretsin!

Evet unutmuştum. Ama Eva ya böyle söylersem bütün gün başımın etini yerdi. Bu yüzden hemen geliyorum diye mesaj attım.

Eva ve ben Georgia' yaya taşındığım sene tanışmıştık yani 10 yaşımdan beri en yakın arkadaşımdı.

Şuanda aynı  lisede okuyorduk. Eva benim için kardeş gibiydi her zaman benim yanımdaydı  en kötü günlerimde bana destek olmuştu özellikle babam iş kazasında öldüğünde beni hiç yalnız bırakmamıştı bütün sırlarımı bilirdi.

Onunda benim gibi beline kadar inen uzun saçları vardı ve ikimizde yaklaşık aynı boydaydık 1 75 civarı ama o esmer tenli ve teniyle tezat oluşturan yeşil gözlere sahipti bense sarışındım.

Telefonumu çantama tıkıp koşarak aşağıya indim annemi öptüm ve Toyota yaris marka olan arabama atladım.

Eva'nın evinin yolunu tuttum. Eva bana yol boyunca söylensede okula  zamanında yetişmiştik.

Sonunda son ders  zilinin  çalmasına bir kaç dakika kalmıştı. Sıkıcı bir okul gününü de geride bırakmıştım.

Zil çalınca kitaplarımı toplayıp Eva'nın yanına gittim beni görünce sırıtıp konuşmaya başladı.

"Naber bebeğim bak ne diyeceğim bu gün sinemaya mı gitsek yada herhangi bir şeyler yapabiliriz"

Bit kaç saniye düşündükten sonra cevap verdim. Bu gün yalnız kalmaya ihtiyacım vardı.

"Bu enerji nerden geliyor Eva. Çok yorgunum ama  yarın gidebiliriz

Eva bana gözlerini devirdikten sonra konuşmasına devam etti;

"Tamam sen bilirsin ben gidiyorum canın ne zaman isterse ara beni takılırız"

Tamam dedikten sonra birbirimizi  ayrıldık. Kafamı dinlemeye ihtiyacım vardı bu yüzden benim gizli yerim olan bir ormanlık araziye arabayı sürmeye başladım

Artık Türkiye ye dönüyordum ve geride bırakacaklarım için mutsuzdum. Özellikle de Eva için
Onsuz nasıl yapacağımı  bilemiyordum.

Ve sanki burada bana ait bir şey vardı bu canımı çok acıtıyordu ne olduğunu bilmemek zaten beni delirtiyordu.

Gizli bölgeme -ben buraya huzur diyordum -gelmiştim. Arabadan inip ormana yürümeye başladım yine vücudum karıncalanmaya başlamıştı hemde hiç olmadığı kadar ne oluyordu bana yine o tanıdık içimi gıdıklayan hissi yaşıyordum.

Tam benim ağacımın önüne gelmiştim ki orada birinin olduğunu gördüm uzun boylu -ve gerçekten uzun 1 90 civarında olmalıydı -bir çocuk ağaca yaslanmış duruyordu ince belirgin kaslı bir vücudu vardı.

Başını çevirdiğinde gözlerimr inanamamıştım.

Rüyamdaki mavi gözlerin sahib tam karşıma duruyordu.

Kulaklarına kıvrılan siyah uzun saçlar kalbimi eriten masmavi gözler...

O kadar maviydi ki içinde kaybolabilirdim. Gözlerime baktığında midemde kelebekler uçuşmaya başladı.

Onda tanıdık bir şeyler var gibiydi. Beynimde çarklar dönüyordu, sanki bir zamanlar onu tanıyordum ama bu İmkansızdı.

Değilmi ?

Peki neden onu rüyamda görüyordum. Ve ondan gelen bir güç vardı bunu hissedebiliyordum. Yada kafayı yemiştim. Bilmiyordum.

Korkmalımıydım!  Evet çünkü altıncı hislerim her zaman doğru çıkardı ama onu bana çeken bir şey vardı sanki oradan koşarak çıkmak yerine sadece kollarına atlamak istiyordum. Ah noluyordu böyle bana!

Hemen kendine gel Derin. Ben kendimle savaşırken başımı kaldırıp  Çocuğa baktığım da yüzünde ince bir gülümseme belirdi ve "Selam " dedi.

Beğendiyseniz lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin :)

NEFİL'İM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin