Mumunu yakmış gecenin en derin karanlığında tek başına veranda da oturuyordu. Etraf o kadar sessizdi ki ona bir an çaresizliği, ölümü, karanlığı hatırlattı. O bu yaşına kadar yaşadığı zorlukların hiçbirinde ölümü, karanlığı, yok olmayı düşünmemiş aksine karanlığa direnen bir mum gibi yanmaya devam etmişti. Yalçın'ın hayatı diğerlerinden farklıydı hem de çok farklı. Acaba diye düşündü 'Acaba evimizde olsaydık şimdi görüyor olur muydum? Bebekken tatilde geçirdiği bir rahatsızlık sonucu görme yetisini kaybeden ben şimdi görüyor olur muydum? O gün son kez görmüş değil de hala eşsiz güzellikteki maviliği görüyor olur muydum? Ya da yaşıtlarım gibi gençliğimi doya doya yaşamak varken şimdi bu halde ruhunun yavaş yavaş karanlığa teslim olmasını bekleyen bir ben var olur muydum? 4 yaşından beri karanlığa alışmış ruhu şimdi karanlığı reddediyordu. Ruhu Yalçın'ı ikilemde bıraktı. Ya tamamen karanık olacaktı yada ya da yıllardır yaptığı gibi karanlığa direnen umutla yanan bir mum olarak hayatını sürdürecekti. Yalçın kendini koca bir karanlıkta umutla yanan bir muma benzetirdi. Evet gerçekten de öyleydi. O azimle eğitimine devam etmiş, hayatını yaşıtları gibi yaşayamasa da elinden geldiğince yaşamış bir gençti. Şimdi bu genç bir karar verecekti ve bu karar hayatının miladı olacaktı. En azından Yalçın böyle hissediyordu. Elinde tuttuğu bıçağın birden soğukluğunu hissetti. Sanki hayat ona çabuk karar vermesinde yardımcı oluyordu. Fakat Yalçın'ın kararı öyle bir milat olacaktı ki karanlık bile bu karara saygı gösterecekti. Yalçın bunları düşünürken zaman kalitesiz bir mumun zamansız bitmesi gibi çok çabuk geçmişti. Ayağa kalkmaya hazırlanıyordu ki bu davranışını bölen ayağına dolanan kedinin ta kendisiydi. Bu kedi ona hayatın hala yaşanılası olduğunu anlatmaya çalışıyormuş gibi miyavlıyordu. Hayat aslında kocaman bir mağara bazı insanlarsa o mağaranın üzerine çöken bir karanlıktı. Yalçın gibi olanlar ise birer mumdu. Küçücük bir umutla yanan, karanlığın onları söndürmemesi için nefes dahi almayan birer kahramandı. Aslında Yalçın gibi olanlar bizim hayatımızı aydınlatmada görevliydiler fakat biz onları birer sorun, birer engel olarak görüp onların umutla yanan ışıklarını söndüren karanlığız. Umutla yanan bir mum ışığının kocaman bir karanlığa ne zararı olabilir ki? Aksine pek çok yararı olabilir eğer biz onların ışını kendi karanlığımızda boğmazsak. Onlar bizim hayatımızı aydınlatan birer kahraman. Yalçın düşüncelerden silkinip bir sefer daha kalkmaya yeltendi. Fakat bu sefer kedi yoktu. Neyse diye düşündü. ' Kedi yapacağını yaptı.' deyip eve doğru yürümeye başladı. Yalçın kararını vermişti. Karanlığa karşı umutla yanan mum olmaya devam edecekti. O şimdiye kadar çektiği hiçbir zorlukta karanlığa teslim olmadığı gibi şimdi de teslim olmuyordu.
'Umutla yanan mumların aydınlığınız olması dileğiyle...'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Açıdan Hayat
Teen FictionEğer sende duygularını yazarak anlatıyorsan seni de beklerim!!