Yine başladık diye geçirdi içinden ne zaman dolmuştan inse bunu derdi. Çünkü hiç gelmek istemediği bir yere gelmek mecburiyetindeydi. Gidecek başka bir yeri yoktu ne bir dostu ne de kafası sıkışsa yardım isteyeceği bir ablası. Ona göre hayat iyi bir kazık atmıştı daha o doğmadan önce. Bazen düşünüyordu böyle olmasaydı daha mı mutlu olurdum diye ama bu fikir aklına düştüğü gibi başka bir fikri peşinden sürüklüyordu 'Bunları düşünerek şu ana ve yaşadıklarıma haksızlık mı ediyorum, bu beni nankör, memnun edilemeyen, doymak bilmeyen acınası biri mi yapar?'. Çoğu zaman pişman olurdu bunları düşündüğü için çünkü etrafında herkesi böyle düşünerek yok saydığını ve herhangi birinin böyle alçakça bir olayın içinde harcanmasının çok acımasızca olduğunu bilirdi. Kimse yok sayılmaya layık değildir derdi. Her gün önünden geçtiği marketteki çalışan veyahut dolmuş şoförü dahi (dahi diye düşünürdü çünkü onları tanımadığı için aralarında bir samimiyet kuramazdı.) böyle bir muameleyi hak etmezdi. İnsanları en fazla yoran şeyin yok sayılmak olduğunu acı bir şekilde tecrübe etmişti. Kendini soğuk, gamsız, insanların davranışlarından etkilenmeyen biri olarak tanımlarken kendisi bile bu denli üzüldüyse ve kırıldıysa diğerleri daha da fazla üzülebilir ve kırılabilirdi. O böyle olsun istemezdi. İnsanlara fazla yakın değildi evet ama kimsenin de üzülmesini istemezdi. Çünkü üzüntünün de tıpkı sevgi gibi çoğaldığını, bulaştığını düşünüyordu. Ne garip derdi bunun hakkında, yaptığımız hiçbir şey bağımsız bir şekilde ortaya çıkmaz çevremizdeki insanlarında duyguları ve düşünceleri bizi yaptığımız şeye iter diye düşünürdü. Birden kulak kabarttı. Yürürken bunlara öyle dalmıştı ki ona çalan araba kornasını son saniyelerde duydu. Tam da yolu bitiyordu ki birden kendini bir arabanın önünde buldu. Acaba dedi insanın düşünmeye korktuğu konular bilinç altında öylesine baskı yapıp davranışlar üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir miydi? Eğer öyle bir şey varsa insanın aklından geçirdiklerine de büyük önem vermesi gerekirdi. Aksi durumda hiç hoş olmayan olaylar insanın başına iş açabilirdi. Kendi mi arabanın önüne atlamıştı yoksa araba mı birden önüne çıkmıştı? Emin değildi ama bu durum canını sıkmıştı. Davranışları üzerinde yalnızca iradesinin etkisi olması gerekirdi bilinç altındaki düşüncelerin değil diye düşündü. Daha dikkatli olması gerektiğini tekrarlayıp durdu yol boyunca. Evet sokağına girmişti, şimdi tamamen önüne bakmalı ve insanlarla göz temasından kaçınmalıydı ki olası bir konuşmanın önüne geçebilsin. Ne komşular, ne de onların soruları umurundaydı. Hepsi iyi insanlardı evet ama bu onun içinde bulunduğu durumda canını sıkmaktan başka bir şey getirmezdi ona. Nerdeyse iki senedir içinde olduğu durum buydu. Zaten evden de pek çıkmaz, çıktığı zaman da erkenden dönerdi. Bu evini çok sevdiğinden değildi elbet. İmkanı olsa arkasına bakmadan kaçardı ama işte ne bir dostu ne de yanına kaçıp gidebileceği bir tanıdığı vardı. Günleri hep aynı geçiyordu. Ona karışılmadığı sürece bundan şikayetçi değildi gerçi. Yalnız kalmaya alışmıştı. Fiziken olmasa da ruhen cidden yalnızdı. Kimse ruhuna dokunamıyordu. Bu onun izin vermediğinden değil gerçek anlamda onu anlamak istemedikleri içindi. Bazı dönemlerde bunun kendi suçu olduğunu düşünür üzülürdü. Ama gözlemledikçe bunun insanların topluma ayak uydurmak için zamanla edindikleri bir adaptasyon olduğunu düşünmeye başladı. Çünkü insanların zaten bir sürü sorunu vardı kimse başkalarının sorunlarını kendine yük etme gayesinde olmamalıydı. Çok bencilce derdi kendi kendine tam da insanlara layık bir davranış ne de olsa. Şimdi eve girmişti. Nihayet. Yapılacak tek bir şey kaldı. Halinden memnunmuş gibi yaşamaya devam etmek. Bu zamanların çabuk geçmesini dilemekten başka yapabileceği bir şey yoktu, her günün sonunda bir gün daha bitti diye seviniyordu. Ece'nin son iki yılı böyle geçmişti muhtemelen bundan sonrada böyle geçecekti. Aslında o tek değildi. Onun gibi onlarca genç insan evlerine sığmak zorundaydı. Susmak zorunda kalan, susmaya mecbur bırakılan daha binlercesi vardı. Ve hepsi günün sonunda tek bir şey diyorlardı;
BİR GÜN DAHA BİTTİ.
-Hala buralarda olan varsa yada yeni gelen birileri varsa hepinize selamlarımı borç bilirim. Bu kitaba başladığım zamanlarda hissettiğim o duyguları tekrar hissedene kadar hikaye yazamadım çünkü o anı bekledim. Aslında aklımda devam etmek yoktu ama yıllar sonra gelen bir bildirimle kendimi tekrar bu platformda buldum eski yazdıklarımı okudum ve yazarken hissettiğim duyguları özlediğimi anladım. Burada olmadığım zaman içerisinde birçok şey karaladım ama istediğim gibi olmamıştı çoğu. Şimdi tekrar yazmaya çalıştım. Umarım beğenip okursunuz. Fikirlerinizi çok merak ediyorum!!-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Açıdan Hayat
Teen FictionEğer sende duygularını yazarak anlatıyorsan seni de beklerim!!