Uçamayan Balon'un ilk bölümü ufak düzenlemeler sonucu karşınızda! Tamam biraz fazla düzenlendi. Ama beğeneceğinize eminim.
-Küçük, miniminnacık, minnak bir tavsiye: Bölümler düzenlenmeden okuyan sevgili okuyucularım, baştan tekrar okuyun. Değişen yerleri kaçırmak istemezsiniz!-
Belime yakın boylarda valizim, sırtımda sırt çantam, belime bağlanmış bir hırkam, gevşemiş at kuyruğum, karşımda hayran olduğum kişi, teyzem... Onun bir gülen, bir ağlayan yüzü... Bir kez daha sarılmak için kollarımı açtım. Karşılık vermesini beklerken, göğsünün üzerinde birleştirdiği kollarını ayırmadan bana bakarken bir anda gözleri dolmasına karşın gülerek cırladım. Teyzemin hiç bir şey yapmasına fırsat vermeden ben sarıldım.
"Yaaa! Yapma böyle, geleceğim bak Sultan. Söz."
"Demesi kolay tabi, aha bu bizim uyuzun da okulu başlayınca ne yapacağım ben ha? Burada yalnız başıma kalayım ben. Geçen sene en azından öğlen yemeğine geliyordun da kahve içip fal bakıyorduk. Nereden çıktı ki yatılı okul?" Ayrılarak göz yaşlarından birini sildim. Gülerek yanaklarını sıktım. "Kurban olurum sana ben, olmadı ben sana oradan kahvemin fotoğrafını atarım. Sen bana ne gördüğünü yazar atarsın. Unutma, sıkıldığında beni ara. Bilge yardımına koşar yavrum!" Dememle gülerek ellerime vurdu. "Sıpa seni, 'yavrum' neymiş öyle?" Kıkırdayarak omzumdan git gide kayan çantamın kolunu kurtardım.
Teyzem duramayıp mutfağa doğru bağırdı. "Aysu! Ne yapıyorsun kız yarim saattir mutfakta?! Yoksa yine börekleri mi bitiriyorsun, geliyorum şimdi oraya!" diyerek terliğini almaya uzandı. Tam teyzem hazırlanmıştı ki, bir iki saniye sonra ağzına bir şeyler tıkıştırmış elinde kapları getiren bir Aysu abla kapıdan geçti. Teyzem ellerini beline koyup gözlerini kıstı. Aysu abla panikle kabı elime tutuşturdu. Ben orada kahkahalarla gülerken neler olacağını tahmin etmiştim bile. Ağzındakini bitirmesi için zaman istedi. Bitirdikten sonra "Annem, Sultan'ım vallahi ne desem az. O minnoş ellerin dert görmesin." Teyzem tepeye bakarak sabır dilendi. "Allah'ım sen bu kıza biraz beyin, bana da sabır ver. Amin!" Diyerek bana geri döndü. Yanından Aysu abla koştu.
Ben ailemi bir trafik kazası sonucu üç sene önce kaybettim. Ben hastanedeyken günlerce yanımda durdular. Hastaneden çıkar çıkmaz beni, şu anda ayrıldığım eve getirdiler. Teyzem ve eniştem, bana Aysu ablaya davrandıklarından farksız davrandılar. Aysu ablayla kuzen değil de kardeş olduk biz.
Benim bir arkadaşım var, saygıdeğer Nilsu. Kreşten beri birbirimizden kopmaz ikili gibiyiz. Ailem öldüğünden beri görüşemiyoruz. Aynı ildede olmamız etkilemedi, karşılaşmadık. Ki, okulu Kuşadası'nda olduğu için biraz uçuk kaçardı. Zaten istemedik neyin kafasıysa, illa bugünü bekledik. Maksatımız, süprizinin kaçmamasıydı.
Bu üç sene boyunca telefonla görüştük, görüntülü konuştuk. Görüntülü aramalarımızdan teyzem ve Aysu ablamla da tanıştı. Zaten teyzemi daha önce görmüştü, bize geldiği bir gün teyzem de annemle dedikoduya gelmişti. Bu bir kere değil bir çok kere tekrarlandığından birbirleriyle tanışmışlardı.
Bizim 6. sınıftan beri hayalini kurduğumuz bir lise vardı. Puanımızda tutmuştu, ikimizinde aynı lise çıkmıştı. Çok mutlu olmuştuk o zaman, saçma salak hayaller kurmuştuk hatta. En büyük hayalimiz gerçeklemişti. İstediğimiz liseye gidecektik. Ama hayal yarım kaldı biraz, birimiz gidebildi oraya sadece. Sebep buydu ya, ben yarım kaldım. Ben yarım kalınca hayalde yarım kaldı. Ama en azından bir sene bile kalmış olsa, oraya gitmek istedim.
Yaz tatili boyunca o okula gitmem konusunda teyzemi ikna etmiştik. Teyzem'de Nilsu'yu çok iyi tanıyordu ve her seferinde ona güvendiğini söylüyordu. Çünkü Nilsu'nun soyadı Güven.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uçamayan Balon
HumorWATTPAD'DE İLK VE TEK Uçamayan Balon ADLI KİTAPTIR! KOPYASI ÇIKARILAMAZ! • Bu kitaptaki bazı olaylar ve kişiler, kendi gerçek hayatımızdan alıntıdır. ○○○ Küçücük, üç saniyelik bir tebessüm onların ömür boyu kahkaha atmasına en güzel yolu aç...