5. Bölüm- "Zombiler de yalan oldu be, kanka."

359 97 23
                                        

2 Gün Sonra;

Şu iki gün içerisinde pek bir olay olmadı. Derse girip yatakhaneye gittim, ders çalıştım. Sanırım bugün, İrem'in kuzeni Gizem gelecekti ve Gizem'i oldukça merak ediyordum. Okula dönünce neler oldu anlatmama gerek yok sanırım... Düşündüğüm gibi, kızlar gelir gelmez soru yağmuruna tuttu. Sordukları o kadar çok soru vardı ki, hatırladıkça başım dönüyor!

"Siz ne zaman tanıştınız ki ya?"

"Öküz abim, kızlar tuvaletine girmeye çalışmış bir de. Anneme söyleyeyim de, harçlığından kessin ehehe!"

"Bilge, demek bana söylemedin ha? Olmuyor bak Bilge!" 

"Atlas kesin intikam almıştır. O durmaz çünkü, almadıysa da alır bir gün. Tetikte ol kanka!"

"Para üstünü verince ne yaptı?"

Bu soruları cevapladıktan sonra güzel bir uyku çektim. Dediğim gibi iki gün boyunca pek bir şey değişmedi. Değişen tek şey, Nilsu'yla benim yerimi ayırması. Bakınız olay şöyle oldu:

Sıradan bir gündü. Dersteydik ve herkes başka şeylerle ilgileniyordu. Ben ve Nilsu'da öyle. Sonra öğretmen, bir anda ayağa kalktı ve bağırdı. "Yer değişikliği yapacağım." Bir süre Nilsu'yla öyle bakıştık. Öğretmen her birinin adını söyleyişinde, o kişi sanki ölüme terk edildi ve herkesten acı dolu, sitem eden sesler duyuldu. En son benim adım söylendi, o sırada lanetler okudum. Ama sonra "Bilge Arda'nın yanına." denince "Ha iyi o zaman ya." diyerek lanetleri geri topladım. Sonra yine lazım olur.

Bu Arda'yla oturuşumun ikinci günü ve derslerde bir konuşuyoruz var ya... Anlatamam! Öğretmen şu an, keşke yerini değiştirmeseydim diye kendine kızıyor bence. Oh olsun!     

İki saattir geometri işleyen, geometrinin kutsallığından (!) yüzü bıngıl bıngıl olan göbekli, beyaz saçlı, elindeki tebeşiri Sayın Abdulrezzak'a fırlatan öğretmene 'göbeğini tekmelediğimin çocuğu' bakışımı attım. İnşallah bir gün uyurken göbeğin kafana kayar da, göbeğin sana boğma şakası yapar, Amin! Bu arada Abdulrezzak, bizim sınıftaki bir çocuk. Yakışıklı ama saçma esprili bir arkadaştır kendisi; en kısa zamanda sizi onunla tanıştıracağım.  

Bir buçuk saattir uyuyan Arda'nın kıvır kıvır saçlarıyla oynamayı bırakıp, sevgili geometri öğretmenimizin akıllı tahtadan açtığı yeri yazmakla meşgulleştim. Oha be adam, bu kadar yeri yazmak kolaysa gel sen yaz! 

Gel hele gel gel! 

Aman ya yazmayacağım, kızlardan alırım.

Arda'yı yavaşça dürtükledim. "Şştt! Uyan, vardık Adana'ya." Çıt yok, "Şşşt!" daha bastırarak belinden dürtükledim. "Bak hele bak bak, uyan taşıyamam ben seni." Hâlâ çıt yok, kıpırdama yok. Bu sefer duramadım, cimcikledim. "Kime diyorum, geldik çocuğum geldik!" Ani bir şekilde uyandı. Uyumaktan yanağının kenarında ve anlında hırkanın kolunun izi çıkmıştı. Ne yani uyanması için cimciklemem mi lazımdı? Büyük ihtimalle cimciklememin verdiği, bir de uyanmanın acısıyla yüzünü buruşturarak bana döndü. Bir gözünü kaşırken esnedi. Uykulu uykulu "Ne oldu kamki, geometrici 'bugünlük boş bırakıyorum' mu dedi yoksa?" dedi bir umutla. Gülerek umudunu kırdım. "Oha, o kadar değil herâlde!" Kafasını geri sıraya koyuyordu ki engel oldum. "Dur dur dur!" Söyleyeceğim şeyi dinlemek için kafasını geri kaldırdı. Suratıma geniş, rahat bir sırıtış kondurup fısıldadım. "Bugünlük, küçük bir devamsızlık hakkın var değil mi?" Başını olumlu anlamda salladı. 

Umarım planı doğru düzgün uygularız da başımız yanmaz. Yoksa sonu hiç iyi bitmez. Öf, sonunu düşünen kahraman olamaz Bilge!

"Anladın mı?" Arda planı uygulamak için harekete geçti. Son kez 'sonumuz hayırlı,' der gibi bir bana bir öğretmene baktı. Ayağa kalkıp esneye esneye hocanın yanına gitti. Öğretmene daha söyleyeceğini söylemeden öğretmen başını sallayıp "Gidebilirsin." dedi. Hiç bölmeden derse devam etti. Gülerek hâlâ esneye esneye giden Arda'ya bakıp baş parmağımı olumlu anlamında kaldırdım. Sınıfın kapısından çıkar çıkmaz şöyle herkese bir göz gezdirdim. Nilsu tek başına oturduğundan dağınıktı ve defterine bir şeyler karalayıp boyuyordu. İrem, öğretmenin söylediklerini not alıyor, Deniz'de yanında kitap okuyordu. Dönüp orta sıranın en arkasında oturan deve yutmuşa baktım. O da defterinde bir şeylerle ilgileniyordu. Sınıftaki diğer kişiler ise, uyuyor ve ya Nilsu gibi defterlerini boyuyordu. Yani kısaca sınıftaki herkes bir şeyle ilgileniyor ve dinlemiyordu.  

Uçamayan BalonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin