The Bigbang Theory

2.7K 31 11
                                    

 Orlando Bloom ile öpüşmemizi bölen alarm sesi hayatımda ki en nefret ettiğim şeylerden biriydi.Sabah saat 7. Hayır kızlar okula gitmiyorum, çünkü mezun oldum. Hayır ponponum yok hiç olmadı; amigo kız değilim. Matematik kulübündeydim.Pi sayısı amblemi olan bir tabelamız vardı.Tipik insan figüründeyim aslında. Ama bilirsiniz lisede çalışkan yada zeki olursanız küçük duruma düşersiniz.Ben ne çok popülerdim ne de çok ezik.

Siyah kemik çerçeveli gözlüklerim ve giymekten bıkmadığım diz altı yarım çoraplarım var..Annem bir İngiliz babam ise İspanyol  ve İspanya da yarı İngilizseniz ve birazda ezikseniz sanırım bu liseyi çok da kolay yapmıyor.Zengin sayılırım fakat bundan pek faydalanmıyorum.Babamın bir holding zinciri var.Ve annem ben daha çok küçükken ölmüş.Yüzünü sadece fotoğraflarda görüyorum.

Yatağımdan kalkıp banyoya gittim.Bugün saçlarım o kadar karışık ki ne yapacağımı bilmiyorum.Saçlarım birbirine girmiş ve çok garip görünüyordu. Yüzüm solmuş, gözlerimin ışığı sönmüş.Gerçi gözlerim isterse olimpiyat meşalesi gibi olsun kahverengi normal gözler sonuçta..Yuvarlak yüzümün ortasında normal boyutlardaki burnumun üstünde ki "siyah nokta bantını" sert bir çekilde çektim.Soğuk suyu yüzüme çarptım. Soğuk şok etkisiyle kendime geldim ve robot dansı yapmaya başladım. Yani sıradan bir gündü.

Eşofmanımı giyip koşuya çıktım.Her gün yapmaya çalıştığım bir şeydi bu.Fit kalmaya özen gösterirdim, aslında mazeretim daha çok kafa dağıtmaktı.

“Bugün benim doğum günüm.”  Dedim kendi kendime. Evet bugün benim doğum günüm.Yaşasın ben. Aslında çok heyecanlanmadım. Neden bilmem,belki de kutlayacak kimsem olmadığındandır.Babam işi için Çin'e gitmiş benide İspanya'da bırakmıştı. Hey babama yavru köpek bakışları ya da çocuk taklitleri işe yaramıyor ne yazıkki.Hemen babamı aradım.Heyecanlanmıyordum ama karnımda ki küçücük kıpırtıda babamın bana yine ne sürpriz yapacağıydı.Telefondayken ekrandaki fotoğrafımıza baktım. Sert yüz hatları olan, kirli sakallı,kahverengi saçlarına aklar düşmüş, kopkoyu derin mavi gözlü ve karizmatik adamla, yuvarlak kafalı iri gözlü ve 32 diş sırıtmış bir kız yanyanaydı. Babam bu kadar güzelken ben neden bu kadar çirkindim? Halbuki annemde güzelmiş.

Üçüncü çalıştan sonra açtı.

“Hey baba, bil bakalım bugünün anlam ve önemi ne?” sesimde ki hafif drama kraliçesi heyecanını anlamış olmalıydı ki ona göre cevap verdi;

"Yoğun bir gün ve katılamadığım bir doğum günü.Tatlım bu arada kutu geldi mi?" sesinde üzüntüden daha çok sevinç vardı. Ve ben ne olduğunu anlamış değildim.

"Ne? Ne kutusu? Baba hayır hayır ordan gönderdiğin evraklar falansa hayır okumayacağım haberin olsun."  dedim gözlerimi devirerek. Bir gün gözlerimi devirirke gözlerimin yok olacağından korktuğum doğrudur.

*Mükemmel bir kahkaha sesi* " Kutuyu aldığında bana teşekkür edeceksin Aliesha." dedi ve yüzüme kapattı. Yüzüme mi kapattı? Bayanlar baylar babam ve müthiş huyları. 

Babam kutudan bahsedeli iki saat olmuştu ama ne gelen bir kutu vardı ne de başka bir şey. Evi belkide seksen beş kere turladım bilmiyorum, sayamadım. Tam ümidimi kesmiştim ki kapı çaldı. Newton'ın kurallarını çiğnedim ve uçarak kapıyı açmaya gittim. Beklediğim elbette Orlando Bloom ve  elinde süslü püslü bir kutuydu ama onun yerine cinsiyetini tam olarak anlayamadığım varlık elinde minicik bir kutu tutuyordu. Bir kaç sıkıcı işlemden sonra minnak kutum ve ben baş başaydık. Arkada gerilim müziklerinden birinin çaldığına yemin edebilirim. Beynimin bir kısmı kutunun patlıyacağını düşünüyordu. Lanet olası aksiyon filmleri beynimi ele geçirmiş olmalı. Yavaşça küçük karton kutuyu açtım. İçinden bir kutu daha çıkması beni ne kadar güldürsede o kutunun içinden bir tane daha çıkması hiç komik değildi açıkcası. Son açtığım kutunun içinde bir tane daha kutu çıkmasın diye tanrıya yalvarırken kutunun içinde bir zarf çıktı. Derin nefeslerimden sonra zarfı açmayı akıl edebilmiştim. 

The Bigbang TheoryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin