"VMA Liar'ı"

383 26 10
                                    

 Siz bamyayı samimi bulur musunuz bilmem ama ben bulmam. İşte şuan Sophia benim için bir bamyadan farksızdı. Sophia; göğüslerinin altından hemen bacakları uzanan, bronz tenli, hafif kumral uzun saçlı, kırmızı rujlu bir hatun. Ben ise orta boylu, tıfıl, otuz iki dişini birden sergileyebilen, kendi halinde, şizofreni belirtileri gösteren bir kızdım. Daha düne kadar haberim bile olmayan dünyaca ünlü bir grup üyesi olan Liar, beni mi seçerdi yoksa Bayan Kaltak'ı mı? Pekala cevap vermeyin.  

 Bayan Kaltak, uzun ve tutkulu bir öpücüğün ardından herkese selam vererek masanın etrafını dolaşmış ve benim yanımda durmuştu.  Başımda dikiliyordu salak.  Kafamı kaldırdım ve tek kaşımı kaldırarak baktım.  Elini sandalyemin başına koymuş, dişlerini göstererek gülümsüyordu. Ne kadar güzel dişleri var pis sürtük.  Sonunda gerçek kafama bir su aygırı düşürmüş kadar canımı yakmıştı. Bayan Kaltak Liar'ın karşısında oturmak istiyordu. Ve bilin bakalım Liar'ın karşısında şuan kim oturuyor?  

 "Ah, şey ben özür dilerim. Hemen kalkıyorum." dedim ve çantamı alarak boş olan yere, Harry'nin karşısına oturdum. Üzülmüş müydüm? Evet. Liar'a kinci bakışlar atarken Niall'ın bana baktığını farkettim. Ona döndüm ve en sevimli gülüşümü attım. Kaşlarını kaldırdı ve gülümsedi. Eğer matematiksel bir hesap yaparsak; masada beş erkek vardı. Bunlardan ikisinin sevgilisi, birininde nişanlışı vardı. Bu da demek oluyordu geriye kalan iki kişi benimdiler. Niall ile daha önce konuşmuştum ama Harry... O şuan benim için gizemli çocuğu oynuyordu. Tam karşımdaydı ve ben ona odaklanmıştım. Aynı bir matematik testi gibi. Yapabilirdim. Bunu yapabilirdim. En yüksek notu alabilirdim. Böylece Liar'ı kısa süreliğinede olsa unutmuş olurdum. Size şizofreni belirtileri gösterdiğimi söylemiştim.

 Sandalye o kadar rahatsızdı ki popo kanseri oldum diyebilirdim. Hafifce popomu kaldırdım. Uyuşan sol bacağımı sağ bacağımın üzerine atarken Harry'nin ayağına sert bir tekme attım. Yazık çocuk neye uğradığını şaşırdı. Telefonundan kafasını kaldırdı ve kaşlarını hafifçe çatarak bana baktı. Ben ise ışıkları inceliyormuş gibi yaptım. Lanet olsun bu pozisyon hiç rahat değildi. Baktım sol bacağım uyuşuyor Harry'e değmeden sağ bacağımı sol bacağımın üzerine yani tam ters pozisyona atayım dedim. Ama Harry'nin bacakları her yerdeydi sanki. Güm. Bir tekme daha. Bu sefer Harry sinirlenmişe benziyordu. Ağzını açtı ama bir şey demeden geri kapattı. Kafasını tekrar telefonuna gömdü. Çantamdan aramak ve mesaj atmak dışında hiç bir işe yaramayan kırmızı telefonumu çıkardım. Oyun mu istiyordu? Peki öyleyse.

 Rehberimi açtım ve Harry'i rehberimde aramaya başladım. Batman Liar'dı. Geriye; Yakışıklı, Kötü çocuk, Aşırı seksi ve Kedicik kalmıştı. Lanet olsun bunların hepsi Harry olabilirdi. Evimin erkeği, çocuklarımın babası da Harry olabilirdi. Bu dediğime sırıttım. Çünkü böyle bir şey olmayacaktı. Umarım olmaz. Şimdi, saksıyı çalıştır Aliesha. "Kötü çocuk" bütün 1D üyelerinin yüzlerine baktım. Liar hariç. Ve Zayn... "Kötü çocuk" ona cuk diye oturmuştu. Kötü çocuğu da elediğimize göre geriye kalanlara mesaj atmaya karar verdim.

 "Merhaba." *Yakışıklı, Aşırı seksi, Kedicik'e gönderildi* Louis, Niall ve Harry'e baktım. Bir dakika geçmeden cevap geldi. Louis ve Niall'ın üçüncü bir kolları yoksa eğer bu kesinlikle Harry olmalıydı. Mesaj "Kedicik" tendi. 

 "Merhaba?" Aha bingo!  Suçluluk duygusuyla Liar'a baktım. Ondan gerçekten hoşlanmıştım ama o sevgilisinin ağzına düşmekle meşguldü.

 "Kelimelerle aran pek iyi değil ha?" dedim ve gönderdim. Bir yandan da Harry'nin tepkisini ölçüyordum. Harry bir süre tavana baktı ve tekrar telefonuna yumuldu. Telefonumun titremesiyle kalbim güm güm atmaya başladı. Neden bu kadar heycanlanmıştım bilmiyorum. Sanırım on beş yaşımdan beri kimseyle mesajlaşmamıştım. 

The Bigbang TheoryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin