1.BÖLÜM

1.3K 120 49
                                    


Selamunaleyküm  Canlar 😍

Yeni kitabın ilk bölümüyle karşınızdayım. Umarım bu kitabımı da diğer kitaplarım gibi seversiniz.

Multimedya: Yağız HANOĞLU

Oy ve özellikle de yorumlarınızı bekliyorum 💞

Keyifli okumalar 💕





Odamdan çıkıp yüzüme en sevecen gülümsememi yerleştirip mutfakta bir yandan yemek yapıp diğer yandan radyoda çalan şarkıya eşlik eden annemin  yanına gittim.

"Kolay gelsin anneciğim." deyip kafamı tencereye doğru uzatarak tenceredeki  yemeği kokladım.

"Oohh... Mis gibi kokuyor." diyerek anneme sırnaştım.

"Önce anneciğim derken 'ciğim' kısmını uzattın, sonra pek de sevmediğin halde fasulye yemeğine 'mis gibi kokuyor' dedin. Yine ne isteyeceksin acaba hanımefendi?"

"O kadar belli oluyor mu?"

"Hem de nasıl! Söyle bakalım  ne istiyorsun?"

"Çok bir şey istemeyeceğim... Yani isteyeceğim şey küçücük bir şey..." Annem 'dinliyorum' der gibi bakınca devam ettim.

"Haftasonu kızlarla Begümlerin çiftlik evine gidelim dedik. Kızlar annelerinden izin aldı. Bir tek ben kaldım. Gidebilir miyim?"

"İzin vermeyeceğim şeyleri neden istiyorsun kızım!"

"Anne, lütfen... Sadece bir gün kalıp geri geleceğiz. Lütfen, lütfen..."

"Hayır, olmaz."

"Haftaya işe başlayacağım biliyorsun, çok heyecanlıyım. Hem biraz stresimi de atarım." Her zamanki gibi boynumu büküp dudaklarımı büzerek gözlerimi buğulaştırıp gözlerinin içine baktım. Bu gezi için yapmayacağım hiçbir şey yoktu.

Begümle ve en yakın arkadaşımız olan  Elçinle üniversitede tanışmıştık. O sıralar psikolojim bozuk olduğu için bana çok destek olmuşlardı. Üniversiteyi bitirdikten sonra bile görüşmeye devam etmiştik. Begümün de benim gibi kız kardeşi olmadığı için hep ben ve Elçinle olmak istiyordu. Bu hafta sonu da bizi çiftlik evine davet etmişti. Kız kıza güzel vakit geçireceğimizi düşününce gitmek için daha da heveslenmiştim. Gitmeyi de en çok biraz kafa dağıtıp hafta başı başlayacağım işin stresini atmak için istiyordum.

Annemin gözünün içine biraz daha bakıp içine işlemeye devam ederken o beklediğim sözcükleri duymuştum.

"Tamam ama sadece bir gün ve o cebinde sürekli taşıyıp da ben aradığımda açılmayan telefon asla kapalı olmayacak. Her aradığımda cevap vereceksin. Haa... Bir de... Hasta olup gelirsen ben karışmam. Hastaneye götürür iğne yaptırırım ona göre."

İğne kelimesini duyunca bile korkuyordum. İğneden deli gibi korkuyordum. En son ortaokul sonda aşı olmak için iğne vurulmuştum onda da hemşire iğneyi koluma batırırken rahat durmadığım için iğnenin ucu etimin içinde kalmıştı. O acının tarifi yoktu... Oradaki doktor hemen müdahale etmişti ama yine de iğne korkumu yenememiştim. Aklıma geldikçe de hâlâ sanki o anı yaşıyormuş gibi hissediyordum.

Annemin arkasından sarılıp ıslak öpücüklerimi yanağına kondurduktan sonra;

"Çok teşekkür ederim anneciğim. Seni çok seviyorum." deyip tekrar odama gittim.

Bir yandan kızlara geleceğimi söyleyip yarın için plan yaparken diğer yandan da çiftliğe giderken götüreceğim çantayı hazırlıyordum. Kızlar benim geleceğimi duyunca benden daha çok sevinmişlerdi. Onlarda annemin herşeye izin vermediğini hatta elinde olsa beni bir an bile gözünün önünden ayırmak istendiğini de biliyorlardı çünkü. 

Sonsuz Kadar SevHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin