2.BÖLÜM

843 89 14
                                    



Selamunaleyküm Canlar 🙌

İkinci bölümle karşınızdayım.

İnşAllah beğenirsiniz. Benim diğer kitaplarımı okuyan arkadaşlar bilir normalde her hafta bölüm yayımlarım ama diğer kitaplarımla da uğraştığım için bu ara yeni bölüm yayınlayamadım ama en kısa zamanda yeni bölüm gelecek.

Multimedya ✓ AKASYA 😉😏

Oy ve özellikle yorumlarınızı bekliyorum 😍

Keyifli okumalar 💕







Hoşlanmak,sevmek,aşık olmak... Bunlar bana göre hemen oluşamayacak, oluşması için belli bir zamanın geçmesi gereken duygulardı. Karşıdaki insanın iyi veya kötü yönlerini bilip onu kabullendikten sonraki adımlardı. Önce karşıdakini her yönüyle tanıyıp, kabul edip daha sonra ona olumlu veya olumsuz his beslenirdi.

Ne ben Yağızı ne de Yağız beni hiçbir şekilde tanımıyorduk. Daha tanışalı 24 saat bile olmamıştı ki ben birini ilk görüşte analiz edebilecek biri değildim. İnsanları pek anlayamadığım için içlerindeki niyetleri de hiç çözemiyordum. Zaten ilk görüşte aşka da hiç inanmıyordum. İnsan tanımadığı birine nasıl duygu besleyebilirdi ki? Peki ya onu bana iten şey neydi?

Birkaç Gez göz göze gelmemiz haricinde hiçbir yakınlaşmamız olmamıştı. Bir insan başka bir insanın gözlerine baktığında kendinden bir parça görebilseydi belki sevebilirdi ama ben onun o buz gibi gözlerinden kendime pay çıkaramazken o bende ne bulabilirdi? Hâlâ aklım almıyordu... Böyle birşey hiç beklemiyordum.

Çirkin biri değildim ama benden daha güzel kızlar vardı elbet. Hem Yağız benden en az 5 yaş büyüktü. Etkilenmesi imkansızdı... Eminim çevresinde benden çok daha güzel kızlarda vardı. Ama o zaman neden bana böyle birşey söylemişti? Acaba beni de o kızlardan mı sanmıştı?

Elimin üzerindeki eli biraz gevşeyince fırsattan istifade bardağı elinde bırakarak elimi çektim. Gözlerinin içine bakmaya devam ederken sinirine hakim olmaya çalışarak konuştum.

"Sen ne dediğinin farkında mısın? İnsan birkaç saattir tanıdığı birinden nasıl etkilenir? Uyku sersemi olduğun için saçmalıyorsun galiba. Hem-" sözümü kesip alay edercesine konuşmaya başladı.

"Neden? İlk görüşte aşka inanmıyor musun? Senden etkilenmiş olamaz mıyım? Ya da güzel olmadığını mı düşünüyorsun?"

"Evet, ilk görüşte aşka inanmıyorum. Güzellik de göreceli bir kavramdır. Benim güzel deyip beğendiğimi sen beğenmeyebilirsin. Kendime güzelim diyemem ama çirkin olmadığımın da farkındayım. Önemli olan iç güzelliktir bana göre. İçin güzelse bu dışına da yansır zaten. Konuşmana, hâl ve hareketlerine... Hem... Ya benim sevgilim varsa? Ya da senin gibi tiplerden hoşlanmıyorsam?" Bunları söyledikten sonra bir kaşımı havaya kaldırıp birkaç adım geriledikten sonra tekrar yüzüne baktım. Yerle karışık parfüm kokusunu aldıkça aklım karışıyor ve ona karşılık veremiyordum.

"İç güzellik tabi önemli ama iç güzellik kadar dış güzellik de önemli. Sonuçta ruhlar aleminde yaşamıyoruz değil mi? Ve... Sevgili konusuna gekirsek. Bence senin sevgilin yok." Ne? Nereden biliyordu? Nasıl anlamıştı?

"Ne saçmalıyorsun? Nereden biliyorsun olup olmadığını?"

"Sevgilin yok çünkü eğer benim senin gibi güzel bir sevgilim olsaydı kız arkadaşlarıyla da olsa hiçbir yere göndermezdim." Söyledikleri utandırmıştı. Uzun süre bir cevap veremedim.

Sonsuz Kadar SevHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin