Geçmişe Dönük

41 8 7
                                    

   

"Eminmisin Yağmur bak bence doktora gidelim."

"Off yeter Barış iyiyim bak tam zamanında yetiştin saol."

"Çok korktum be. Bu sık sık oluyormu?"

"Yok canım merak etme."
Desem de kime söylüyorum?

"Bana öyle heran ölücekmişim gibi bakmasan daha iyi hissedicem."
Kulağını tutup havaya bir öpücük attı. Sonra da elini hemen yanımızdaki ağaca üç kez vurdu. İstemsizce güldüm. Hatta kahkaha attım. Bana anlam veremediğim bir şekilde bakıyordu. Çok içten bir tebessüm yüzüne yayıldı.

"Seni ilk kez gülerken görüyorum. Ve diyorum ki..."
Gözlerimle "Nee?" bakışı attım.

"Diyorum ki... Vay anasını sayın seyirciler!"
Kendimi tutmayarak bir kahkaha daha patlattım. O da gülüyordu. Rahatlamıştım.

"Bundan sonra 'genelde ağlamayı tercih ettiğin' durumlarda beni ararsın."

"Tamam." boğazımı temizleyip devam ettim
"2 yıl oldu. Biz eskiden masallardaki gibi, üç kişilik, çok mutlu bir aileydik." dizimde hissettiğim elle durdum.

"Bunu yapmak zorunda değilsin."

"Sorun yok. Ben tek çocuktum. Annem de öyle. Onu evlad edinen ailenin çocuğu olmuyormuş. Onlar da ben doğmadan önce ölmüş. Bir amcam var. Çok sert kabuklu biridir ama içten içe çok severdi hepimizi. İki sene önce annemle babam bir akşam başbaşa yemeğe çıkmışlardı. Yıldönümleri için. Sonra dönüş yolunda..."

"İstersen daha sonra konuşalım ha?"

"Amcam beni yurda bırakmadı. Ama yetkililere gösterdikten sonra yanına da almadı. Şimdi ben kendi evimde yalnız yaşıyorum. Saçlarımı o zaman boyadım. Annemin gözleri kadar maviye..."

"Yağmur biliyomusun, seninle gurur duyuyorum. Ve bence ailen de seninle gurur duyuyor." sadece tebessüm edebildim.

"Evet. Gerçekten rahatlatıyormuş."

***

    Bol ekşınlı bir haftanın sonunda yaşasın cuma günü!

Törenden sonra Barış'la çıkışa doğru yürürken tarihe baktım.

"Barış ben pazartesi gelemicem."

"Neden? Aslı'lar yüzünden dimi?"

"Yo alakası bile yok. Genelde o tarihte gözlerim insan içine çıkmaya müsait olmaz da."

"Anladım. Peki o zaman ne zaman istersen arayabilirsin biliyosun." hafif bir tebessüm le başımı salladım.

***

   Evet bugün pazar. Günlerden malum gün. Aynada kendime bakıyorum. Beyaz bir pantolon ustune beyaz hafif kısa şifon birbulüz, kenarlarinda bir iki çiçek desenli. Annem beni her mezarlığa gidişimizde beyaz ve cıvıl cıvıl giydirirdi. Yine öyle...

    Mezarlık ziyaretim uzun sürmezdi benim. Annem ağladığımı görmeden dönerim. Burda çok güzel bir yer var. Hertaraf yemyeşil. Yere baksan toprağı bile göremezsin. Burada kimse olmaz. Ben bu gün hep buraya gelirim. Eskiden babam bizi pikniğe getirirdi buraya.

   Daha fazla dayanamayıp bir ağacın altına çoktüm. Gözyaşlarım artık tamamen serbestti. Ben burda akşama kadar kalır, akşamda uyuya kalana kadar ağlardım. Kimsenin gözyaşlarımı görmesini istemezdim ama.

   Birden omzumda hissettiğim bir elle korkarak geri sıçradım.

"Kimsin sen?"

Meraba canlarım. Umarım hoşunuza gidiyor kitap. Emin olun çok zor. Ben bunu kafamda film olarak çekiyorum ama buraya aktarmakta çok zorlanıyorum. Yinede kitabımı okuyan ve destekleyen sizlere minnettarlığım ölçülemez. Çoook teşekkür ederim hepinize. Öptüm canlar. :* 

Medya : O orman

MavimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin