10. Bölüm

3.5K 163 20
                                    

Aşk Tadında Staj 10. Bölüm

Beynim tüm işlevini yitirmiş gibiydi, çığlıklarını duyan kimse yoktu. Kalbimse vücudumun hakimiyetini ele almanın rahatlığıyla izin verdi. Dudaklarının dudaklarıma değmesine izin verdi. Kalbimi ne ara ona kaptırmıştım ki ben? Haberim bile yoktu onu sevdiğimden. Belki de kendimi kandırıyorum. Belki de hala onu seviyorum. Doruk’tan nefret ettiğimi sanarken ona aşık olmuştum meğer. Hayır, buna inanmak istemiyorum. Bu doğru olmamalı. Dudakları da yumuşacıkmış. Bir saniye hatlar karıştı?!

Şu an Dorukla öpüşüyordum. Doruk beni öpüyordu ve kenara sıkışmıştım. Dudakları mükemmeldi, öpüşü mükemmeldi, onunla öpüşmek mükemmeldi ama buna izin vermemeliydim. O beni öptüğü an işi bitmiş olacaktı ya zaten. Onun elde ettiği kızlardan biri olup gidecektim. Bu çocuk şerefsizdi. Şerefsizin tekiydi. Beyin vs Kalp dövüşü hala devam ediyordu ve beynim kalbime sert darbeyi geçirdi. Nihayet işleve girdin be beyin, raunt heyecanını yitirmişti senin yüzünden.

Kalbimin çığlıkları arasında o yumuşacık dudaklardan ayrılmak için Doruk’u omuzlarından ittim. Ben kendi içimde tartışmalar yaşarken kim bilir o ne düşünüyordu? Şerefsiz belki de buradan sonra yatağa geçme planları yapıyordu. Kim bilir? Onu itince yüzünde bir şok ifadesi oluştu. Kızgındım ona. Tokat atmak istedim, fakat şokla bakmasına rağmen kaldırdığım elimi sıkıca tuttu. O da öfkeliydi artık. Elimi hızla çekerek dışarı fırladım. Bundan kimsenin haberi olmamalıydı, olmayacaktı.

*

Yeni ve mükemmel(!) güne Ada’nın beni uyandırmasıyla başladım. Ne ona ne başka birine hiçbir şey anlatmamıştım. Durgunluğumu sorgulasalar da pek aldırış etmediler. Garson kıyafetimi seve seve giyerek mutfağa gittik beraber. Artık garson kıyafetine tapıyorum yani o derece. Yok tövbe ettim animasyona ben. Aslında eğlenmedim değil ama.. Neyse toplu çarpılacağız şimdi, susayım ben.

Mutfağa girdiğimizde Mert kocaman gülümsemesiyle yanımıza geldi, Ada’ya selam verip dudaklarımdan öptü. Bundan hiç hoşlanmamıştım işte. Kendimi tescilli orospu gibi hissetmiştim. Ve maalesef Mert bana itici geliyordu artık. O kocaman gülümsemesi batıyordu, sevgi sözcükleri batıyordu, öpüşü resmen dudaklarımı, kalbimi, her yerimi bıçaklıyordu. Adam kaktüs mübarek, her türlü batıyor.

Bu ilişkiyi devam ettirerek ona da haksızlık ediyordum. Bu ilişki hemen bitmeliydi. Bir an önce. Bulaşığı yıkarken sarılıyor, servis yaparken arkadan yaklaşıyor, sürekli öpüyordu. Fazla ilgisi midemi bulandırıyordu. İticilikte sınır tanımıyor gibiydi. Aslında problem bendeydi. Ulaşamadığım çekici geliyordu bana. Ulaştığımsa itici… Fazla ilgiyi ulaşamadığım gösterse ona tapardım ama bu ilgiyi elimin altındaki gösterince midemi bulandırıyordu. Sorun cidden bendeydi, elimdekiyle memnun olamıyordum. Hep daha fazlasını istiyordum. Bence tek ben böyle değilim, tüm insanlar böyle. Tüm insanlar böyle olmasa atalarımız beni görüp bana söz yazacak değiller ya. Adamlar bilge falan da geleceği göremezler ya. Hayır geleceği görseler, benim gibi gereksiz bir insanı görmezler herhalde. Yani beni gördülerse de bilge adamları bile küfrettirmişimdir ha. Yani sonuç olarak adamlar benim gibi memnun olmayan insanlara ‘Kedi ulaşamadığı ciğere mundar dermiş.’ demiş. Yok, bunu demiyorlardı. ‘Meyveli ağacı taşlarlar.’ Yok bu da değildi. Ya bizim buralarda yıldırımlar düşüyor da hatlar karıştı biraz. Ondan yani, başka sebebi yok bu mallığımın.

Hiaaaayayayay. Lan ben bu Mert’i geberteceğim yemin ediyorum. Çocuk gibi ilgi çekmeye çalışıyor. İlgi göstermeyince tikimle oynadı Bülent Ersoy’un evladı. Az önce çıkardığım ses de kişneme sesim oluyor. Allah’ım beni daha tiksiz yapamaz mıydın? Hangi insanın parmak uçlarında tik olur Allah aşkına? Yazı yazamıyorum ya, kalem değdikçe başlıyorum Micheal Jackson’a. Sınıfta ne dalga geçerlerdi benimle. Ben Micheal Jackson’a başlayınca, sınıfın bir kısmı başlardı halaya. Ben en önde ‘Antep’in hamamları’ eşliğinde şapka çıkarıp parmak ucunda yürüme hareketleri yaparken adamlar arkada halay çeker çiftetelli oynardı. Hoca da masaya çıkar kaşık şaklatıp dansözlük yapardı. Beni ne tür bir okula yollamışlar?! Ben yine iyi çıktım ha oradan. Geçen Ramazanda kapı çaldı, bir baktım Hasan. Halaycıbaşıydı, davulcu olmuş şimdi amına koyayım. İki bardak çay demledim, oturduk eski günleri yad ettik. Sonra da halay çekip gönderdim. Acaba Hasan’ı çağırsam da davullarını Mert’in başında parçalasa?

Aşk Tadında StajHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin