1.bölüm

84.5K 2.3K 342
                                    

Genç kadın belinde hissettiği kolun biraz daha kendisini sıkmasıyla gözlerini araladı ve dün gece evlendiği adama baktı. Kocasının erkeksi yüzünü örten saçlarını parmak uçlarıyla yana atmak istese de kendisine hâkim oldu. Onun yerine, beline sarılı olan kolu yavaşça bedeninden ayırdı ve dikkatlice yataktan kalktı. Yerde duran çarşafı alarak çıplak bedenine doladı. Yaptığı her hareketi kuş tüyü misali yumuşak ve ses çıkarmadan yapmaya çalışıyordu.

Eliyle göğsünün üzerinde birleştirdiği çarşafı tutarak banyoya doğru ilerlerken, kocasının esnediğini duyunca panikleyerek arkasını döndü. Sadece esneyerek ters tarafa döndükten sonra uykusuna kaldığı yerden devam ettiğini görünce, panik duygusu yerini rahatlamaya bıraktı ve gülümsedi. Aslında kocasının bugün kolay kolay kafasını o yastıktan kaldırabileceğini düşünmüyordu. Çünkü dün gece kendisi bir bardak şarapla geceyi sonlandırırken, kocasına şişenin geri kalanını içirtmişti.

Bu düşüncelerle zaman kaybetmemesi gerektiğini hatırlayarak tekrar banyoya doğru yöneldi ve banyo dolabının üzerinde duran makyaj çantasının fermuarını açtı. O sırada çarşafı bırakınca vücudu tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı. Aynadaki yansımasına bakarken,

makyöz olduğu için bir kez daha şanslı olduğunu düşünerek gülümsedi.

Dün gece olanlar aklına geldikçe yüzüne hain bir gülümseme yayıldı. Çünkü dün gece, camianın en gözde çapkın adamını elde etmek dışında, bir de o adamın karısı olmuştu. Bu sayede ona yapacakları daha çekilmez olacaktı. Dün gece genç adamı, -kahkahasını zar zor bastırarak- 'Evlenmeden olmaz' klişesiyle ikna etmişti. Genç adam 'Evlenmeden olmaz' ısrarı karşısında; nikâh memuru arkadaşını gecenin o saatinde eve çağırmıştı ve gelirken yüzük de getirmesini istemişti.

Elini havaya kaldırarak tektaş yüzüğüyle göz göze geldi ve daha da keyiflenerek içinden, "Peşimden çok koşacaksın Bulut Bey," diyerek yapacağı makyaja başladı...

Genç adam, yüzünde ipeksi elleri hissedince dün geceyi hayal meyal hatırlamaya başladı. Yatağını süsleyen kadının güzelliği aklına geldiğinde, gülümseyerek gözlerini araladı. Gördüğü görüntü karşısında gülümsemesi bir anda yok oldu, şok olmuştu.

"Neee!" diye bağırdı ve yüzündeki eli iterek ayağa fırladı. Karşısındaki çirkin kadın, "Ne oldu kocacığım?" deyince, âdeta beyninden vurulmuşa döndü. Bağırarak "Ne diyorsun sen?" dedi. Hayır! Olamazdı! Bu kadınla evli olduğuna onu kimse inandıramazdı.

Dün geceki kadın gitmiş yerine başkası gelmişti ya da dün geceki kadın giderken şaka olsun diye ona, çürük dişlerini gösterecek şekilde gülümseyen kadını göndermiş olabilirdi. Bu düşünce, karşısında duran bu çirkin kadınla evli olabilmesinden daha mantıklı geldiği için, "Dün geceki kadın yolladı seni değil mi?" diye sordu. Çirkin kadın kendisine kırmızı kaplı evlilik cüzdanını uzatarak sorusunu bir tokat atar gibi cevapladığında, "Şaka yapıyorsun," dedi. Bu nasıl olabilirdi? Aklı almıyordu.

Uzattığı evlilik cüzdanını alarak içine baktığında, önündeki çirkin kadınla yan yana olan fotoğraflarını görünce, gerçekten de karısı olduğunu anlamıştı. Fakat buna bir türlü inanmak istemiyordu, inanamazdı da. Ama böyle bir şey varsa da boşanmak en iyi çözüm olurdu. Yoksa bu denli çirkin bir kadınla, bir ömür geçirmeyi bırak, aynı yatağa nasıl yatardı? Ayrıca çapkınlık camiasındaki yeri de yerle bir olurdu.

Bu düşüncelerle kadına döndü ve "Boşanacağız," dedi. Genç kadın hiç şaşırmadı. Çünkü kendisi de içini bilmeden bu kadar çirkin bir adamla evli kalmak istemezdi. Zaten asıl amacı, şu an kendisine şaşkın yüz ifadesiyle bakan zengin züppesine hayatının oyununu oynayarak, ders vermekti.

Bir cevap beklediğini bakışlarıyla belli eden adama, "Hayır," dedi.

Öyle kolay kolay kendisinden kurtulmasına izin veremezdi. Yıllardır genç kadınları kullanarak, bir çöp gibi kenara atmasının acısını burnundan fitil fitil getirecekti.

Genç adam kendisine doğru sinirle yaklaşarak tekrar, "Boşanacağız!" diye bağırınca; geri çekilmeden, ruju boca ettiği dudaklarını büzerek, "Bak beni üzüyorsun kocacığım, öpücük isterim ama‚" dedi.

Genç adam geri çekilerek, "Aman! Allah korusun," dediğinde, genç kadın içinden, "Dün gece öperken öyle demiyordun pislik!" derken dışından ise, "Ben kahvaltı hazırlayayım kocacığım," dedi ve yatak odasından, kalçalarını abartılı bir şekilde sallayarak çıktı. Genç adamın az önceki şekilden şekle giren yüzü aklına geldiğinde kıkırdamasına engel olamadı.

Ardından kapı gürültüyle çarpılınca, yarısını indiği merdivenlerde duraksadı ve başını yukarı doğru çevirdi. Züppe kocası yatak odasının kapısını kapatmıştı... Kocasının bu fevri tavırları onun canını sıkmak yerine, daha çok eğlenmesini sağlıyordu. Onun her sinirden kuduruşu, oyununun tam kıvamında ilerlediğini gösteriyordu.

Genç adam ıslak saçlarına parmaklarını geçirerek sinirle geriye doğru attığında, duş almanın bir gram olsun kendisini sakinleştirmediğini fark etti. Aşağıda kendisine kahvaltı hazırlayan sözde karısıyla ne yapacağını bilemiyordu. Dün gece o kadar çok içip, kör kütük sarhoş olduğu için kendisine lanet etti ve yatağın üzerindeki tişörtünü alarak üzerine geçirdi. Aklı hâlen, barda tanıştığı ve evine getirdiği mucizevi güzellikteki kadındaydı. Şarabı kıkırdayarak yudumlayan ve kıkırdamasıyla kendisini baştan çıkaran kadında...

Bu düşüncelerin bir anda silinmesini ise sabah uyandığında gördüğü çirkin kadın sağlıyordu. Ya barda sarhoş olmuştu ve bu kadar çirkin bir kadını öyle mucizevi bir güzellikte görmüştü ya da düşündüğü gibi dün geceki kadın şaka olsun diye giderken bu kadını yollamıştı.

Her şey buraya kadar iyi hoştu da o evlilik cüzdanı tüm bu ihtimalleri yok ediyordu. Daha fazla dün geceyi sorgulamaya devam ederse işin içinden daha da çıkamayacak ve çıldıracaktı. O yüzden beynine zehir gibi yayılan düşüncelerinden uzaklaşmak istercesine bir hışımla odadan çıktı.

Genç kadın mutfağa giren kocasının ayak seslerini duyduğunda başını kaldırdı ve bilerek özensiz ve kötü hazırladığı kahvaltıyı işaret ederek, "İşte hazır," dedi.

Züppe kocasının yüzüne dahi bakmadan, yanından geçip buzdolabına doğru gittiğini görünce, ısrarlı bir şekilde," Yemeyecek misin?" diye sordu.

Sorduğu soruya da cevap alamayan genç kadın, sinirlerinin gerildiğini hissedince, kendisine sakin olması gerektiğini hatırlatarak derin bir nefes aldı. Çünkü ne olursa olsun yılmayacaktı ve karşısındaki genç adamı deli edene kadar bu oyuna son vermeyecekti. Tezgâhtaki bardağa süt dolduran kocasına yavaşça arkasından yaklaştı ve "Kocacığımmm!" diye bağırdı.

Bu ani bağırışı kocasının korkuyla yerinden sıçramasına neden olduğunda, sütün bir kısmı tezgâha döküldü. Sinirlenen adam, bardakta kalan sütü ani bir dönüşle kadının başından aşağı dökünce, kadın olduğu yerde donup kaldı.

ÇİRKİN KARIM (KİTAP OLDU -HERDEM YAYIN )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin