Oyun Başlıyor.

46 3 0
                                    

Ben Hazar Evren.

Artık savaşmaya hazırdım.
.
.
.

Merdivenlerden inerken yapmam gereken her şeyi kafamda tasarlıyordum, onlara delirmediğimi kanıtlayacak ve beni bir tımarhaneye kapatmalarına izin vermeyecektim.
Bunun için her şeyi yapmaya hazırdım.

Bir basamak daha inerken düşüncelerime gülümsedim, onlara neler yapabileceğimi düşünmek bedenimde bir heyecan yaratmıştı ama gülümseyişimin asıl nedeni bu değildi.

Beni gülümseten şey saf nefretti.

Nefret bedenime hükmedip beni tutsağı yapıyor, aynı zamanda da bana inanılmaz bir güç veriyordu.

Hep biraz tehlikeli bulduğum ve kullanmaya korktuğum bu gücü yıllarca saklamaya, içimde bir yerlerde hep gizli tutmaya çalışmıştım, başkalarına zarar vermemek için hep bir parçamı zincire vurarak yarım yaşamıştım.

Ama artık bunu yapmak zorunda değildim çünkü zarar görmesinden korktuğum tek bir kişi bile hayatta değildi.

Ölüm özgürlük demek Hazar, hem giden için hem de kalan için...

Ömrüm boyunca hep birileri için yaşamış, omzuma taşıyamayacağım yükler sırtlanmıştım. O yüklerin altında ezile ezile gelmiştim bu yaşa kadar. Hiç özgür olmamıştım, her daim bana ait olmayan sorumluluklarımla oradan oraya savrulmuştum.
Oysa şimdi özgürlüğe ulaşmama sadece bir adım vardı; işlenecek tek bir günah kalmıştı geriye. Verdiğim sözleri tutup intikamımı almak sonun başlangıcı olacaktı benim için. Sonra ise o malûm melek gelecek ve ben, ait olmadığım bu yerden sozsuza kadar silinip gidecektim.

Ama şu an için nefes almak zorundaydım, nefretime tutunarak yaşayacaktım artık, benim için başka çıkış yolu yoktu. Her kapı yüzüme kapanmış, aydınlık her yanım karanlığa sığınmıştı.

Karanlık seni yavaş yavaş içine çekiyor Hazar, o seni boğmadan sen ona teslim et kendini . Yıllarca direnmenin bedeli çok ağır oldu. Şimdi sen ona hükmet. İçindeki karanlık bu dünyadaki her nefretten, her kötülükten daha koyu. Sal artık kendini. Sen sadece oyununu oyna ve intikamın tadını çıkar.

İç sesimin söyledikleri korkutucuydu ama bunu yapmak zorundaydım; savaşabilmem için güçlü bir şekilde ayakta durmam gerekiyordu.

Bu yüzden kötü biri olmam gerekirse olcaktım. Ne bir tımarhaneye kapatılacak ne de kuytu bir köşede cesedim bulunacaktı.
Artık can yakma sırası bana geçmişti.

Derin bir nefes aldım, bir karar almama rağmen aklım hâlâ karmakarışıktı. Yapmam gereken şey, duygularının üzerine perde çeken bir aktrist gibi oynayarak amacıma ulaşana kadar herkesi kandırmaktı ama bir yanım beni bu konuda suçluyordu ve en kötüsü de haklı olmasıydı.

Eğer duygularımı bir yana itip mantığımla hareket edersem aileme ihanet etmiş olmayacak mıydım?

O acıyı ve kafa karışıklığını görmezden gelirsem, çekmem gereken cezaya ardımı dönmüş olmayacak mıydım?

KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin