7

71 11 11
                                    


Kalbim ritim tuttururken ne diyeceğimi merak eden Erich'e bakıyordum. Sonra aklımdan klişe bir yalan uydurdum. 'Ya ben manzaraya diyordum niye alınıyorsun?'

Bunu dememle yüzündeki tebessümün artması bir oldu. 'Tabi canım ben de malım ya kandım zaten,' dedi ve ayağa kalktı. 'Hadi gidiyoruz güzel kız,'

'Nereye?' dediğimde 'Artık sıkıldım ben. Başka yerlere gidelim,' dedi ve elini bana uzattı. Tam tutacakken elini çektiği için yeri boyladım. 'Ne yapmaya çalışıyorsun geri zekâlı!' diye bağırdım. Küçük bir kahkaha attıktan sonra 'Tamam şaka yapayım dedim. Her neyse, gel hadi gidelim,' dedi. Ellerimi önden birbirine kenetledim ve 'gelmiyorum, sen git,' dedim. Gözlerini devirdikten sonra 'Hadi, gel,' dedi. İnsan bir ismimi söyler. Tanrım ya.

'Gelmeyeceğim,' dediğimde 'İyi o halde. Ben seni götürürüm,' dedi ve beni kucağına aldı. Ne olduğunu şaşırdım ve kenetlediğim kollarımı düşmemek için Erich'in boynuna doladım. 'Ne yapıyorsun! Birisi görecek karakolluğu boylayacağız!' diye bağırdım. Bizi heteroseksüel sanabilirlerdi. Ya da onlardan farklı ve zıt olduğumuzu düşünebilirlerdi. 'Boş ver,' dedi ve beni tepeden indirmeye başladı.

Onun gömleği, onun kokusu ve onun kucağında...

Aşağıya indiğimizde birilerini gördüm ve Erich'e fısıldayarak 'gelenler var indir beni lan,' dedim. Lan mı, ah lanet olsun!

Beni hızla indirdi ve başka bir yöne gitmeye başladı, satıcı. İlla beni satmak zorunda mı? Yeter ama artık sevdiğim kişi de böyle olması gerekiyor herhalde. Benim kalbimde olay yani.

Yere oturdum ve telefonumu çıkarttım. Telefonla uğraşır gibi yaptım. Gelen iki kadın polisti. Birbirlerine 'AŞKIM, BEBEĞİM, BİR TANEM' gibi şeyler diyorlardı. Beni fark ettiklerinde 'Küçük kız! Buralarda fazla gezinme, tehlikeli,' dediler. Ben de başımla onayladım ve ayağa kalktım. Onlar da gözden kaybolduklarında tepeden uzaklaşmaya başladım. Bir yandan da söyleniyordum. 'Aptal, satıcı, pislik!'

Üzerimdeki gömleğini yere fırlattım ve ayağımla ezdim. Sonrada üzerine tükürdüm. 'Hayvan!' diye uzunca bağırdıktan sonra gömleğe, uzaklaştım. Arkamdan adımı duyunca bu sesin Erich'in sesi olduğunun kanıtına vardım. Hem beni satmıştı, hem de şu an peşimden bana sesleniyordu. Ya ben birine âşık olmasaydım ne olurdu sanki? Bir de okul zamanları ne yapacaktım? Öğrenmemeleri gerekiyordu. Ben heteroseksüel değildim. Ben herkesten farklıydım. Mesela herkes futbolun kızlara göre, tiyatronun da erkeklere göre olduğunu söyler. Ama ben farklıyım. Ben, tiyatronun kızlara göre olduğunu düşünürüm. Herkes, çikolata, cips gibi şeylerin sağlıklı; elma, muz gibi meyvelerin ise zararlı olduğunu düşünür. Ben tam tersini düşünürüm. İşte dünyadaki insanlarla benim farkım bu işte. Onlar, kendi cinslerine ilgi duyarlar ben ise karşı cinse ilgi duyarım. Bu heteroseksüellik değildir. Bu benim onlardan farklılığımdır.

'Hey sana diyorum!'

Bir kere adımı söylesen şaşardım.

Ona bakmadan gitmeye devam ettim. Bana ulaştığında 'ne istiyorsun satıcı!' diye bağırdım. Beni çok şaşırtmayacak bir şey söyledi. 'Gömleğimi ne yaptın?'

'Tanrı belanı versin.' Diye tısladım. Yürümeyi bırakıp onun gözlerinin içine bakarak 'Ne yaptım biliyor musun?' diye söze başladım. 'Az önce beni bıraktığın tepede yere fırlattım ve ayağımla ezdim. Sonra üzerine tükürdüm ve bin türlü laf söyledim. Hadi git al gömleğini. Biraz kirlendi ama temizlersin.' Dedim. Yürümeye devam ettim. Peşimden gelmeye devam ediyordu. 'Ashley!' diye bağırdı. Adımı söylemişti. İkinci defa söylemişti. Hem de onun muhteşem sesiyle benim adım çok yakışmıştı. Birden üzerime doğru gelen arabayı görünce neden adımla hitap ettiğini anladım. Küçük bir çığlık attığımda hızla beni yoldan çekti. Araba da hızını düşürmeden önümden geçti. Erich olmasaydı hastaneliktim. Beni kendine çekmesiyle arkamı dönmüştüm. Beni koluyla tutmaya devam ediyordu. Birbirimize çok yakındık. Gözlerinin renginin açık kahverengi olduğunun farkına vardım. Öylece bakışıyorduk. 'İyi misin?' demesiyle bakışmamızı kestik. 'İyiyim. Teşekkür ederim Erich,' dedim. 'Önemli değil de kendine dikkat et. Sen bu sakarlıkla bu kadar nasıl yaşayabildin?'

Küçük bir kahkaha atsam da olayın şokunu hala atlatamamıştım. Ellerimi tutup 'bu ne şimdi bu ne!' dedi gülerek. Ellerim zangır, zangır titriyordu. Yeniden gülüştük. 'Ben gidiyorum o zaman' dedim gülümseyerek. Bana masumca el salladıktan sonra arkamı dönüp eve doğru yürümeye başladım.

Evin önüne vardığımda bir şey fark ettim. Tanrım bu çocuğa nasıl kanmıştım? Hemen affetmiştim. Beni nasıl yumuşatacağını iyi biliyordu. Onun gülümsemesine dayanamıyordum. Hemen affediyordum elimde olmadan. Ben bu saflıkla nereye kadar yaşayabilirdim ki?

Kapıyı tıkladığımda açan olmadı. Ben de cebimdeki anahtarla kapıyı açtım. Evde kimse yoktu. Nereye gitmiştiler ki?

Kapı tıklandı. Açtığımda içeriye Peter girdi. Kardeşim. Peter girdikten sonra arkasından iki velet daha girdi.

Peter, 5 yaşındaydı. Bu sene anasınıfına başlayacaktı. Bu yüzden annemler onun yeni arkadaşlar edinip, sosyal bir çocuk olması için çaba sarf ediyorlardı. Benim gibi turuncumsu renkte saçı olan, tatlı bir çocuktu. Ama gıcıklık yaptığı da oluyordu.

'Hadi gelin. Size odamı göstereyim,' dedi diğer iki velede. Onlar da başlarıyla onayladıktan sonra yukarıya çıkmaya başladılar. 'Peter, annemler nerede?' diye seslendim. 'Onlar alışverişe gitti. Okul için bana bir şeyler alacaklar!' dedi. Ben de başımla onayladıktan sonra mutfağa geçip buzdolabından çikolata aldım ve yemeye başladım. Zararlı olsa da annemler için protein kaynağıydı. Salona geçtim ve koltuğa oturup televizyonu açtım. Telefonumdan gelen bildirim sesiyle irkildim. Telefonu cebimden çıkarıp açtım. Bir numara mesaj göndermişti.

Gömleğimi nereye atmıştın?

Yoksa bu... Numaramı nereden biliyordu? Ne ara almıştı bu numaramı? Hızla aradım ve beklemeye başladım.

'Alo?'

'Numaramı nereden buldun Erich?'

'Ben bulurum sarı,'

Sarı mı? Gerçekten mi ah!

'Ya Erich söyler misin?'

'Meslek sırrı.'

'Her neyse zaten söylemeyeceksin ağzımı yormayım. Gömleğin... Beni sattığın yerde bulabilirsin!'

'Ya onun için özür dilerim ne yapayım, heyecanlandım.'

'Of tamam hadi ben kapatıyorum. Bu 'sarı' takma ismini nereden uydurduğunu da sormak istemiyorum bay, bay,'

'Görüşürüz,' dedi ve telefonu kapattım. İsmini rehbere kaydettikten sonra çikolatamı yiyip, televizyon izlemeye başladım.

Selam. Bu bölüm uzun oldu. Elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum. İlginiz için tekrardan teşekkürler. Seviliyorsunuz!

Medya: Ashley'in annesi Jessica.


Heteroseksüel (Teen Wolf fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin