'Ashley! Hoş geldin!'
Eve geldiğimde bana kapıyı açan Peter oldu. Birden bana sarılınca afalladım ama hemen topladım kendimi. 'Peter, okul nasıl geçti?' dedim saçını okşayarak. 'Daha gitmedim ki şimdi gideceğim. Jessica ve Elena beni götürecek,' dedi. 'Aaa ne güzel. O zaman sana iyi eğlenceler bebeğim,' dedim ve yanımıza gelen Jessica anneme dikkatimi verdim. 'Biz gidiyoruz tatlım. Elena da geliyor, Peter için endişeleniyormuş her neyse. Sen eve sahip çık. Yedek anahtar kapı kilidinde eğer dışarıya çıkarsan unutma,'
'Peki Jessica,'
'Biz gidiyoruz o zaman. Hadi görüşürüz. Hadi Elena gel. Dikkat et. Tamam. Peter canım sen geç annen bekliyor. Evet.'
'Görüşürüz,'
'Bay bay bebeğim,' dedi Elena ve kapıyı kapatıp çıktılar. Büyük bir oh çektikten sonra evin bana kaldığına sevinip çantamı odama bıraktım. Sonra soyundum ve pijamalarımı giydim. Ardından da yatağıma sokulup telefonumla uğraşmaya başladım. Birkaç saat sonra zil çaldı. Uyumuştum ve ne zaman uykuya daldığımı bilmiyordum. Yavaşça kapıya doğru yürüdüm ve sonunda ulaştım. Kapıyı açıp gelenin kim olduğuna baktım ve şoka girdim.
Ay ben şok!
İçeriye Erich girmişti. Birden dalmıştı ve ben ne olduğunu şaşırmıştım. 'Erich sen ne yaptığını sanıyorsun! İçeriye böyle giremezsin! Ya annemler olsaydı, o zaman ne halt yiyecektin?' diye çıkıştım. 'Hey, sus biraz ha?' dedi. Ne yapıyordu bu şimdi? Amacı neydi? 'Erich amacın ne yapıyorsun, gider misin evimden!' diye bağırdım. Bir anda duraksadı ve konuştu 'Yani gitmemi istiyorsun Sarı?' dedi mal mal sırıtarak. Aslında haklıydı gitmesini istemiyordum kalsın öyle sarılıp uyuyalım !
'Ne demeye çalışıyorsun sen ha?'
'Ah be Sarı... Boş ver.' dedi ve beni yukarıya, odama çıkardı. Kapıyı kilitledi ve perdeyi çekti. Ona gözlerimi fal taşı gibi açarak bakıyordum demek ki çünkü bana bakıp hafifçe gülmüştü. 'Sadece birkaç dakika bekle. Sonra gideceğim zaten.' Dedi. Elindeki çantayı masaya koydu. Bir dakika, bir şey mi çalmıştı? O çantanın içinde ne vardı?
'O çantanın içinde ne var?' diye sordum bakışlarımı çantadan ayırmadan. 'Uh, fazla meraklısın Sarı,' dedi Erich bana bakmayarak. Perdeyi aralayıp pencereden dışarıya baktı. Bense yatakta oturup onu izliyordum. Hala ne yaptığını anlayamamıştım. 'Kahretsin, hala arıyorlar,' diye tısladı. Tanrım ne oluyor böyle! 'Ya ne oluyor Erich söylesene,' diye bağırdım. Yanıma geldi ve işaret parmağını dudağıma götürüp 'Sessiz ol,' dedi. Karnımdaki siyah kelebeklere aldırmamak imkansızdı. Sanki karnımı deşip içimden çıkmak istiyor gibilerdi. Parmağını dudağımdan ayırdığında sessizce derin bir nefes aldım. Rahatlamıştım. Yeniden pencereden baktı ve 'Sonunda,' diye fısıldadı. Demek ki onu takip eden adamlar gitmişti. Şimdi anlamıştım olayı. Erich, benden içinde ne olduğunu gizlediği çantayı bu adamlardan kaçırmıştı ve adamlar onu kovalarken benim evime saklanmak için girmişti. Tamamda neden benim evim yani? Başka ev mi yok? Bunları düşünürken Erich yanıma oturdu ve 'Kafanda neler evirip çeviriyorsun Ashley?' diye sordu. 'Hey, hiçbir şey düşünmüyorum. Çıldırmış olmalısın adamım,' dedim cool bir şekilde. Aslında böyle cümleler kurmazdım ama filmlerde duyduklarım bana havalı gelirdi. Aslında hepsi birer klişe. Tabi Erich böyle havalı konuşunca ben de onun gibi olmak istiyordum. Onun her hamlesi bana muhteşem ve kusursuz geliyordu. Masadaki çantayı eline aldı ve 'Görüşürüz Sarı,' dedi. Bende onu kapıya kadar eşlik ettim ve el salladıktan sonra kapıyı kapattım. Dur ya, bu nasıl bir saçmalıktı? Sanki hiçbir şey olmamıştı ve sadece çay kahve için gelmiş sonra da gitmiş gibiydi. Çok mal bir hayattı bu gerçekten. Erich'in hayatı nasıl ekşın ise benim hayatım o kadar saçmaydı. Adamlardan kaçıyor, benim evime saklanıyordu. Adamlar gittiğinde de el sallayıp gidiyordu. Tanrım galiba bana bir şeyler oluyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heteroseksüel (Teen Wolf fanfiction)
Science FictionDünya tersine dönse ve herkes kendi cinsine ilgi duysa ne olurdu? İşte bu âlemde yaşayan ve eşcinsellerden farklı olan milyonda bir kişilerden bir kız. Bunun cezası ne olacak?