Sayın Kıvırcık

124 15 1
                                    

      Kasada oturan teyzeye gülümseyip, "İyi akşamlar." dedim. Düşüncelerimden kurtulmak istercesine, harflerin egemen olduğu, satırlara gölgelerin düşüp sayfalardaki ruhların uykuya daldığı kitapçıdan dışarı çıktım. Yağmur damlaları birer birer tenimi yakıp geçerken, gülümseyip yavaş yavaş ilerlemeye başladım. Saçlarım yüzüme yapışmaya başlamıştı bile ama ben hiç hızlanmadım. Aksine yağmurun tadını çıkartarak yürüyordum. Eve vardığımda çantamda anahtarı aramaya başladım. Sinirden neredeyse ağlayacaktım, kafamı çantamın içine bile soktum yahu. Yok, yok, yok. Anahtarım hiçbir yerde yok! Çantamı yere boşalttım ve kaldırıma oturup her şeyi didik didik ettim. Yine bulamayınca acaba kitapçıda mı unuttum diye düşünmeye başladım. Tam o sırada elimi cebime attım ve sevgili anahtarımın sesini işittim. Adeta "Ben buradayım aptal." dercesine bir ses çıkartıyordu. Ya da ben öyle hissediyordum, emin değilim. Sakince ayağa kalktım, anahtarı cebimden çıkardım ve avucumun içine aldım. Bunları o kadar yavaş yapmıştım ki sanki yıllar geçmişti, daha sonra anahtarı yolun karşısına fırlattım. Zili çalıp beklemeye başladım, annem kapıyı açınca konuşmasına fırsat vermeden konuştum;

"Anneciğim çantamı toplar mısın? Kaldırımda biraz dağıldı da. Hah, bir de bana yeni bir anahtar lazım. Teşekkürler."

"Toplarım da... Anahtarına ne oldu kızım?"

"Beni sinir etti ben de onu işten kovdum."

"İzel, ne diyorsun yahu? Hiçbir şey anlamadım."

"Boş ver sen beni anneciğim, konuşuyorum boş boş."

"Evet, boş boş konuşuyorsun anca."

"Anne ya!" dedim gülerek. Ağır aksak adımlarla salona ilerlerken 'Acaba beni, o halde gören olmuş mudur?' diye düşünmeden edemiyordum. Kendimi oldukça rahat gözüken kanepeye attığımda, vücuduma bir ağırlık çöktüğünü hissettim. Sanki oturunca anlamıştım yorulduğumu, hâlbuki pek bir şey de yapmamıştım bugün. Aklıma Ege gelince yüzüme aptal bir tebessüm takıştırdım. Çocuklar masum varlıklardı.

Sessizlik, ağır bir alfabeymiş gibi etrafıma saçılırken, boğuk harflerin gölgeleri ayak sesleriyle dağıldı. Annem çatık kaşlarla yanıma yaklaşırken, beni sıkı bir soru yağmuruna tutacağını anladım.

"İzel, güzel kızım." derken, harfleri uzatmıştı. Benden bir şey isteyeceği zaman hep böyle yapardı ve ben de isteyeceği şeyi hep kabul ederdim. Bu aramızda ezberlenmiş ama hiç konuşulmamış kurallardan bir tanesiydi. Yanılmıştım, soru sormayacaktı benden bir isteği vardı.

"Efendim?"

"Senden bir şey isteyeceğim, kalbinin kırılmasını istemiyorum. Biliyorsun sen benim değerlimsin."

"Anneciğim, söyler misin? Benim neden kalbim kırılsın yahu, sen iste ben her şeyi yaparım."

"Bu isteyeceğim şey benimle ilgili değil abinle ilgili."

"Abim mi? Anne açıkça anlatır mısın?" dedim yattığım yerden kalkarken.

"Abin bu akşam beni kız arkadaşı ile tanıştırmak istiyor ve seninle kavgalı olduğu için yanımızda olmanı istemiyor. Yanlış anlama, seni istemediğinden değil. Hani siz kavgalısınız ya bir şey söylersin, laf çarptırırsın kız arkadaşının yanın da ayıp olur. O yüzden. Siz kardeşsiniz aranızda bu konular hallolur gider ama başkaları unutmaz kızım."

"Annemin kelimeleriyle süslenmiş, abimin düşüncelerinden oluşan bir insan var şu an karşımda. Anne, abim sana bunları söylerken sen ağzına açıp hiçbir şey söylemedin mi? Neyim ben, çocuk mu? Çok meraklıyım sanki onun o aptal sevgilisine. Çağırsa da gelmezdim zaten. Tek bir şey daha, abimin yıllarca en keskin neşterlerle açtığı yaraları sen bir dakikada en ağır kelimelerinle açın anne. Teşekkür ederim, dayanabileceğim kimse kalmadığını bana hatırlattığın için. Teşekkür ederim, kalbimi kırdığın için."

Söylediklerim bittiğinde hızlı adımlarla odama ilerledim. Annemin peşimden geldiğini biliyordum ama umurumda değildi. Beni kızdırmamıştı, kırmıştı. Aptalım, çok aptalım. Bir şey isteyecek sandım, hazırdım hemen yapmaya. Kapıyı kapatıp, açmasına fırsat vermeden kilitledim. Sesini duyuyordum, açmam için yalvarıyordun ama açmayacaktım.

Madem ayakaltında dolaşmamı istemiyordu, ben de dolaşmazdım. Akşamın karanlığı yeryüzünü ele geçirirken balkona ilerledim. Daha önce yan balkonda gördüğüm çocuk oradaydı ve elinde yine sigarası vardı. Sigarasının dudaklarına ulaşmasını dünyanın en güzel görüntüsüymüşçesine izledim. Dudaklarıyla kavradığı sigaradan ufak bir nefes çekti, dudakları bir anda yanaklarını kat kat çıkarken, sigarasını parmaklarının arasına sıkıştırdı. Kafası hızla benim olduğum tarafa dönerken şaşkınlıktan tutulup kaldım. Gözleri gözlerimi hapsetti, kahverenginin en güzel tonlarını barındıran gözlerine hâkim olan kocaman bir ışık vardı.

"Şaşırma siyah kuğu, beni izlediğini biliyorum."

"Şaşırmak? Siyah kuğu? Seni izlemek? Neyden bahsediyorsun yahu sen?"

"Ne çok soru sordun siyah kuğu, hadi bir yerlere gidelim. İstersen yeni bir anahtar bile işe alırsın."

"Sen beni mi izledin?"

"Evet, sen beni izleyince ben de seni izledim. Yoksa rahat edemiyorum biliyor musun? Prensip meselesi, ne yaparsın."

"Hadi gidelim." Bu söylediğime ben bile şaşırmıştım ama yapabileceğim bir şey yoktu, bu evde biraz daha kalırsam çıldıracaktım. Tek kaçış yolum bu kıvırcıktı.

"O halde hızlı davransan iyi olur, abinden dayak yemek istemiyorum."

"O haydut benim için kılı bile kıpırdatmaz, korkmana gerek yok." Derken kapıdan içeriye giriyordum. Yanıma biraz para aldım ve kilitlediğim kapıyı açarak aşağı indim. Merdivenlerin sonunda annem ve kırgın bakışlarıyla karşılaştım. Kırgın ve üzgün olması gereken benken yine güçlü olan durumundaydım. Yüzüne bakmadan,

"Telefonum nerede?" dedim.

"Kızım..."

"Telefonum!"

"Kanepenin üzerinde." yanıtını alır olmaz, kanepeye doğru ilerledim.

Telefonumu kot pantolonumun cebine sıkıştırırken, adımlarımı kapıya yönelttim. Annemin arkadan ismimi seslediğini duyuyordum ama onu dinleyecek halde değildim. Sokağa çıktığımda abimle göz göze geldik.

"Bu saatte nereye İzel?" sorusuna aldırmadan beni izleyen kıvırcığın yanına yanaştım. Abimin kaşları çatılırken ağzını açtı, kapadı, açtı, kapadı. En sonun da,

"Kim lan bu?" diyebildi. Abimin yüzüne bakmadan, yanımdaki kıvırcığa dönüp,

"Sanırım biraz koşacağız, hazırlan." dedim. Ne olduğunu anlamaya çalışan abim, annem ve abimin çakma sarışın sevgilisini geride bırakarak koşmaya başladık.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 04, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YALNIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin