25. fin

1.5K 182 154
                                    

banyo aynasında kendime ve geçmeye yüz tutmuş yaralarıma, morluklarıma gülümsedim. cidden, bu kadar süre neden bunu yapmak aklıma gelmemişti? her şeyin düzeleceğini düşünmüştüm sanırım. sahiden acınasıydım.

suyu açtım, ve bir süre akan suyu izlerken sesini dinledim. huzur verici sayılabilirdi, biraz sonra her şeyden kurtulacağımı düşünürsek.

banyonun kapısını kilitledikten sonra, tamamdı işte. yapmam gereken tek şey kalmıştı. ve sonra tüm bu işkenceden kurtulacaktım. kurtulmak için sabırsızlanıyordum.

arkamdaki dolaptan henüz çıkardığım jilete göz gezdirdim. plastik kısmını biraz uğraş ile çıkarıp parmağımı ucuna değdirdim. keskin, soğuk. fakat fiziksel acıyla da olsa, duygusal acıma son verecek olan şey.

onu bileğime dokundururken nefesimi tuttum, bir an için emin hissedememiştim. bunu gerçekten yapmak istiyor muydum?

duraksadım.

aklıma tüm olanlar geldi.

ardından kendi kendime başımı yavaşça salladım, ve bir kez daha tereddüt etmeden soğuk metali, bileğimde doğum lekemin olduğu yere sertçe bastırdım.

jilet kızıla boyandı.

bileğim kızıla boyandı.

lavabo kızıla boyandı.

yalnızca saniyeler içinde.

hissettiğim keskin acıyla yüzüm buruşmuştu. buna rağmen mutluydum.

evet, sahiden mutluydum.

dudaklarım kıvrılırken metali bu sefer diğer bileğime bastırdım. bu cidden acıtıyordu, fazlasıyla. fakat kalbimde hissetmiş olduklarımın yarısı dahi etmezdi.

bir süre öylece durup aynadaki acınası ifademe baktım. tekrar bileklerime baktığımda daha çok kan vardı artık.

bir süre de bileklerimden akıp sulara karışan kanı izledim.

görüşüm bulanıklaşmaya, bacaklarım uyuşmaya başladığında yere oturdum. sanki, sanki boğazımda bir yumru varmış da yeterince nefes almamı engelliyormuş gibiydi.

gülümsedim, yine de mutluydum. tüm acılardan ve işkencelerden kurtuluyordum işte.

özleyeceğim şeyler olacaktı elbet, mesela annemi çok özleyecektim, sürekli beni değiştirmek için çabalayan babamı da. ve bahçem, yanmış olsa bile onu da özleyecektim. jeremia'yı bile özlerdim belki.

sahi, ben öldüğümde üzülür müydü?

artık hiçbir şey önemli değildi gerçi. dünya beni istemiyordu, ben de ona istediğini veriyordum. gözlerim görme işlevlerini yerine getirmemeye başlayıp usulca karanlığa gömüldüğümde, dakikalar önce bir anlığına hızlanmış olan nefeslerim yavaş bir hâl almıştı. oldukça yavaş.

zihnimin kontrolünü kaybetmeden hemen önce ise, aklımda yalnız bir soru kalmıştı.

benim gibiler için bir cennet var mıydı?


SON.

differentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin