10.Bölüm"Paranoyak"

948 136 59
                                    

Gerçekten tanrının yardımına ihtiyacım vardı. Baekhyun bütün düşünme yetimi kaybetmeme sebep oluyordu.
Bu kadar kısa sürede bu aşamaya gelmemiz normal miydi?
Acaba ne düşünüyordu?
Biriyle en son ne zaman bu kadar yakınlaşmıştım?

Hatırlamak için hafızamı zorladığıma göre uzun süre olmalıydı. Evet kitapçıda çalışıyordu ve Miya'nın tabiriyle sümsüğün tekiydi. Miya'ya Baekhyun'u anlatsam onun için ne düşünürdü acaba? Ben bütün bunları düşünürken sanırım aslında içten içe hep istediğim şey oluyordu.

Baekhyun alnını alnımdan çekti ve dudaklarıma baktı. Beni öpecekti. Bunu eğer ben sarhoşken yapmazsa başka bir zaman ne tepki vereceğimi tam olarak kestiremiyordum.

Bende onun dudaklarına baktım ve ellerim deri ceketine gitti. Sanırım o da benden bir yeşil ışık bekliyordu ki bu hareketimi görünce dudaklarıma doğru eğildi.

"Bakın burada kimler varmış." Baekhyun tam beni öpecekken arkamdan biri seslendi. Kafasını benim baş hizamda tutmaya devam ederek, sesin geldiği yöne baktı. Bende kafamı çevirecektim ama Baekhyun'un elleri başımı sabit tutuyordu. Kulağıma yaklaştı, dudaklarını hissedebiliyordum.

"Arkana bakmadan arabaya gitmeni istiyorum yavaşça. On dakika içinde gelmezsem, kendine gelip eve gideceksin. Beni bekleme anladın mi? Sadece on dakika." Kafasını kaldırdı gözlerime baktı.

Tanrım burada neler dönüyordu?

Çok ciddiydi, kesinlikle dediğini yapacaktım. Kafamı tamam anlamında sallayıp sakin adımlarla yürüdüm. Arabayı nereye bırakmıştık?
Koşarak uzaklaşmak istiyordum ama ayaklarıma elimden geldiğince hükmetmeye çalıştım. Sokaktan çıkıp sağa döndüm, arabanın buralarda bir yerlerde olmasını umuyordum.

Zaten demin yaşananlardan sonra alkolün etkisi tamamen geçmişti. Adeta kendime gelmiştim. Adamın sesi hala kulaklarımdaydı. Gerçekten böyle içimi ürperten bir ses daha duymamıştım. Arabamı gördüğümde bu kadar sevineceğim hiç aklıma gelmezdi. Hemen oturdum ve kapıları kilitledim.

Saatime baktım. Sadece on dakika. Ya gelmezse? Gelmediğinde nasıl bir anlam çıkarmalıydım acaba? Öldüğünü mu, beni ektiğini mi? Baekhyun nelerle uğraşıyordu böyle?

Normal biri olmadığı kesindi. Sürekli çevreme bakmaktan, geçen insanların potansiyel ürkütücü sesli insanlar olmasını düşünmekten paranoyak olmuştum. Sadece beş dakika geçmişti. Bana sorsanız o beş saate denk gelirdi herhalde. Aramamalıydım sanırım ama merakımdan ölecektim. Adamın ses tonundan nasıl bir karakteri var anlamıştım.

Baekhyun'a bir şey yapar mıydı acaba?
Üç dakika daha beklemem gerekecekti. Daha önce sokak ortasında dayak yemişti ya yine öyle bir şeyler oluyorsa?
Gitmeli miydim? Vazgeçmeden arabadan çıktım ve geldiğim yere koşmaya başladım. Bir an önce oraya gitmem gerekiyordu. Sokağın başına geldim, kendimi durdurmaya çalıştım ama ancak tam orta noktada durabilmiştim.

Olduğum yerde de kalakaldım. Baekhyun'u iki kişi kollarından tutmuştu biri de karnına yumruk atıyordu. Baekhyun'la göz göze geldik. Bakışları anında değişmişti sanki o zamana kadar dayak yemesinin bir önemi yokmuş gibiydi. Bana bakma şeklinden orada bulunmamın yanlış bir fikir olduğu fikrine kapılmıştım.

"Hayır!" Dayak yerken sesi çıkmayan bir adam bir anda hayır diye bağırmazdı. Gözlerimin içine bakarak söylüyordu. Benim gitmemi istiyordu ama onu bu şekilde bırakıp nasıl gidebilirdim ki? Gidemezdim.

Pinokyo ||Baekhyun||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin