11.Bölüm''İlk İzlenim''

970 128 106
                                    

Neye tamam dediğini anlayamadım. Aslında takıldığım nokta tam olarak söylediği diğer iki sözcüktü.

Vahşi güzel.

Bundan nasıl bir anlam çıkarmalıydım?

İlk olarak beni güzel bulduğunu, ikinci olarak vahşi olduğumu anlayabilirdim.
Ne vahşiliğimi görmüştü ki?
Sadece sinirden bağırmıştım ki bu benim vahşi olduğumu kanıtlamazdı.

Ben suratına anlamayan gözlerle bakmaya devam edince bana açıklama gereği hissetmişti sanırım.

"Tam olarak ne istiyorsun vahşi?" Normalde bu kelimeyi duysam hakaret gibi yada aşağılayıcı bir söz gibi algılayabilirdim ama sanki Baekhyun iltifat ediyordu.

Vahşi kelimesini dudaklarından sevgi sözcüğü gibi çıkartmayı nasıl beceriyordu?

"Ne mi istiyorum?"

"Kendi kararını vermek istedin. Ver o zaman. Kararın nedir?" Bende tam olarak ne istediğimi bilmiyordum.

Belki de biliyordum.

Cevap vermem geciktikçe Baekhyun huzursuzlaşmaya başladı.

Bitirdiği sigarasını söndürüp ellerinden güç alarak ayağa kalktı ve benim tam karşımda durdu. Gözlerini gözlerime sabitledi. Suratında en ufak bir duygu belirtisi kalmamıştı.

Tek ayağını sürüyerek bana doğru yaklaştı bende istemsiz bir şekilde geri bir adım attım.

"Ne oldu neden geri kaçıyorsun?" Duygusuz ifadesinden korkmuştum. O gözlerin boş boş bakmasına daha önce hiç rastlamamıştım.

Bir adım daha attı ama zaten oda küçük olduğu için benimde kaçacak yerim kalmamıştı, sırtım duvarla buluştu.

Birbirimize dün gece ki kadar yakındık, tek farkı bana o geceki gibi bakmamasıydı. Tanrım!

Bir elini duvara, bir elini de yanağıma koydu, yüzüme yaklaştı.

"Sanırım artık aynı fikirde değilsin." Dudakları yanağımdaydı. Kalbim gübür gümbür atıyordu. Yanağımdaki elini enseme, duvardaki elini de belime yerleştirdi.

Dudaklarını yanağımda gezdirip, yüzünü saçlarıma gömdü. Nefesini artık kulağımda hissediyordum.

"Aslında umurumda değil." Fısıldayarak konuştu ve geri çekildi, gözlerime baktı. Neden bu kadar duygusuz bakı...

Hayır! Kesinlikle duygusuz değildi.

Ne kadar geç fark etmiştim. Artık aramızdaki fiziksel çekim hissedilemeyecek gibi değildi, oldukça yoğundu. Bir anda eğilip dudaklarımı dudaklarına hapsetti. Öyle bir öpüyordu ki sanki onu kabul etmemi istiyordu. Ben belalar yığınıyım ama yine de seni istiyorum.

Kabul et! Bende kabul ettim.

Ellerimi -kaslı- göğsüne koydum ve öpüşüne karşılık verdim. Bütün zihnimi istila ediyordu. Ondan başka bir şey düşünemez oldum. Bir anda öpüşmeyi kesti ve geri çekildi.

"Eğer şimdi gitmezsen seni şu yatağa fırlatacağım." Fırlatmalısın. En son kitapçı sevgilimle birlikte olmuştum ve aradan zaman geçmişti. Salak değildim hiç bir zamanda olmamıştım.

Baekhyun' un blöf yapmadığını tahmin edebiliyordum ama kendime biraz heyecan yaşama fırsatı vermeliydim.

"Yani beni yatağa fırlatmak istemiyorsun." Söylediğim şey hoşuna gitti ve gülümsedi. Eski yakınlığımızı tekrar sağladı. Beni tekrar öpeceğini sandım ama öpmedi.

Pinokyo ||Baekhyun||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin