Evet arkadaşalar. Bugün aldığım kararla birkaç bölümde bir -net sayı yok henüz- karekterler hakkında özel bölümler yayınlayacağım. Ama bunlar kitaptaki olay sıralarına girecek. Sadece- ya işte özel bölüm. Anladınız siz.
Yazaraşkınızdan:
Genç kız elindeki papatya demetine bakıp iç geçirdi. Saçlarını yarım at kuyruğu yapıp o günkü kıyafetlerine benzer şeyleri giymişti. Derin bir nefes alıp dışarıya çıktı ve kapının önünde onu bekleyen taksiye doğru adımladı.
Taksinin kapısını kapatıp adama
"Kartal mezarlığı"
Dedi. Adma tebessümle gaza bastı ve kızda iç çekerek camdan dışarısını seyretti.Yaklaşık beş dakika sonra taksi durdu ve kız cebinden parayı çıkarttı. Adama tam 40 liranın 20 lirasını uzatacakken adam
"Sende kalsın yavrum."
Dedi. Hira taksiciye anlamazca baktı.
"Başın sağ olsun. Buda benden sana kıyak olsun yavrum. Gençsin. Belliki önemli birini kaybetmişsin. Acın büyük. Benden kıyak olsun"
Dedi. Hira zoraki bir şekilde gülümseyerek
"Ç-çok teşekkürler"
Dedi. Daha sonra ağır adımlarla taksiden inip adama el salladıMezarlığın kapısında çiçeklere bakıp
"Yapabilirim"
Dedi. Ama bu sese kendiside inanmıyordu. Özlem onu yiyip bitirmişti. Ağır adımlarla kapıyı ittirdi ve kocaman mezarlıkta yıldızların ona tebessümle baktığı gecede yolda yürümeye başladı.Etrafta kimsecikler yoktu. Gece vakti gelmeyi seviyordu Hira. Ağladığında ona bakacak kimse olsun istmiyordu. Anneside onu ağlarken görmesin diye gece geliyordu. Bu zifiri karanlıkta onu göremez sanıyordu. Ama gözler yalan söylemezdi.
Mezarlıkta Hira'nın botlarının çıkardığı tok sesten başka ses yoktu. Genç kız saçlarına geriye attı ve yıllar sonra ezberlediği yolda yürümeye başladı.
Saçları rüzgarda uçuşurken tenine çarpan tatlı ama serin rüzgarla titredi. Gelmek üzereydi. Gördüğü muslukla aklına mezarı sulamak geldi. Hemen yandaki bidonu aldı ve musluktan su doldurdu.
Yeterince su dolunca musluğu kapattı ve burnunu çekerek suya baktı. Kirliydi.
"Sana düzgün bir su bile dolduramıyorum anne"
Dedi tebessümle. Suyun yarısını döküp biraz daha su doldurdu. Su berraklaşınca yüzü güldü genç kızın.Hira her ne kadar sert diye tanımlansada en ufak şeyde yüzü neşelenirdi onun. Onu üzen kişiler genellikle vicdan azabına uğrardı. O kadar masumdu Hira. Ama kimse keşfedememişti onu. Keşfetmeye korkmuşlardı.
Genç kız adımlarını kar beyazı mezar taşı olan mezarlığa yönlendirdi. Gözyaşlarını akıtmamak için savaş veriyordu. Genç kız elindeki bidonu yavaşça çiçeklerin üzerinde gezdirdi. Her bayram annesinin doğum günü ve kendi doğum gününde ve ölüm yıldönümde ziyaret ederdi burayı. Bugün o acılı gündü. O tramvanın başladığı gündü.
"Üzerine doğru düzgün bir su bile dökemiyorum anne. Affet beni."
Dedi ağlamaklı sesiyle. Mezar taşına baktı. Dudakları düz çizgi halini almıştı.Nazlı Katarina Özer
D.T: 03.07.1972 Ö.T: 05.11.2002"Biliyor musun?"
Dedi. Mezara bakarak.
"Sanırım değerliyim anne. Arkadaşlarım bana değer veriyor. Babamda bulamadığım baba sevgisini Ayaz ve Yağızda buldum. Kardeş sevgisinide bana Buse,Yasemin ve Zehra tattırdı. Her zaman sahip olmak istediğim ukala abi rolünüde Egehan'a vereceğim burada. Gerçi ona abi diyebilir miyim hiçbir fikrim yok. Kankeytom gibi tuhaf şekillerle çağıracağım kanka rolü Eniscan bana çaktırmadan yardım eden kankalar rolünüde Bora ve Doruğa vereceğim sanırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Çetesi #Wattys2017
General FictionBen Hira Özer. Annesi ölmüş ve babası tarafından takılmayan bir kızım. Yaşama amacım yok gibiydi. Bazen oluyor bazen olmuyordu. Kolay kolay yüzüm gülmezdi zaten. Sevmek istedim. Sevilmek istedim. Gülümsemek istedim. Çok büyük şeyler değildi. Ama be...