Rüzgarın esmesiyle bir kez daha sarsıldı bedenim. Aslında düşünmüyor değildim bedenimi sarsan rüzgar mıydı yoksa ruhumu sarsan gerçekler mi? Kalbim yerinden bir kez daha çıkacak gibi oldu. Durmak bilmeyen hıçkırıklarımdan birini daha attım. İhanet edilmişlik duygusuyla yanıp tutuşuyordu yüreğim. Bunu haketmiyordum ama o da haketmiyordu verdiğim değeri.
Canım yanıyordu ama niye diye soruyordum kendime. Aslında üzüntümün nedeni Furkan'dan ayrılmam değildi bana ihanet etmiş olmasıydı.
Hayır neden bu kadar üzülüyordum ki? Kaybeden oydu aslında.Yani..Galiba..
Lisenin başlarında tanışmıştım onunla. Kimseyi umursamayan kibirli herifin tekiydi aslında. Ama onu ilk gördüğümde hoşlanmıştım ondan. Aşk değildi yalnızca bir hoşlantı. Yani dış görüşünü beğenmiştim öncelerde. Ayrı sınıflardaydık ama onu sık sık görüyordüm. Bir keresinde bana göz kırptı diye bir hafta etkisinden çıkamamıştım.
Daha sonralarda aramızda bir muhabbet gelişmişti. İlk zamanlarda yalnızca mesajlaşıyorduk gün geçtikçe buluşmaya başlamıştık. Onu her gördüğümde inandırmıştı beni o bok rengi gözlerine. Hayır ben de salaktım neyini beğeniyorsam? Gerçi gönül bu ota da konar bok rengi gözlere de..
Son bir ay içinde ne olmuşsa o zaman olmuştu. Birden tartışmaya başladık. Neymiş efendim ilişkimiz çok sıkıcıymış. Ulan seninle çıkıyorum benim nerem sıkıcı diye düşüyordum o zamanlar ve onun yanında şebeklikler şakalar espriler yapıyordum. Ama nafile..
Ben daima alttan almıştım onu ve duygularını anlamaya çalışıyordum. Ne oldu birden bu adama? Bir gün onun sınıfından biri Furkan'ın beni aldattığını söylemişti. Furkan'ın! Beni! Aldattığını! O an inanamadım inanmak istemedim, yapmaz o dedim yapamaz yani.
Bu söylentiler artmaya başladığında Furkan'dan hesap sormuştum. Uzun soluklu bir tartışmadan sonra bir daha konuşmamıştık. Meğer bahsettiği sıkıcılık benim elletmememmiş. Piç kurusu..
Düşüncelerde kaybolduğumda burnumdan akan sinir bozucu sıvıyı tekrar çektim içime. Sabahtan beri burada kendimi yırtıyordum. Elimdeki telefonu denize fırlatmak istiyordum da yemiyordu işte. Belki de yüzüncü kez baktım telefonuma.
Gönderen: +90 **** *** ** **
Biz çok eğleniyoruz Furkişlee. ;)Ve altında o malum fotoğraf.. Ya nasıl yapardı bunu bana? Bana ya? Hiç mi utanma arlanma olmaz? Kızı resmen sömürmüş ya. Sürtük çakma sarışın bi yellozu bir de.
Daha fazla bakamadım ekrana yoksa şurada kusacaktım. Oturduğum banka biraz daha yerleştim. Deniz tüm ihtişamıyla karşımdaydı. Gerçi şu dizilerdeki boğaz manzaralı banklardan değildi ama ışıklı vapurlar filan geçiyordu.
Ayağa fırladım birden ve kayalıklara inmeden beton yerden ayaklarımı salandırdım. Biraz etrafa bakındım. Arkamda ana yol vardı ama kaldırımda kimseler yoktu. Şuradan biri çıksa ırzıma geçerdi valla. Açık konuşayım biraz götüm tutuşmuştu.
Hemen kalktım oturduğum yerden ve banka tekrar kuruldum. Cebimden telefonu tekrar çıkardım. İnanır mısınız niye açtığımı unuttum.
Telefonumu kapatacağım sırada sağ üst kısmındaki sayılar dikkatimi çekti.
"12.31"
*Ne cenabet bir kızsın sen ya saatte çıkan sayıya bak.*
İç sesime göz devirmekle yetindim. Harbiden lan o nasıl denk geldi. Neyse arkadaşlar sizin de psikolojinizi bozmayayım.
Yaklaşık iki buçuk saattir buradaydım ve kıçım donuyordu. Ellerimi kollarıma sardım ve hafifçe avuşturdum. Evden çıkarken annemlere Cansellere gidiyorum demiştim ve evden çıktığım gibi kendimi burada bulmuştum. Aslında bakarsanız kendimi boş yere üzüyordum. Gencim.. Güzelim.. Havam var benim..