3.Bölüm/Endişe

327 12 4
                                    

Selaam :D yavaş yavaş okuma sayısı artıyor ha ? aman nazar değmesin :D:D neyse iyi okumlar canlar<3

Dersten çıktığımda pelte olmuş vücudumla üniversite bahçesinde ilerliyordum.Tanrım şurada ki bankta uyuyabilirdim.Karşıdan gelen ,aynı benim gibi bir surata sahip-ağlamaklı yüz-Selen’i gördüm.Tabi tek gördüğüm o değildi.Aynı zamanda baş belam Caner, pişmiş kelle suratıyla bana geliyordu.Eğer yorgun olmasaydım kesinlikle topuklarımı kıçıma vurup kaçardım.

‘’Caner geliyor lan yine!’’ ah Selen onu bende görüyorum.

‘’Selam Selin!  Ah Doğa’m çok mu yoruldun?’’Tanrım! Biri şu çocuğa konuşmamasını söylesin.

‘’Benim adım Selen’’Tabi bir de bu mesele vardı.Tamam Selen ve Selin ismi birbirine benziyordu ama bu çocuk hala öğrenememişti.Ve Selen buna çok sinir olurdu.Haklı yani…

‘’Hoş geldin Caner ,Güle güle   Caner’’derken Selen’i kolundan tutmuş ,bir anda gelen enerjimle çekiştirmekle meşguldüm.

‘’Görüşürüz bebek’’ evet tabi(!)

‘’Kızım bu çocuk liseden beri bıkmadı mı peşinde dolanmaktan?’’

‘’Bir bilsem Selen .’’

Caner lisede benden hoşlanıyordu.Aslında hoş çocuktu ama ben öyle bir şey düşünmüyordum.Onu lisedeyken  kibar bir dille(!) reddetmiştim.

İkinci tenefüsteydik.Caner yine kankalarıyla köşesine geçmiş tip tip bana bakıyordu.Tüm okul biliyordu onun benden hoşlandığını,ben görmezden geliyordum.Selen ile her zamanki banka oturmuş kola içiyorduk.Yanımıza yaklaşan Berkay günlük rutin gibi elindeki kağıt ve çiçeği bana verip gitti.Of Caner!

‘’Bugün yine çok güzelsin’’ kaşlarımı çatıp Caner’e baktım.Hala ona bakmayı sürdürürken elimdeki kağıdı buruşturup ayağa kalktım.

‘’Nereye ,uğraşma şunla!’’

‘’Selen uğraşma uğraşma gına geldi artık!’’diye isyan ettim.Gerçekten de gına gelmişti ama.Ona başlarda benim peşimden dolanmamasını şu aptal kağıt-çicek ikilisini bırakmayı söyledim ama dinleyen kim ? Onun yüzünden okulda adım çıkmıştı.

‘’Bu kız iyice şımardı’’, ‘’Caner bunda ne buluyor ?’’,’’Bence sürtüğün teki!’’

Ne yani sevmediğim birinin teklifini kabul edemezdim.Aynı zamanda yine sevmediğim kişi yüzünden arkamdan konuşulmasınıda…

Caner’in yanına gittiğimde sırıtan suratı ile bana bakıyordu.

‘’Ne o aşkım? Özledin de mi geldin ?’’

‘’İlk olarak ben senin aşkın falan değilim,bu sebeptendir ki seni özlemedim.’’Sakin ol Doğa!

‘’Hmm sen öyle san ‘’ellerini cebine koydu.

‘’Caner yeter artık!’’sesimi yükseltince meraklı bakışlar artmıştı.

‘’Sana daha kaç kere anlatacağım ha ?Seni sev-mi-yo-rum,peşimi bırak !’’belki acımasızca olmuştu ama birkaç öğretmen bile bunu öğrenmişti ve bunların teyzemlerin kulağına yanlış bir şekilde gitmesini istemiyordum.Bilirsiniz işte kulaktan kulağa yayılan şeyler  doğruluğunu kaybederdi.Hele ki kuzenim Burak’ın sevgilisinin bu okulda olması işleri zorlaştırıyordu.Sadece sevgilisi  mi ? Okullar arası basket maçlarından ,buradaki bir çoğu kişiyi tanıyordu.Ben bunları düşünürken Caner konuşmaya başladı.

‘’Son sözün bu mu?’’

‘’Evet,bak üzgünüm tamam mı ?Sen gerçekten iyi birisin-‘’

‘’Tamam Doğa .Peşini bırakacağım ama sen istedin diye değil,ben istediğim için’’ ‘’ben’’kelimesine öyle bir vurgu yapmıştı ki…

Ben bunları hatırlarken otobüs durağına varmıştık bile.Anlamadığım şey ‘’Peşini bırakacağım’’demiş  ama üniversitede yolarımız birleşmiş ve görevine geri dönmüş olmasıydı.Beynime şimdilik düşünme yasağı koyup tepişe tepişe otobüse bindim.

Selen oflayıp puflarken ben de nefes alma yolları arıyordum.Arkama yapışan adama ters bir bakış atıp bir adım öne gittim.Tanrım,umarım nefessizlikten ölmeden eve varabilirim.

**

2.kattaki eve geldiğimde anahtarımı bulacak gücü kendimde bulamayıp zile yüklendim.Genelde kapı çaldığında –ki bu nadir olur-hep Metecan’a açtırırdık.Umarım anahtarla açmadığım için çok azar işitmem.Kapı açılıp Mete’nin endişeli yüzünü görünce otobüs vakamın tipimde yarattığı etkiyi merak etmiştim.Sadece nefes sorunu çekmiştim canım! Çok mu korkunçtum ?Mete bileğimden tutup beni içeri çekince kaşlarımı çattım.

‘’Ne oldu ?’’

‘’Gökay yok!’’  Ne demek yok ?

‘’Gelir canım’’çantamı girişte bulunan vestiyere bırakıp içeri ilerledim.

‘’Bak dersi 2 saat önce bittiğinde  beni aradı ve markete uğrayıp geleceğini söyledi.Ancak hala yok.’’

‘’Ya belki bir arkadaşını gördü,muhabbete daldı.’’Mete’yi böyle durumlarda sakinleştirmek zordu.En ufak şeye endişelenirdi.

‘’Of tamam sakinim’’koltuğa çöküp oturunca bende dizlerine yattım.

‘’Açım ve yorgunum’’aklıma çalışmam gereken dersler gelince çığlık atasım geliyordu ama onu yapacak gücüm de yoktu ne yazık ki .

‘’Bende öyle,Gökay gelsin hallederiz’’gülünce bende güldüm.Anlaşılan bugün yemeği Gökay’a yıkacaktık.

Geçen iki saatin ardından –biz hala oturma odasında yayılmış vaziyetteydik-Gökay hala gelmeyince endişelenmeye başladım.Mete durmadan Gökay’ı arıyordu ama açan yoktu.Sinirle ellerini saçlarının arasından geçirdi.

‘’Lanet olsun! Nerede bu ?’’Ayağa fırlayıp kolunu tuttum.

‘’Tamam Mete dışarıya çıkar-‘’Kapı çalınca hızla koşturduk. Metecan endişelenmekte haklıymış.Çünkü  kapıyı açınca görmeyi beklediğim şey Gökay’ın mor gözü,patlamış dudağı ve kanayan kaşı değildi.Kesinlikle değildi !

Sev BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin