Sevgili günlük, nassın iyi misin? Bende iyiyim sorduğun için sağol. Sabah rutinlerimi biliyorsun. Ama ben yinede anlatmak istiyorum. Alarmım çalmadan önce annem gelip "Maysa, kalk çok geç kaldın." Demesi beni çok sinir ediyor. 10 dakika 15 dakikada olsa uykumdan gidiyor çünkü. Neyse bu sefer hiç nazlanmadan kalktım. Halıya baktım halı bana baktı. Öyle bir süre bakıştık. Kafamı taşıyamıyordum bir kafa bu kadar mı ağır olur arkadaş. Neyse kalktım. Ağır ağır adımlarla yürümeye başladım aynı zamanda yere düşecek kadar ağır kafamı yukarda tutmaya çalıştım. Elimi yüzümü yıkadım. Ve en önemlisi ağzım kokmasın diye bir şeyler yedim vee ilk defa dişlerimi fırçaladım. Tamam hemen iğrenme günlük kardeş fırçalıyorumda çok nadir çünkü ben üşengeç biriyim ne yapayım. Neyse dişlerimi fırçaladım aynaya bi baktım gözlerim kamaştı. Aman yarabbi bu beyaz, inci gibi dişlerde
kimin dedim içimden. Tabikide benim dişlerim biliyorum. Neyse yine ağır, ağır, ağır, ağır adımlarla ama çok ağır adımlarla üstümü giydim. İçi boş olan çantamıda taktım. Düştüm yollara bugün içim bi sıkılıyor bi bunalıyor böyle moraller yerlerde. Ama sebebini bilmiyorum. Öyle düşüncelere dalıp yürüdüm. Okula geldim. Okulun önünde durdum ve "lanet olası köpek yine mi yanmadın sen" diyip içeri girdim. Gözlerim sevdiğim beyi aradı ama yoktu. Gelmemiş zalimin oğlu. Bu çocuk çok düşüncesiz be. İnsan bi düşünür derki. Bu okulda beni seven biri vardır belki. Okula gideyimde beni görsünde bi mutlu olsun der ama yok çok düşüncesiz çok kime çekmiş bu böyle. İçim zaten sıkılıyordu sevdiğim beyde olmayınca iyice içime öküz oturdu öküz değil fil yok filde değil 10 fil oturdu. Sıraya geçtim hayattan bezmiş bir şekilde kankama çak bi beşlik yapıp tekrar eski moduma girdim. Bu kankamda acayip mal insan bi sorar kanka ne oldu, neden böylesin yooook buda düşüncesiz. Böyle insanlar hep beni buluyor zaten. Neyse yine depresyon modunda ağır ağır sınıfa geçtim. Sırama oturdum çantamı yere fırlattım. Kafamı daha fazla tutamadım ve vurdum masaya kaldı öyle. Şimdi matematik dersine gireceğim. Sabahın köründe kalktığım yetmezmiş gibi birde hiç anlayamadığım. Sayılara bakıp bakıp iğrendiğim bi derse girecektim. Hoca girdi içeri günaydın münaydın dedi. Ders anlatmaya başladı. Bende kafamı zorla kaldırmak zorunda kaldım. Hocaya bakıyorum hoca bana baktığında dersi dinliyormuş gibi kafamı salıyordum. Yazıktır dersi dinlediğimi sansın anlattıkları boşa gidiyor zaten. Yine vicdanım el vermedi işte böylede melek bir insanım. Bütün dersler hiç gözümü kırpmadan hocalara baktım ve kafa salladım. Sıramdan bi kez olsun ayrılmadım yapıştım kaldım öyle. Neyse son dersteyiz yine hocaya bakıp dinliyormuş numarası yapıyorum. Zil çaldı. Çantamı aldığım gibi çıktım lanet olası sınıftan. Okuldan çıktım şöyle bi arkaya bakıp okula tükürdüm. Niye öyle bir şey yaptım bende bilmiyorum ama içimden geldi. Neyse benim moral sıfır sıfır sıfır. Hemen eve gidip depresyona girmem lazım. O yüzden adımlarımı hızlandırdım. Ve kafam dağılsın diye yoldan geçenlere içimden laf attım. İçimden laf attıklarımın bazıları şunlar;
"Şuna bak şuna sümüğüme benziyor. Ama havasından geçilmez"
"Hele hele şunlara bak iki dingil bulmuşlar birbirlerini. İnşallah burnunuzdan sümük,dişinizden maydanoz,gözünüzden çapak eksik olmaz emi"
"Yuh boyu gökyüzüne ulaşmış ama giydiği şeyler barbienin kıyafetleri. Kızım sen yanlışlıkla barbienin kıyafetlerinimi giydin"
"Çocuğa bak taş, kıza bak taş nasıl oluyor bu be, çekilin gözümün önünden lanet olasıcalar. Kıskanmadım tamam mı?"
Diye laf atarken evime vardım. İçeri girer girmez çantamı bi köşeye formamı diğer köşeye atıp depresyon moduna girdim. Neyse günlük kardeş ben gideyimde sevdiğim beyi stalklayayım hadi görüşürüz.