Denize biri mi atlamıştı? Niye ki? Baştan anlayamasamda Ege' nin suda çırpınışlarını görünce anlamıştım. Nasıl yani Ege yüzme bilmiyor muydu?Kızlar da korkmuş yanıma gelmişlerdi.
-Kübra sen ne yaptın?
-Ben...
Ellerim titriyordu. Sesim güçsüzleşmişti. Gözlerimi bir saniye bile denizden ayırmadan Ege'nin çırpınışlarını izliyordum.Neyse ki denize atlayan çocuk o boğulmadan Ege' nin yanına varmıştı.
Karaya çıktıklarında ancak derin bir nefes alabilmiştim. Ege yarı baygın bir haldeydi.
-Ege...bilmiyordum..
Kafasını kaldırıp bana baktı. Öyle kızgın bakıyordu ki onu daha önce hiç kızgın görmemiştim. Onu kurtaran çocuk da aynı o şekilde bakarak bana doğru yaklaştı. Sanki yaklaştıkça kızgınlığı da artıyordu. Tam önümde durduğunda artık gözlerindeki kızgınlığı yeterince görebiliyordum. Anlamadım ki buna ne oluyor? Sanki düşen kendisi. Başına iş çıkarttım diye mi bu kızgınlığı?
Birden bağırmaya başlamıştı.
-Psikopat mısın sen? Adamı niye denize atıyosun?
Ben de aynı yüksek tonda:
-Bilmiyodum bi kere yüzme bilmediğini. Ayrıca bana bu şekilde bağırmaya hakkın yok. Bu mesele Ege ile benim aramda tamam mı?
-O zaman boğulurken sen kurtarsaydın. Atıyosun da niye kurtarmıyosun. Gerçi boğulduğunu bile farketmedin, arkanı dönüp gittin.Farketseydim de nasıl kurtarabilirdim ki yüzme mi biliyorum. Bunları söylemeye fırsat bile bulamadan sol kolumdan sıkıca tuttu.
-Yüzme bilip bilmediğini bilmiyosun ve atıyosun. Deneme mi yapıyosun acaba?
-Bıraksana kolumu! Bana onu savunamazsın. Haketti o!
Son cümlemi daha bir bastırarak söylediğimde daha fazla sinirlendiğini görebiliyordum. Artık tepem atmıştı. Üstüne o bakışları..
-Öyle kötü kötü bakışlarla beni korkutamazsın. Çocuk değilim.Bırak kolumu!
Kendimi geriye doğru çekmemle......
Kahretsin ki düşüyordum...*
Denizin önündeydi Kübra. Kendini geri çekmesiyle dengesini kaybetti ve artık düşüyordu. AAAAAAA! Çığlığı bütün sahilde yankılandı. Ona az önce bağıran çocuk arkasından atlayarak elinden yakaladı. Artık ikiside denize düşüyordu. Güçlü bir su ile birlikte önce Kübra , arkasından da o çocuk düşmüştü. Bütün sahil olup biteni şaşkınca izliyordu.*
Dengemi kaybetmiş , kendimi boşlukta bulmuştum. Bir anda korkudan hem de refleks olarak çığlık attım. Ege gibi bende denizi boyluycaktım , evet. Düşerken bir anda biri elimden tuttu. Buz gibiydi. Bu az önce bana hesap soran öķüz değil miydi?
Sonra kendimi denizde buldum ki suyun soğukluğunu tenimde hissettim. Yüzme bilmediğimden batıyordum. Sahildeki sesler kesilmişti. Olabildiğince çırpınıyor ve su yutmamaya çalışıyordum.
Sanırım bir dakikaya yakın bir süre geçmişti ve ben hala suyun içinde çırpınıyordum. Allah'ım kimse yok mu? Biri beni burdan kurtarsın. Artık nefes alamıyorum. Boğulmama saniyeler kaldı. Lütfen kurtarın beni , lütfeeeen!
*
-(Îclâl)Kübraaaaa!
Su yüzüne çıkmıştı çocuk.Görebilmek için gözlerini ovuşturdu. Saçlarından yüzüne damlayan suyu gidermek için de kafasını iki yana salladı. Sonra etrafını inceledi. Kübra diye bağırışları duyunca şaşkına döndü.O kız nerdeydi? Yüzme bilmiyor mu?
Direk suya daldı. Birkaç saniye sonra geri çıktı. Görememişti.Nefes aldıktan sonra tekrar daldı. Kübra nerdeydi?
-(Aslı)Kübraaaa!
Kübra'nın arkadaşları hatta bütün sahil korkmuştu. Tanımadıkları biri arıyordu fakat bulamıyordu. En son ki dalışından da hala çıkmamıştı. Aslı da korkudan titremeye başlamıştı. Ayakta zor duruyordu.Sahildekilerden birkaç duyarlı genç tam da atlayacakları sırada denizde bir dalgalanma belirdi. O genç çıkmıştı , kollarının arasında da baygın bir halde duran Kübra vardı. Sahildekiler rahat bir nefes alabilmişti. Şimdi karaya çıkmalarını bekliyorlardı.
Kübra'yı boylu boyunca yere yatırdılar. O sırada Kübra'da kendine gelmeye başlamıştı.
*
KÜBRA'NIN AĞZINDAN
Gözlerimi açtığımda etrafı bulanık görüyordum. Sonra nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Çok sert bir yer , sanırım bir taş. Yoksa bu üzerinde olduğum Musalla taşı mı? Hayır , olamaz! Ben ölmüş müydüm?
Ben bunları düşünürken bulanıklık da gittikçe azalmaya başlamıştı. Sanki başımda bir sürü top vardı. Tövbe tövbe! Ayy tabi ya bunlar top değil kafa kafa. Tepemdeki toplardan ayy kafalardan bir tanesi daha büyüktü. Herhalde hidrosefali (beyin sıvısının fazla oluşuna bağlı olarak kafa büyüklüğü). Ya da çok yakınımdaydı. Aradan birkaç saniye geçmişti ki hem gözlerimdeki bulanıklık azalmış hem de sesleri duymaya başlamıştım. Bir sürü insan merakla bana bakıyorlardı. Bütün ilginin üzerimde oluşu tuhaf hissetmeme neden oldu. Dibimdekinin sıcak nefesi yüzüme vuruyordu. Sonra bana biri bağırarak" Öldün mü? Îyi misin?" diye sorunca gülmemek için zor tuttum kendimi. He öldüm, ondan kalbim atıyor. Gözlerim de açık kalmış , kapatın lütfen.
Etraftaki sesler de çoğalmıştı.
"Ambulans çağırın" "Ayy kız gitti!" "Suni solunum yapsın biri!"Ne suni solunum mu!
Dibimdekinin sesi tabi daha fazla geliyordu. Tabi o kadar bağırmasına da gerek yoktu.
"Sessiz olun. Ben doktorum."
Üzerime doğru eğilmeye başladı birden. Tabi canım kesin doktor. Pis fırsatçı! Kalk Kübra..Dibimde mırıltılarını duydum.
"Suni sonum gerekmez. Solunumu var. Zaten kendine gelmeye başladı."
Nefesimi mi dinlemiş?Tabi artık önümdekinin daha fazla dibimde durmasına izin veremezdim. Zaten sanırım iyiydim artık. Tüm gücümü toplayıp onu itip ayağa kalktım. Hemen kızlarla birbirimize sarıldık. Çok özlemişim ya.
Tabi o sırada ambulans gelmişti. Yanımıza gelip iyi olduğumu pardon iyi olduğumuzu anlayınca gitmeleri gerekirdi fakat iş arkaďaşlarım oldukları için hemen gitmediler.
-Denize nasıl düştün Kübra? Nasıl başardın?
Demesiyle sinirlerim bozuldu. Ne demek nasıl başardın? Alay ediyordu resmen.
-"Düşmedim, atıldım." diyerek ona baktım. Hiçbir tepki vermemişti. Ama burada sinirlenmesi gerekmiyor muydu? Sonuçta sinir olsun diye dedim. Şimdi ben sinirlendim.
-"Hmm , şöyle bir düşüneyim. Denize düşen yılana sarılırmış.Peki..Sen kime..sarıldın Kübra?" diyerek gülmeye başladı.
Şok oldum resmen. Bu kız önceden de bu kadar açık sözlü müydü acaba? Belli ki benim denizden nasıl kurtulduğumu merak ediyor ve anlamış herhalde birinin kurtardığını.Bu soruyla herkes bana dikkat kesilmiş , cevabımı bekliyorlardı. Sanki bilmiyorlar. Zaten kızda yüzüme mânalı mânalı bakıyordu. Sonra ona baktım. O da bekliyordu cevabımı. En geriden bizi izliyordu. Ama madem hepsi biliyor gerçeği ve bilmelerine rağmen merakla cevabı bekliyorlar. O zaman biraz şaşırtalım...
Kübra sizce ne cevap verecek?
Ve bu cevaba karşı onu kurtaran kişinin tepkisi ne olacak?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denizimdeki Dalgam Olur Musun?
RomanceHayatı tıpkı dalgasız bir denize benzeyen sakin, huzurlu ama bir o kadar da monoton olan Kübra'nın hikayesi bu. Ama birgün bu monotonluk bozulacaktır o farketmeden.Deniz bir gün dalgalanacaktır yavaş yavaş şiddetlenerek, dalgalarında sürüklenecektir...