Göz kapaklarımı araladığımda beyaz bir ışığın gözlerime vurmasıyla gözlerimi kapatmam bir oldu. Nerdeydim ben?Yavaşça gözlerimi tekrar araladım. Bu sefer gözlerim alışmıştı. Ah evet bayılmıştım.
Peki..o nerde?....O kimdi?....Niye böyle birşey yaptı?..Amacı neydi?...
Offff! Kafam çok karışık...kafam?
Kafam yok! Şaka şaka. Bu ne ya! Sağ elimle çekip aldım. Anlıma pempe bir post-it yapıştırılmış. Iyyy yazıya bak. Kesin doktor!Ne!
Gördüğüm kelimeler karşısında donup kaldım resmen. Gözlerimi kapayıp yeniden açtım.
"Deniz kızın seni çok özledi"
Derken? Deniz kızı...
Bulmuş..bulmuş beni. Ama hesap sorulucak hiçbir şey yok ki bunda. Off çok alıngan çıktı! Neyse , varsa görülücek bir hesap görülür. Benim hesabımı da katmadı heralde içine!
Saat kaç oldu acaba? Ya hastalarım...
ve..Rezzan hemşire?
İki kolumdan da destek alarak kalkmaya çalıştım. Ahh! Sol kolum belli ki üzerine düştüğüm için uyuşmuş. Ama sonuçta kalkmama engel değil.Bir dakika bu ışık , bu düğme? Ama az önce bulamamıştım. Haaa! İnanmıyorum! Dolap...Ben bulamıyım diye...dolabı kaydırmış! Neyse ya işim gücüm var benim. Kapı...
Kapıyı kilitlememiştir heralde. Kapı kolunu aşağı doğru çevirdim. Ve...
Açıldı! Oh şükür.Hemen ışığı da kapayıp o odadan daha doğrusu olay yerinden ayrıldım. Ben bir daha bu odaya nasıl girerim bilmiyorum.
Onu bulunca varya bitti o! Bende Kübra isem onu doğduğuna pişman ederim.
Yukarı kata sinirle merdivenleri koşarak çıktım. Katta koşarken Ege'yle karşılaştım. Biraz tuhaf bir şekilde baktı. Ama sonra yine gülümseyerek göz kırptı. Deli işte nolcak! Allah'tan bu sefer çarpmadı. Zaten patlamaya hazır bomba gibiyim. Çok fena olurdu hem onun için hem de benim için.
Bütün hastaneyi dolaştım o hala burda mı diye ama yoktu. Gitmiş. Bir daha gelir de böyle saçma şeyler yapar mı acaba? Hırsını almıştır heralde. Ya yetinmediyse , hırsı geçmediyse? Belaya mı çattım acaba?
Of be ondan mı korkcam? Ne demişler geliceği varsa görüceği de vardır. Hadi bakalım...
Hey Allah'ım ya başına bela gelmesini bekleyen manyaklara döndüm resmen.
- Kübra sen nerdeydin ya?
- Sorma İclâl! Neler oldu bir bilsen...Ama şimdi anlatamam , çok uzun. Öğle arası kızlarda varken anlatırım. Ama sana şunu söyleyebilirim ki bulmuş beni.
- Kim? Neden bahsediyosun sen?
- Sonra anlatırım. Hadi ben kaçtım.Hızla yanından uzaklaştım. Ondan önce Rezzan hemşireye hesap vermem gerekiyordu. İhmal ettiğim o kadar hasta var ki...
- Ama ben çatlarım öğlene kadaaar. Bari kim olduğunu söyleseydin.
Arkamdan seslenişiyle gülümsemeden edemedim. Eh bekliycek artık. Hem merak iyidir. İnsanı bilgili yapar. Gerçi biraz da kötüdür. Sabırsız da yapar.
*
"Ee hadi anlat!" diyen Aslı'ya ağzım dolu olduğundan elimdeki tostu göstererek yavaş yavaş çiğnemeye devam ettim.
Aslı'nın da merakı beni aç bırakıcak resmen. Elimdeki tostu çekiştiren Aslı'ya sinirle bakarak"Ya bırak da önce karnımı doyurıyım. Bunu bitirmeden asla konuşmıycam. Hem aç ayı oynamaz!" diye çemkirdikten sonra yavaaaaş yavaş lokmamı çiğnemeye başladım.
"Oynamıycaksın Kübra , sadece anlatıcaksın." diyen İdil'e gülümseyerek baktıktan sonra "Tamam o zaman aç ayı konuşmaz!" Şu tostu bitirebilmek için atasözünü bile değiştiririm. O kadar yani.
"Bi kere ayı tokken de konuşmaz!" diyen Aslı'ya "Ben de AYI değilim zaten Aslı'cım" diyince yine kahkaha krizimiz başladı.
Aslı'nın zekasına hayranım.Ben tabi sinir etmek için yine yavaaaş yavaş yerken hepsi de benim bitirmemi sabırsızlıkla bekliyorlardı. Ben gelmeden önce meraklarından hemen yemişler. Ama unuttukları aç bir ben varım ne de olsa.
"Ya siz bakarken ben yemek yiyemiyorum. Bakmayın!"
*
Meraklarından konuşmak değil nefes bile almıyorlardı sanki.(İdil)"Eveeeet artık anlatabilirsin. Dökül Kübra."
(İclâl)"Kim buldu seni?"
..............
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denizimdeki Dalgam Olur Musun?
RomanceHayatı tıpkı dalgasız bir denize benzeyen sakin, huzurlu ama bir o kadar da monoton olan Kübra'nın hikayesi bu. Ama birgün bu monotonluk bozulacaktır o farketmeden.Deniz bir gün dalgalanacaktır yavaş yavaş şiddetlenerek, dalgalarında sürüklenecektir...