1. Bölüm

138 6 2
                                    

Sonunu bilmediğim bir yolda, elimde küçük pembe bavulum,diğer elimdeyse hep yanımda olan kulaklığım, gidiyorum. Bu kalabalık şehirdeki bütün hatıralarımı, yaşanmışlıklarımı bırakarak gidiyorum...

İnsanlar bana delirmişim gibi bakıyor.Doğrusu bende pek akıllı sayılmam.Kim bu deli gibi yağmurda, üzerinde sadece pjimasıyla şehri terkederki ?

İnsanların ne düşündükleri zerre umrumda değil. Küçüklüğümden beri yağmur gördüğüm anda dışarı fırlarım. Saatlerce yürürüm bomboş sokaklarda. Çünkü bu küçük su damlacıkları hayata daha güçlü tutunmamı sağlıyor.
Neden mi?
Ben 4 yaşıma kadar yürüyememişim. Doktorlar benden umudu kesmiş, tabi ailemde. Ömur boyu böyle kalacağımı düşünüyorlarmış, tâki bir 2002 öğleni pazar pikniğine kadar. Abim ben annem babam Tuzla'ya pikniğe gitmişiz. Elimde bembeyaz, koca gözlü ayım. Babamın kucağında masaya doğru ilerliyormuşuz. Ayıcığım elimden düşmüş, farketmemişim. Ailem çimenlere otutturmuş beni. Ayıcığımın düştüğünü farkedip yavaş yavaş oraya doğru emeklerken, yağmur çilemeye başlamış. İşte tam da o anda başlamıştı herşey. Yürümeye, adım atmaya tam o anda başladım. Sonunda ayıcığımı almıştım. Çamurlu çamurlu da sarılmıştım zevkle. Hızlı hızlı yağıyordu yüzüme yağmur. İşte yağmura olan sevgim de bağım da oradan. Çünkü yağmurdur benim adım atmamı sağlayan hayata.

YAĞMURUN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin