Jason Walker-Down 🎶
Göz kapaklarımın açılmak için her çırpınışında birbirine yapışmış kirpiklerimin biraz daha aralandığını yavaşça kendine gelen bilincimle yarı rüya halinde hissediyordum. Sonunda hafifçe aralanan gözlerimin altından sızan güneş ışığına karşı otomatikman kısılmış gözlerimi ve o tenimi sıcaklatan o ısının keyfini çıkardım.
Yokluğun ardından.
Kimsesizliğin üstüne atılmış kocaman bir çizginin tam üstünden.
Sırların sıkıştırdığı kalbimin özgürlüğe ulaşacağı o küçük deliğin umudundan.
Ruhumun, bedenimin, düşüncelerimin, geçmişimin, geleceğimin serbest kalacağı o günün hayalinden, bütün her şeye inat içimi mutlulukla doldurup gözlerimi sonuna kadar aralayıp uykunun verdiği uyuşukluğu üzerimden atmak için yattığım yerden kendimi havalandırdım.Ve etrafımı gördüm. Gördüm. Gördüm.
Hızla dizlerimin üstünde doğrulurken kendi hizamda olan çatıların arasında gözlerimin ardından hareket eden başımla nerede olduğumu ve neden burada olduğumu anlamaya çalıştım. Neden buradayım ben?
En son ne yaptığımı hatırlamaya çalışırken hafif çatının dümdüz taşları üzerinde ayağa kalkıp etrafıma delicesine bakınmaya başladım. Hatırla. Hatırla. Koltukta kahvemi yudumlayıp karanlık odadan aldığım belgeleri inceliyordum. İnceledim inceledim. Hiçbir şey bulamayıp kağıtları yere fırlatıp sehpayı tekmeleyen kadar tekrar ve tekrar okumuştum.
Sonrasında koltuğa uzanıp gözlerimi kapadığımı hatırlıyordum. Başka hiçbir şey yok. Bulunduğum yeri anlamak amacıyla bu sefer araştıran gözlerle baktım etrafıma. İleride hırçın dalgalarını taşlara savuran denizden, evin çevresinden ve biraz aşağıya sarkınca gördüğüm arabadan dolayı şu an olduğum yerin Ömer'in evinin çatısı olduğunu anlayabiliyordum.
Ama neden burada olduğumu anlayamıyordum.Bir çıkış yolu aramak için etrafıma bakındım. En sonunda ileride yere sabit küçük bir kapak görünce açmak için ona doğru koştum. Yanında dizlerimin üstüne çöküp parmaklarımı yanında ki ufacık boşluklara soksamda altından her çekişimde çıkan sese bakılırsa kilitliydi, ve ben burada tıkılı kalmıştım.
Burada olmamı açıklayan hiçbir şey hatırlamamam üst üste binmiş belirsizliklerle birlikte daha da sinir bozucu bir hal alıyordu.
Çatının üzerinde benimle birlikte duran teneke kutulardan birine tekme atıp yere düşürdüm. Hırsla çığlık atıp tekme atmaya devam ettim.
Hangi
Bir kutuya daha.
Lanet
Bir tane daha.
Saçmalığın
Yine.
İçindeyim
Tekrar.
Ben!Etrafında başka kutu kalmayınca ellerimi saçlarımın arasından geçirip nefes nefese son bir unutsuzluk kırıntısıyla çevreme bakındım.
"Erva?" Çaresizliğimin içinden yükselen sesle ellerimi saçlarımdan kurtarıp hemen sese doğru, çatının kenarına doğru, yürümeye başladım. "Ervaa?"
Kenarına gelince ellerimin ve dizlerimin üzerine çöküp başımı çatıdan aşağıya doğru uzatıp baktım. Bir elini güneşten korunmak için gözlerinin üzerine siper etmiş halde yukarı doğru bakmaya çalışan Ömer'i görünce derin bir nefes verip ona seslendim.
"Buradayıım." Rahatladığı omuzlarındaki gerilimin gidip aşağıya düşmesinden belli olsada şimdi ki ses tonunda kızgınlıktan başka bir şey yoktu.
"Orada ne işin var senin. Sabahtan beri bakmadığım yer kalmadı, meraktan öldürmeye mi çalışıyorsun sen ulan bizi!" Bir yandan söylenip bir yandan eve doğru hızlı hızlı yürüyordu. Kapının arkasından kapanmasıyla son kelimeleri ufak bir cızırtıyla kulağıma ulaşsada içindeki duygular benliğimde gümbür gümbür atıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SALVO
Teen FictionBir kız. Sırların ortasında, tehlikenin kucağına düşmüş. Hapsolduğu cehennemden kurtulmak için her şeyi yapmaya razı, her şeye katlanmaya hazır. Yeter ki kurtulsun. Yeter ki yalnız kalmasın, ölmesin. Ölmesin. Yaşasın.