BÖLÜM5:HER ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİLDİR BELKİ DAHA FAZLASIDIR!!!

239 19 10
                                    

"Duygusal oldu. bu şarkıyla iyi gider diye düşündüm. Yanda Albaric sevmenizi umuyorum iyi okumalar:)"

Kalbim küt küt atıyordu. Bizimkiler çoktan derse girmişlerdi. Amcamın gelmesi gerekirken o adam gelmişti-evet adını hala bilmiyorum- bana çatık kaşlarının altında bakıp “Umarım kötü bir şey için çağırılmamışımdır” diyip odaya girdi.

Zil çaldığında Tom yanıma gelmişti. Çok geçmeden oda yanımıza gelmişti. Tom onu görünce “Selam dayı” dedi.  Kaşları çatık bana bakarken dank etti. “Dayı mı? Yoksa…” demiştim ki ikisi de bana döndü.

Tom kendi kendine küfür ederken anladım. Bu adam oydu. Birkaç adım gerilediğimde bana yaklaşmaya başladılar fakat bu sefer koşmaya başladım. Tam köşeyi döndüğüm zaman Daniel ile Emma’yı öpüşürken buldum.

İnanmıyorum bu bir kabus mu? Elimin tersiyle göz yaşlarımı silim Daniel’e tokat attım. Şu an hiçbir şey işitemiyordum kulaklarım tıkalıydı zaten.

Ben oradayken Tom’la o adam bana yetişmişti. O adam kolumu tutup kendine çevirdiğinde “Yeter! Aynı annene benziyorsun, sanki kaçabilirmişsin gibi benden. Sonunun onun gibi olmasını istemiyorsan düş önüme” diye gürlediğinde bütün okul bize bakarken “Bırak kolumu” dedim hıçkırıklarımın arasından.

Daniel salağı bana şaşkın şaşkın balarken birden kendimi o adamın omzunda buldum. Karşı koymadım, sadece sustum.

Yanaklarımdan yaşlar boşanırken arabaya bindirdi. Neye şaşırayım babamı bulduğuma mı yoksa aşık olduğum adamın en yakın arkadaşımla öpüşmesine mi?

Hayat niye bana karşı bu kadar acımasız ki? Hayatım berbat durumda. Bu adam babam mı şimdi yanı başımda duran peki Emma o arkadaşım mı? Hayat herkese eşit davranmaz. Ben hep acı çekerken başkaları hep mutlu olabiliyordu.

Aklımdan binlerce soru geçerken araba durdu. Ne zaman buraya gelmiştik. Dağın içinde bir evdi burası. Arabadan inince bende indim.

Eve girdiğimizde beni bir odaya götürdü. Yatak odasındaydık, yatağa oturup beni de yanına çağırdı. Ağlamam azalmıştı. Yanına oturdum ve gözlerine bakarak “Neden geldin?” dedim iç çekerek.

Elini saçlarına daldırdı “Senin için” dediğinde kahkaha atıp “Benim için mi? Benim için ha! Yılbaşında ağacın altında tek başıma oturup ağlarken nerdeydin? Okula başladığım ilk gün ya? Peki ilk öpücüğümü aldığımda nerdeydin? Herkes parkta ailesiyle gezerken ben bir ağacın arkasında onlara bakıp ağlarken nerdeydin? Söyle hadi cevap ver bana nerdeydin?” dediğimde ağlamam o kadar şiddetlenmişti ki nefes alamıyordum.

Bana sarıldığında onu itmedim daha doğrusu itemedim. Hala ağlarken “Ben annem için kendimi suçlarken nerdeydin” dediğimde daha sıkı sarıldı.

 Kokumu içine çekiyordu. Saçlarımda ıslaklık sezerken “Özür dilerim” dediğinde haykırarak “Hangisi için” dediğimde başıma bir öpücük kondurup “Her şey için. Seni suçladığım için, seni ağlattığım için, seni üzdüğüm, seni yalnız bıraktığım için ama sende beni anla Gökçe benim her şeyimdi ve onu kaybettiğimde birini suçlamak zorunda hissettim kendimi ama suçlu bendim” diye fısıldarken ona sarıldım. İlk defa birine böyle sarılmıştım.

Kendimi unun kuytuluğuna sığınıp başımı omzuna yasladım “Peki gidecek misin?” derken acı çekmiştim. Sesi o kadar katiydi ki insanı inandırıyordu “Asla! Bir daha asla seni bırakmam” demişti bana.

Yatağa sarılarak uzandığımızda “Bana annemi anlatsana amcam herkesin ağzını kapatmıştı Tom’un anlattığı kadarını biliyorum” derken ağlamam hiç kesilmemişti…

 ***********************************************************************************************************

 Gözlerine bakarak “O mükemmeldi. Her şeyiyle. Bakışlarıyla bir insanı baştan çıkartıp aşık edebilirdi. Aşırı derecede masumdu. Gözlerine baktığında içini ısıtırdı. Peki ya gülüşüne ne demeli. Hayatımda gördüğüm en güzel gülümseyişe sahipti. Dişleri inci gibi bembeyazdı. Saçları turuncuydu seninkinden de açık bir turuncu. Ama sonra boyatmıştı kahveye. Hatırlıyorum da...” derken Albaric kızın uyuya kaldığını gördü. Yatağın üstündeki tozlu battaniyeyi hafif silkeleyip kızın üzerine örttü.

“Aynı annen gibisin çok masum ve korunmaya muhtaç” diyip ayağa kalktı Albaric.  Bu ev onların eviydi. Onu iğleştikten sonra bu eve getirmişti. Bu evde 1 haftaya yakın kalmış olsalar da çok değerliydi.

Dolabı açıp sevgili eşinin kıyafetleriyle doluydu. Bir tanesini alıp odadan çıktı. Kıyafet hala o kokuyordu. Karısıyla yaşadıklarını hatırladı bir an.

Hafif tebessümü yüzünde yayılırken o an bir karar aldı;

ARTIK BONNİE’Yİ YALNIZ BIRAKMAYACAKTI…

 "SEVGİLİ OKUYUCUM VOTE VE YORUMUNDAN BENİ MAHRUM ETME LÜTFEN :D SENİSEVİYORUM, SİZİ SEVİYORUM :* HEPİNİZİ AYRI AYRI :))))))))))))"

AŞKA TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin