*Merhaba arkadaşlar :)) Öncelikle bütün oy verip yorum yapanlara teşekkür ederim. 😃 Bu bölüm için de oy ve yorumlarınızı bekliyorum.^^ Hepinize iyi okumalar...*
*****
Kafasını dağıtmak için dükkanını kapatmış ve etrafı yeniden düzenlemeye başlamıştı. Arabalarının yanına geldiğinde değerli antikalarına zarar vermemesi için aldığı küçük toz alma fırçasını kenara bıraktı. O günü hatırladı. Hayatında ilk defa geçmişiyle yüzleşmek için bir adım atmıştı. Bu cesareti toplayabilmek için kaç yıldır bekliyordu. Ama onu elinden kaçırmıştı. Aslında planı başta tam da istediği gibi işliyordu. Ama ilk defa birini bu kadar uzak mesafeden takip ediyordu ve bu gerçekten zor bir işti. Sonrasında da nasıl olduysa onu gözden kaybetmişti. Bir daha kim bilir ne zaman o cesareti tekrar bulabilirdi kendinde.
Kapının açılma sesiyle kapıya döndü. Gelen sarı saçlı, puding beyinli kızdı. Bu kızın beyninin yerinde gerçekten puding olmalıydı. Kapıda kocaman yazan "Kapalı" yazısını bile algılayamıyordu.
"Kapalı yazısını okumadın sanırım."
"Yoo, okudum ama bir şey satın almayacağım ki zaten."
Bu kız sinirlerini bozuyordu. Madem bir şey almayacak o zaman neden dükkanını işgal ediyordu?
" 'Kapalıyız.' sözünün neresini anlamadın? Sen ve sesin hemen dükkanımdan çıkıyorsunuz!"
Kız sanki söylediği komik bir şeymiş gibi o kulak tırmalayan tahammül edilemez sesiyle kahkaha atmıştı. Sağır olmaktan son anda kurtulduğu için şanslıydı.
"İlginç bir insansın. Senin gibi eğlenceli birinin neden hiç arkadaşı olmaz ki?"
Elbette bu tartışılmaz bir gerçekti. Onun eğlence anlayışıyla kimse yarışamazdı. Ama burada garip olan şey bu puding kafanın bunu nereden anladığıydı.
"İstersen ben seninle arkadaş olabilirim. Her gün yanına gelirim."
Saatine göz attıktan sonra devam etti.
"Aaa, saat baya geç olmuş. Neyse, yarın tekrar görüşürüz!"
Bunu söyledikten sonra el sallayarak dükkânından çıkmıştı.
HER GÜN?!! Her pazartesi arkadaşlarıyla gelip bütün dükkanını saçma sohbetleriyle doldurmaları ve her şeyin düzenini bozmaları neyine yetmiyordu? Aslında o kıza eğlencenin ne olduğunu göstermeyi çok isterdi ama şu sıralar programı biraz fazla doluydu. Geçmişinden kurtulma yolunda kurduğu planlarının daha çok başındaydı. Cesaretini zor toplamış olabilirdi ama henüz pes etmeye niyeti yoktu.
Sonra bir an duraksadı. Eğlenmek için zamanı hep vardı. Hem biraz eğlence motivasyonunu artırabilirdi. Zaten bir süredir canı sıkılıyordu. Bu onun için güzel bir fırsattı. Üstelik bu sıradan hayat onun zekasını köreltiyordu ve başarısızlığının sebebi de buydu. Oysa daha önce hiç başarısız olmamıştı.
Hırkasını alıp dükkanını içeriden kilitledi ve kameraların olmadığı arka kapıdan çıktı. Etrafa bakındı. Kız biraz ileride salak salak zıplıyordu. "Bu kızı öldürmenin insanlık görevi sayılması gerek." diye düşündü. Hırkasının fermuarını sonuna kadar çekerek yüzünün alt kısmını kapatıp güneş gözlüğünü taktı ve kızı takip etmeye başladı.
Etrafta zıplayarak yürüyen birini takip etmek oldukça basit ama bir o kadar da sıkıcıydı. Üstelik bir yandan da o iğrenç sesiyle şarkılara eziyet ediyordu. Etrafından o kadar habersizdi ki bu dar sokaklarda sadece ikisi olmasına rağmen takip edildiğinin farkında bile değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
M.A.R.K.
Mystery / Thrillerİnsanlar katil mi doğarlar? Onların...vahşi insanların bir kalbi yok mudur? Yoksa onlar toplumun dışladığı zavallı, şanssız insanlar mıdır? Gerçekten suçlu onlar mı? Hayır, hayır gerçek suçlular hapiste değil. Gerçek suçlular dışarıda. İşte, orada...