"Misafir"

200 18 6
                                    


Merhaba güzel okuyucular! İyi okumalar 🙂

  "Alicia, seni evinde misafir edecek arkadaşın Kaan Özdemir ve ailesiyle tanış

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

  "Alicia, seni evinde misafir edecek arkadaşın Kaan Özdemir ve ailesiyle tanış."

Proje başkanının takdim ettiği insanlara olabildiğince ılımlı olmaya çalışarak bakışlarımı yönelttim. İnsanların yabancılara karşı olan samimi tavrı beni şaşırtırken gözlerim tek tek hepsinin güler yüzünde gezindi. Neden kim olduğunu, sana ne yapacağını bilemediğin birine bu kadar iyimser bakarsın ki? Yüzlerindeki gülümsemelerin samimi olduğuna emin olabiliyordum. Telepatik güçlerimi çok gerekmedikçe kullanmamaya çalışsamda insanlara güvenmek konusunda kullanmak işime geliyordu. Sonuçta ben onlar gibi kişilere çok çabuk güvenemiyordum, güvenemezdim de. Yüzüme küçük bir gülümseme yerleştirmeye çalıştım. "Merhaba!"

Otuz beş yaşlarındaki hafif kilolu esmer kadın bana bir adım yaklaşıp elleriyle kollarımı kavradığında gerilerek yüzümdeki gülümseme düştü. Bizler sadece duygusal manada yakın olduğumuz kişilerle bu kadar yakın temasa geçerken bu kadının bana bu kadar yaklaşması beni bir yandan da şaşırtmıştı. "Merhaba tatlım hoşgeldin! Ben Canan, Canan Özdemir." Kadının yüzündeki gülümseme bir saniye dahi solmamıştı. "Merhaba ben de Alicia." Beni kendine çekip sarılırken kadının bu samimiyetini geri çevirmek istemeyip bende kollarımı ona sardım.
Canan geri çekildiği sırada kumral, kırk yaşlarındaki adam da yaklaşarak elini uzattığında Canan gibi sarılacağını zannetmiş ve küçük bir savsaklama yaşamıştım. Adamın uzattığı eli sıktım ve gülümsedim. "Dünya'ya hoşgeldin. Ben Behlül Özdemir."

"Teşekkür ederim." Dedim gergin bir halde, bu sıcak tavırlar beni oldukça germişti. Bizim kültürümüzde birinin gözlerine uzun süre bakmak rahatsızlık vereceğinden hoş karşılanmazdı. Bu zamana kadar yakınlarım dışında hiç kimseyle bu kadar uzun süre bakışmamışken şu an her şey üstüme üstüme geliyor gibiydi. Çünkü insaların gözü daima üzerimdeydi. Atıştırmalıklar dağıtan garsonun, karşılama görevlisinin, şık giyinimli kandınların ve daha birçok meraklı göz ben ve diğer Laikaların üstünde.

Esmer, benimle aynı yaşta görünen genç erkeğin sakin ve umursamaz bir tavırla uzattığı eli  kendimi nötrlemeye çalışarak sıktım. Kaan, benim dünyalı ev sahibim. Türklerin misafirperver olduğunu duyardım ama onun bana pek misafirperver davrandığı söylenemezdi. Kaşlarını daha fazla çatmamak için savaş veren Kaan'dan huzursuzlanarak bir adım geriledim. Ailesi onun tersine daha sıcakkanlı ve sevecendi. Bu bana biraz uzaktı, bir yabancıya -hiç bilmediğim bir gezegenden gelen bir uzaylıya(?)- ılımlı davranmam söz konusu olamazdı. Aslında Kaan'ın bu mesafeli tavrı oldukça haklı bir davranıştı.

Türkiye'ye olan yolcuğum benim için alışılmadık ve yorucuydu. Çünkü uçakla seyahat etmiştik ve bizim seyahat uzay gemilerimize göre oldukça rahatsız bir yolculuktu. Ama Dünya'yı yukarıdan bulutların arasından izlemek güzel bir duyguydu. Uçaktada olabildiğince dışarıyı izleyerek zaman geçirmeye çalışmıştım. Çünkü yeni yeni işitmeye başladığım bu yeni diller, ne kadar beynimize yüklemeler yapılmışsada benim için alışması zor bir konuydu. Hemen yanımda oturan Canan sürekli eşine bir şeyler anlatırken kulak misafiri olmaya çalışıyordum ama Canan'ın anlattığı konular hiç cezbedici değildi ve benim için anlaması zor bir şekilde, tuhaf bir Türkçe ile konuşuyordu. Diller ve lehçeleri, şiveleri, ağızları... Bu benim için çıkılmaz bir yolculuk olacaktı.

Araba sanırsam 10 katlı bir binanın önünde durdu. Önce Kaan peşinden de Canan aşağı inerken bende indim. Hava ne soğuk ne de çok sıcaktı. İlkbahar denilen mevsimde olmamız da bunu olası kılıyordu. Laikan'ın iklimini bir anlık hissetmiştim sanki. Laikan'da mevsimler şeklinde değil, sürekli bir ılık hava hakimdi.

LAİKANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin