"Arkadaşlar"

169 15 9
                                    


Alicia (Marie Avgeropoulos) ile bir merhaba 👋🏻 iyi okumalar 🙂

Alicia (Marie Avgeropoulos) ile bir merhaba 👋🏻 iyi okumalar 🙂

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kolumdaki titremeyle uzandığım yatakta doğruldum. Arayan Jake'ti. Bileğimdeki yansımayı avuç içlerime doğru kaydırdığım ve gözümün önünde bir panel oluştu. Ekranda sırayla Jake, Emma, Collin, Hannah, Eric ve Alex belirmişti. Her birinde gözlerimi dikkatle gezdirdim, hepsi mutlu gözüküyor diye düşündüm. Herkes birbirini sevgiyle iki kaşının ortasına 2 parmağı ile dokunup başını hafifçe eğerek selamladı. Bu Laikan selamıydı.  İki kaşımız arasında, o küçük boşlukta ruh bulunduğuna inanılır. 2 parmak, iki ruh arasındaki bağlılığı ifade eder. Biz Laikalar, vatandaşlarını din, statü, kan bağları v.b. şekilde ayırmayız. Kendimizi aynı atadan gelmiş kabul ederiz ve birbirimize ruh bağıyla sadakat yemini etmiş oluruz. Ne kadar kendimizi bir aile kabul etsekte bizler fiziksel temastan çok hoşlanmayız. İnsanlar gibi sarılma ve tokalaşma bize çok da uygun değildi. Samimi arkadaşlıklarımız buna dahil değildi, tabii bu da bize müsade edilen saygı boyutundaydı.

O sırada Hannah'nın yüzü tedirgin bir ifadeye büründü. "İnsanımın küçük erkek kardeşi beni çok ürkütüyor."

Eric'in alaycı gülüşü duyuldu. "Senin erkek kardeşin de beni ürkütüyor ona bakılırsa." Jake ve Alex tabiri caizse kişnemeye başlaması beni gülümsetti. Ne kadar sanal olsakta sanki Laikan'da sıradan bir gündeydik. Ve bu benim bir anlığına mutlu hissetmeme sebep olmuştu.

Eric ile Hannah arasında yeni olsada ilişkileri jake ve Alex'in hiçbir zaman kaçırmadıkları komedi dizisi gibiydi. Aralarında o kadar komik bir ilişki olmasada Hannah'nın kendinden bir buçuk yaş küçük kardeşinin kıskançlığı bu ilişkiye heyecan katıyordu.

"Ya Eric inanamıyorum, hemen kendine bir çıkarım yapman ne kadar da hoş (!)" Hannah bu konularda çok sinirlenebiliyordu. Hatta evet, bazen çoğu şeye sinirlenirdi. Bazı şeyleri abartabilirdi. Mesela ona her zaman günaydın diyen birine bir gün ona günaydın demedi diye sinirlenip o kişiye hesap sorabilen biridir. Bu sıradan bir örnek sayılabilir. Ve yine evet, süt beyazı teni, al yanakları, dalgalı kumral saçları ve renkli gözleri onu ne kadar sevimli göstersede dediğim gibi biraz sinirlidir ama özünde iyiydi. Sadece önemsediği kişilere karşı biraz fazla duyarlıydı.

"Hadi ama hiç mi özlemediniz birbirinizi?" Emma'nın hala acı çektiği ortadaydı. Diğerlerini bilmem ama benimde içimde bir burukluk , kötü bir his dolanıyordu. Küçük bir parça da korku. Nedenini nedensizce bilmiyordum. Ve bu da bana acı veriyordu.

Jake'in kahkahası duyuldu. "Emma ayrılalı bir gün oldu." Emma haricinde herkes gülüyordu. Ve istemsizce bende.

Emma'nın yüz ifadesi değişirken bir anda atağa geçti. "Eric sen hiç gülme! Hannah iki günlük kamu görevlerine gittiğinde bir yerlerde 'onu çok özledim' diye ağlayan benim sanki."

"Hey sen bunu..." Eric'in bazen böyle ağladığını bende biliyordum. Ama Hannah'dan öncesine kadar böyle değildi. Collin onu bu hale aşkın getirdiğini söylüyordu ama aşkın bu kadar aptal hale düşüreceğini düşünmüyordum. Bilmiyorum daha önce büyük ihtimal aşık olmamıştım, olsam hissederdim değil mi? Ama bu cidden saçmaydı. Eğer bir gün birine aşık olursam aptal olmayacağım adına kendime söz verdim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 27, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

LAİKANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin