(Multide kaya var!:))
Atlasların evine geldiğimizde atlas benim kalcağım odayı ayarladı. Açıkcası heryerde yatabilirdim çünkü burası nir villaydı. Evleri o kadar büyüktü ki bu evin içinde resmen kaybolabilirdim. Bu evde atlas ve ablası yaşıyordu. Annesi ve babası , babasının işi yüzünden yurtdışında yaşıyormuş. Keşke bende kendi evime çıkabilsem. Tabi buda koca bir hayalimdi. "Tuğçe yemek hazır hadi aşağa gel " diye bağırdı atlas. Aşağı indiğimde atlas resmen bir mucize yaratmış. Ohaa !! O kadar güzel duruyordu ki ben bunları yemeğe kıyamazdım. "Ben bunları yiyemem atlas" diyerek gözlerimi masadan ayırıp atlasa baktım. "Üzgünüm elimden bu kadar geldi ablam oldaydı daha iyisini yapardı biliyorum. İstersen dışarıdan söyleyelim". Bu çocuk benle dalgamı geçiyordu. Sanırım birazda kırılmıştı. Brn onu o anlamda söylemedim ki! "Hayır atlas yanlış anladın ben bunların çok güzel olduğu için öyle dedim yoksa bunları beğenmeyen karnını kesip bağırsaklarını yesin." dediğimde atlas kahkaha atarak güldü. Sen gülme lan. Oha resmen meteor yağmuruna tutuldum. "Demek beğendin ha! Buna sevindim. " diyerek göz kırptı. Oğlum bu yemekleri beğenmemek mümkünmü! Atlas sandalyemi çekerek kafasıyla oturmamı işaret etti. Gülümseyerek oturdum ve sandalyemi önüme çektim. Her şey yerli yerindeydi. Şimdiye kadar tanıdığıma göre oldukça kibar ve nazik bir çocuktu. Açıkçası babamın yanına gelirken hiç böyle bir şey düşünmemiştim ama bu hala geri dönmek istediğim gerçeğini değiştirmiyordu. Annemin yanına geri gitmek istiyorum ve zaten gidicem. Yani gitmem lazım. Öyle olacak. "Eğer yemeği gerçekten beğenmediysen dışarıdan söyleyelim." dediğinde yemeğimden hiç yemediğimi farkettim. "Hayır atlas yemek çok güzel görünüyor sadece dalmışım özür dilerim." dediğimde kafasını salladı ve yemeğini yemeğe devam etti. Yemeğe eziyet etmeyi bırakıp yemeğimi yemeğe başladım. Mükemmeldi. İdal koca he! Mükemmel yemek yapıyor, centilmen ve nazik. Sırıttım. Atlasa baktığımda bana bakıyordu. Sanırım sırıttığımı görmüştü. Neden her seferinde kendimi rezil ediyorum ben! Utanmamı görmesini istemediğim için kafamı hemen öne eğdim. "Seni bu kadar mutlu eden ne?" dediğinde böyle şeyler düşündüğüm için kendime kızdım. "Sadece yemeği çok beğendim" diyerek yalan attım. Ama yemeği beğendiğim yalan değildi. O yuzden yalan söylemiş sayılmazdım. "Beğendiğine sevindim. Senin içindi." He! Ne oluyor lan! Yuh, benim için mi? Şaka de. Gözlerimin fal taşı gibi açıldığından emindim. "Benim için mi?" diyerek yanlış duymadığımdan emin olmak istedim. "Evet senin için de sen niye bu kadar şaşırdın?" diye bana bir soru yöneltti. Aslında şaşırmamam gerekiyordu ama bi erkek yapmıştı bunu. Asıl şaşırmamam saçma olurdu."Bir erkek ilk defa benim için yemek hazırlıyor." dediğimde yüzüne bir sırıtış koydu. Oha bir insan evladı bu kadar mı yakışıklı olur lan! Mübarek insan değil meteor lan.
***********
Atlas mutfakta masayı toplarken odaya geçtim ve televizyonu açtım. Açıcası hiç güzel bir program yoktu. Zaten benim şansıma ne olabilirdi ki yani. Atlas yanıma geldiğinde televiyonu kapatıp ona döndüm belki sohbet ederiz diye. " televizyonu niye kapattın bugün kurtlar vadisi vardı" dediğinde gözlerim yine faltaşı gibi açılmıştı. Bu çocuk beni çok şaşırtıyordu. "Sen kurtlar vadisini mi izliyorsun?" dediğimde gözlerini devirdi. Hadi ama! Öylele dizileri odunlar izler! Sen izleyemezsin. Kumandayı yanımdan alarak televizyonu açtı. " birazdan ablam gelir tuğçe istersen onla sohbet edersiniz " dedi ve göz kırptı. Off! Ama ben senle sohbet etmek istiyordum. "Az sonra kaya gelecek. Dizi bittiğinde şişe çevirme oynarız. Eğleniriz." dediğinde hala televizyandan gözünü ayırıp bana bakmamıştı. En azından yüzüme bakıp konuşsaydın be. Zil çaldığında kapıya bakar mısın dedi. Şaka mı bu? Gözleri devirip kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda resmen neydı gız o dedim. Çocuk bildiğin taş! Çok yakışıklı. Açıkcası ben hiçbir erkeği beğenmem ama buradakiler çok yakışıklı. " merhaba ben kaya atlas evde değil mi? " çocuğa trene bakan öküz gibi bakmayı kesip evet içerde ve ben de tuğçe dedim. Çocuk içeri girdi ve elini uzattı. Elini sıkarak memnun oldum dedim. "Bende memnun oldum. Sonuçta herzaman bu kadar güzel kız göremiyorum" deyip göz kırptı ve odaya ilerledi. Oha ben şok ben iptal! Buradaki erkekler ne kadar açık sözlü. Bana güzel demişti. Açıkcası ben o kadar da güzel değildim. Yani en azından ayna öyle demiyordu. Kapıda kaldığımı fark ettiğimde kapıyı kapatıp içeri geçtim. Anlaşılan ablası gelene kadar sıkıntıdan ölecektim. " tuğçe mutfakatan bize cips ve kola getirir misin güzelim?" ne . bi hizmetçi olmadığım kalmıştı."Niyeymiş o?" Atlas gözlerini televizyondan ayırıp bana baktı. "Lütfennn" diyerek yalvarır gibi baktı. Gözlerimi devirip mutfağa ilerledim. Mutfağa geldiğimde dolapları tek tek karıştırmaya başladım. Burada bir sürü dolap vardı. Hepsine teker teker bakacaktım. Off atlas. "Cipsler nerede" diye bağırdığımda tam arkamdan " ben bulurum" diye bir ses geldi. Arkamı döndüğümde kayanın olduğunu fark ettim. "Ahhhğğğ" diye çığlık attım. Lan beni korkutmayın. Ödüm şeyime karıştı."sen miydin kaya. Korktum lan."diye çıkıştım. "Özür dilerim. Korkacağını tahmin etmedim" diyerek bıraz geriye çekildi."neyse cipsler nerede." diye sorduğumda arkamdaki dolabı işaret etti. "Onu ben alırım sen bardak çıkar ve buzdolabındaki kolayı alır mısın?" dediğinde kafamı salladım. Atlas içeriden "hadi ama dizi yarıladı lan napiyonuz içerde" diye bağırdı. Kıkırdadım. Tamam be geliyoruz." dedim ve buzdalobıma yöneldim. Buzdolabını açtığımda ağzımda bir karış açıldı. Dolap sırf çikolata doludu. Zengin olabilirsin ama bu çok abartı. Kolayı alıp dolabı kapattım ve tam tezgaha yönelecekken bir şeye çarptım. Yine kaya. "İstersen kolayı ben koyayım." lan çocuk yakından daha yakışıklı. Ama birde habire böyle korkutmasa daha iyi olabilirdi. "Sağol ben koyarım ve beni böyle korkutmaya ne zaman son vereceksin" dedim. Yüzüne salakça bir gülümseme yerleştirdi. Çok yakışıklısın taşcım." bilmem hoşuma gitmedi değil" dedi ve gözlerimi devirip tekrar tezgaha ilerledim. Kolayı açıp masaya doğru ilerledim. Bu aefer arkamı dönmeden arkama elimi uzattım kaya arkamdamı diye. Hayır. Arkamda değildi. Arkamı döndüğümde kaya kahkaha atmay başladı. Haha! Çok komik. "Bundan sonra böyle "dedim ve göz kırptım. Daha çocuğu doğru düzgün tanımıyordum bile. Masaya geçip bardaklara kola doldurdum ve tepsiye koydum. Tepsiyi alıp odaya doğru ilerledim. Atlas beni görünce sonunda dedi ve gözlerini devirdi. Önündeki masaya koydum tepsiyi. Atlasın yanındaki koltuğa oturdum ve telefonuma uzandım. Telefonumu alınca 22 cevapsız çağrı gördüğümde gözlerimi devirdim. Annemin olduğunu görünce hemen geri aradım ve yukarıdaki odama çıktım. "Nasılsın bebeğim" diye açtı annem telefonumu. Açıkcası ona hala kırgındım. Yatağımın üstüne oturdum. Ve aynadaki fondotenle kapatılmış morluğa baktım. "İyiyim ve sana hala kırgınım" dedim. "Üzgünüm bitanem ama böyle olması gerekiyordu." dediğinde bağırdım."neyin böyle olması gerekiyordu be! Ben senin yanında da olabilirdim. Buraya gelmemi sen istedin. Şimdi senin yüzünden belkide mutsuz olcağım hep!" dedim gözlerim dolmuştu. "Üzgünüm bitanem, her şey için üzgüm" dedi. Ağlıyordu. Lanet olsun!"Hastayı ameliyata alalım" diye bir ses geldi. "Anne!ne ameliyatı. Ne diyorlar. Anne! Cevap ver!" dedim ama bu sefer ağlıyordum. "Kaza yaptım ve" dedi." ve ne anne
Ne oldu! Cevap versene!". Bağırdığım için atlas ve kaya odama gelmişti. "Hastayı kaybediyoruz hemen şok cihazını hazırlayın." dedi bir ses."Annem,cevap ver." Telefon kapanmıştı." hayır anne! Cevap ver!" Telefonu yere fırlattım. " annem hayır! Hayır!" kaya belime sarılıca bende ona sarıldım. Anneme ne olmuştu. Annem. Bitanem. Seni seviyorum. Kaya sarılmayı bırakınca hemen telefonumu elime aldım. Kırılmıştı. Lanet olsun!" kaya telefonunu verir misin?" şuan gözyaşlarım sel olmuştu. Kaya parmağını okutup telefonunu bana uzattı. Hemen babamın numarasını tuşladım. Babam ilk çalışta açmıştı. " kızım. Ne oldu?" dedi. "Anneme ne oldu ? Biliyor musun?dediğimde şaşırmıştı. " ne oldu?! " kaza yapmış,ameliyata girecekmiş! " dedim ve babam hem bağırmış hemde ağlamaya başlamıştı. "Hemen buraya gel ve beni al annemin yanına gidicez" dedim ve durmak bilmeye göz yaşlarım daha da arttı. Babam onaylarmışcasına bir ses çıkardı ve telefonu kapattı. Telefonu kayaya geri vererek gözlerimi sildim ve merdivenlere yöneldim. Hemen aşağı inip dışarı çıktım. Dışarısı buz gibiydi ve benim üstümde sıfır kol vardı. Ama şimdi bunun bir önemi yoktu. Şuan annemi düşünmeliydim. Kim bilir ne oldu. Çıkıştaki merdivenlere oturup babamı beklemeye başladım. Eğer anneme bir şey olursa ben ne yapardım. Tamam. Ona kızgın ve kırgın olabilirim ama onu seviyorum. Her şeyden herkesten çok hemde! Ve ona kızmıştım. Lanet olsun! Gözlerimle kapatıp babamı beklemeye başladım. Kaya ve atlasta yanıma gelmişti. "Hasta olacaksın içeri gir" dediğinde bağırdım. " annemin şuan nasıl olduğunu bilmiyorum ve kendimi düşünemeyecek kadar yorgunum!" dedim. Kaya üzerindeki hırkasını çıkartıp sırtımı örttü. İleriden araba geldiğini görünce ayağa kalktım ve araba daha da yaklaşınca babam olduğunu gördüm. Hemen durdu. Kapıyı açıp bindim. " hepsi seni suçun! Beni yanına almasaydın bunlar olmazdı ve ona bir şey olursa sana ne yapacağımı tahmin bile edemezsin!" diye sinirle bağırdım. Kafasını öne eğdi ve "üzgünüm, çok üzgünüm" dedi. "Bizde geliyoruz" dediğinde atlasa baktım ve kendi arabasına bindiğini gördüm. " hadi ne bekliyorsun gitsene! " diye bağırdımda sürmeye başladı. Sonunda gitmeye başlamıştık. Üzgünüm anne. Seni çok seviyorum. Ölme olur mu? Sen beni bırakıp gitme!Nasıl olmuş beğendiniz mi? Lütfen oy ve yorumlarınızı esirgemeyin ve artık karakterleri belirlicem.sizi seviyorum. İnş bölümü beğenmişsinizdir. Öpüldünüz bebeklerim. ❤❤❤❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EBEDİ SİYAH #Wattsy2016
ChickLitBen senin derinliklerinde kaybolmak,seni olduğun gibi değiştirmeden sevmek istiyorum. Biliyorum! Biliyorum bana bir şans versen o karanlığın içinde duran ruhunu aydınlığa çıkarabileceğimi. Sadece inan,sev ve güven. Ve sana kısa bir not "SENİ SEVİYOR...