(multide Tuğçe var :) )
Önüme çıkan silahlı adamla şok oldum. Lan hastanenin içinde silahlı adamın ne işi var? Anca güvenlik silaklı olabilirdi. "Hemen kollarını kaldır ve sakın bir şey yapayım deme!" dedi bana emir veren bir sesle. Biri kesin şaka yapıyordur ama komik değil hani anlatabiliyor muyum? "Tuğçe koş!" diye bir ses geldiğinde arkamı döndüm. Kayaydı. Az önce asansörde bir kızla öpüşüyordu ve şimdi gelmiş beni koruyordu. Ama sanırım bu sefer onu dinlemem gerekiyor. 3 basamak altta duran silahlı adama baktım. Onu şaşırtıp koşmaya karar verdim. Diğer adıyla ona fake atacaktım. Merdivenin mermer kısmına oturup kaydım ve bacaklarımla silahlı adamın karnına tekme attım. "Siktir! Sana şimdi göstericem!" dediğinde kollarımdan tuttu. Diğer elinide boğamıza yerleştirdi. Lan ben bu hallere düşecek kızmıydım. O kadar da boks kursuna gitmiştim. Şuan boks hocam görse beni döverdi. Boğazımı daha da sıkıştırdığında öksürmeye başladım. "Bıraksana lan beni! Şurdan kurtulayım seni dövücem lan! Ben dediğimi yaparım. Ona göre haddini bil olum!" Bunu hangi aklımla demiştim acaba! Cidden adamın beni kale alacağını falan mı düşünmüştüm? Akıllı ben." O kızı bırakmazsan cidden çok kötü olur!" dediğinde adam silahını kafama dayadı. Sanırım adamı daha yeni ciddiye almıştım. Adam beni tutarak köşeye geçtiğinde güvenlikler ve diğer personeller gelmişti. "Yaklaşmayın lan! Yoksa kızı vururum. Yapmadığım şey değil!" dediğinde boğazıma bir düğüm oturmuştu. Hay ben şansıma! Bu şans kimsede yok lan! Şansıma gökten dondurma yağsa banada külahı düşerdi. Öyle bir şans yani. Kayaya baktım. Bana korku dolu gözlerel bakıyordu. Korkuyor muydu? Cidden benim için korkuyor muydu? Oha! Ben şok ben iptal! Az önce asansörde başka bir kızla öpüşen çocuk şimdi korkuyordu. Böyle işi varya...! "Bir dakika sen, sen kayasın!" dedi silahlı adam. Şaşırmış gibi bir sesle söylemişti. Yüzünü göremediğim için emin olamadım. Ama kayayı nereden tanıyo olabilir ki? Kayanın böyle silahlı bir adamla ne işi olabilirdi? Cidden şuan beynim durdu sandım. Lan ne oluyo? Şuan herkesin bildiği dedikoduyu, dedikoduda mastır yapmış ve onun haberi olmayan Halime teyze gibiydim. "Sen kimsin lan! Hemen kızı bırak! Bırakmazsan yedi sülaleni sikerim lan senin! Bırak hemen!" dediğinde bize doğru ilerlemeye başladı kaya. "Dur yoksa kızın buradan ölüsü çıkar!" dediğimde boğazımdaki düğümden dolayı gözümden bir damla yaş akmıştı. "Salak onun burda ölüsü çıkarsa sen burdan sağ çıkar mısın bir düşün?!" dediğinde kayaya baktım. Belinden bir silah çıkardı ve arkamda beni rehin alan silahlı adama doğrulttu. Onun silahımı vardı? Kayanın silahı vardı! "Senin baban benim karımı öldürdü kaya. Sıra bende! Bende senin değerlini öldüreceğim!" dediğinde adamın gözünden bir yaş aktı ve benim tişörtüme düştü. Güvenlik " geri çekilin! Herkes dışarı çıksın!" dedi. Arkadaki diğer güvenlik personelleri ve diğer hastaları geriye doğru itmeye başladı. Güvenlik elindeki silahı silahlı adamdan çekip kayaya doğrulttu. "İndir silahını!" dedi. Şuan cidden hata yapıyordu. Beni koruması gerekiyordu. Kaya arka cebindeki cüzdenını çıkartıp güvenliğe gösterdi. "Polis misiniz?" dedi güvenlik saşırmış bir şekilde. Hemen silahını beni rehin alan adama tuttu. "Üzgün ama yapmak zorundayım. Pislik kaya! Sende baban gibi misin?! Katil misin?!" dediğinde kaya gözlerinden ateş çıkaracakmışına adama baktı. Adam boğazımdaki elini çelip silahı sırtıma dayadı. Silah patladığında yüksel bir gürültü koptu. Etrafıma şaşkınlıkla bakarken arkamdan sıcak bir sıvının aktığını farkettim ve akciğerlerim yanıyordu.(şarkıyı burda açabilirdiniz) Kaya "tuğçe!" diye bağırdığında kararan gözlerimle ona baktım ve sendeleyerk diz çöktüm. Canım çok yanıyordu. İçimden bir şeylerin koptuğunu hissettim. Arkamdaki iki kol tam düşeccekken beni tuttu. Kaya olduğunu biliyordum. O ve kokusu. Kulaklarım çınlamaya başladığımda daha fazla gözlerimin açık kalamayacağını anladım ve gözlerimi kapattım. Çınlayan kulaklarımdan dolayı hiçbir ses duyamıyordum. Yüzüme sıcak su damlaları düştüğünde azda olsa gözlerimi araladım. Kaya ağlıyordu. Canımın acısı biraz daha artarken kendimi tamamen bıraktım. Kulaklarımda bir şey vardı. Sıcak ama yumuşacık. "Asansörde gördüklerinden dolayı özür dilerim. Çok üzgünüm ve itiraf edeyim sanırım senden hoşlanmaya başlamıştım" dedi ve içine çekti. Kulağımı öptü. Gözlerimden yaşlar aktı. Canım yandığından değildi sanırım. Yani bedensel değildi. Ruhsal acıdan dolayı ağladım. Demek bana karşı böyle hissediyordu. "Açılın! Açılın!" diye bir ses duydum.ve kaya beni kucağına alıp alnımdan öptü ve bır yere bıraktı beni. Asansöre bindiğimizde sedyeye koyduklarını anladım. Bende sana itiraf edeyim kaya. Sanırım bende senden hoşlanıyorum. Daha önce bu duyguyu tatmadığımdan emin olamıyorum ama sanırım hoşlanıyorum. Eğer ölürsem onu ömrümün sonuna kadar sevmiş olacaktım sanırım. Canım yanarken burkukça güldüm. Onu seviyorum...
***** KAYA DEMİR*****
Silahın patlama sesini duyunca gözlerim korkudan büyüdü. Yoksa , y-yoksa tuğçe... Tuğçe yere dizlerinin üstüne düşdüğünü gördüğümde koşarak yanına gittim. Hemen kollarımla onu tuttum. Gözlerim dolarken nasıl acı çektiğini gördüm. Kalbime bir şey oturdu ve orayı parçalayıp yakmaya başladı. Sesim çıkmazken asansörde gördüğü geldi aklıma. Gözlerimi sımsıkı yumdum göz yaşımın düşmesine izin verdim. Yavaşca kulağına eğildim. Kulağına dudaklarımı sürttüm. Azıcık geri çekildim. Sanırım gördüklerinden dolayı ona bir özür borçluydum. Ve sanırım ona bir şeyler daha söylemem gerekiyordu. Gözlerimi açtım. Onun acı çeken yüzünü görünce tekrar kapadım. Onu böyle görmeye kıyamamıştım. Ben bakmaya bile kıyamazken o nasıl vurabiliyordu lan! "Asansörde gördüklerinden dolayı özür dilerim. Çok üzgünüm ve itiraf edeyim sanırım senden hoşlanmaya başlamıştım". Gözümden bir damla daha yaş akmıştı. Kulağına eğilip onu kulağından öptüm. Onunda gözlerinden yaş akıyordu. Demekki beni hala duyuyordu! "Açılın! Açılın!" diye bir ses duyduğumda o yöne baktım.Ağladığımdan dolayı gözlerim bulanık görüyordu. Biraz daha yaklaştığında sedyenin olduğunu gördüm ve tuğçeyi kucağıma aldım. Canı acımasın diye yavaşça kaldırdım. Sedye önümüze geldiğinde tekrar yavaşca sedyeye koydum. Kimsenin duyamayacağı bir ses tonuyla seni seviyorum dedim. Kendime itiraf etmiştim sonunda. Sanırım korktuğum başıma gelmişti. Birini sevmiştim. Canım daha da çok yanarken elimi kalbime koymuştum. Arkamı dönüp adama tekmeye atmaya başladım. "Sikerim lan seni! Ne yaptın lan sen! Nasıl kıydın lan ona?! Nasıl kıydın?!" dedim. Eğilim üstüne doğru çöktüm ve yumruklamaya başladım. Güvenlik beni tutmaya çalışınca ittim. "Nasıl bir hastane lan burası. Sikerim korumalığınızı lan! Kızı vurdu adam!" dedim tekrar gözümden yaş akarken. Diz çöktüm. Canım yanıyordu. Tuğçeyi o halde görünce canımdan bir parça eksilmişti sanki. Ve ben o parçayı bir daha hiç bir yerde bulamayacağımı biliyordum. İşte bu daha da canımı yakıyordu. Onu ilk gördüğümde vurulmuştum. Bana bakan mavililerine , gözlerindeki gökyüzüne aşık olmuştum. Sevmiştim lan ben. Sevmiştim lan!
Kendini güvenlik sanan fakat bir bok beceremeyen adam tuğçeyi vuran adamı kelepçeleyip götürdü. Tuğçe gözlerimin önünde gitmişti. Bana korkuyla bakan bakışlarını hatırladıkça eksik parçanın daha da fazla kırıldığını ve kırık parçaların battığını hissettim. Annem öldüğünde de böyle hissetmiştim. Acım birken ikiye çıkmıştı. Oda ölürse ne yapardım? Daha tuğçeyi tanımıyordum bile ama ona karşı hislerimin kesin olduğunu biliyordum. Annem gibi oda giderse ne yapardım? Annem gittiğinde dağılmıştım. Ciddi anlamda paramparça olmuştum ve bir daha öyle olmayı istemiyordum. Bunu bir daha kaldırabileceğimden emin değildim. Kaldıramazdım da zaten. Ne olur ölmesin! Oda annem gibi beni bırakıp gitmesin! Oda beni bırakmasın! Onun gözlerinde , kurduğum mavi hayalleri görmüştüm. Ve o mavi hayaller o gözleri kapattığında silinip gitmişti. Onca yıldır kurduğum hayaller bir anda sönüp gitmişti. Hemde bir anda. Onlara doyamadan gitmişti...********
Tuğçe ameliyathaneye gireli neredeyse 2 saat olmuştu. Zaten kız yıkıktı. Annesi güneş teyze daha yeni iyileşmişti. Karşımda oturan güneş teyzeyi gördüğümde beti benzi atmış bir şekilde boş boş yaşlı gözlerle duvara bakıyordu. Burak amca ise tuğçenin kayıt işlemlerini yapmak için aşağı inmişti. Oda yıkılmıştı. "Kızım yaşayacak değil mi oğlum?" dediğinde kafamı güneş teyzeye çevirdim. Korkulu ve yorgun gözlerle bana bakıyordu. Oda çok yıkılmıştı. Daha yeni ameliyat olmuştu kadın ve düzelmeden yine yıkılmış hasta olmuştu. Kafamı eğdim ve gözlerimi sıkıca yumdum. Yoksa tekrar ağlayacaktım. Kafamı oynatmadan " yaşayacak Güneş teyze , yaşayacak" dediğimde kafasını arkasına yasladı ve derin bir nefes aldı. Ona baktığımda oda benim yaptığım gibi gözlerini sıkıca kapatmıştı.Tuğçe benim yüzümden vurulmuştu. Belki de benim yüzümden ölecekti. Benim yüzümden. Benim yüzümden o mavi gözlerini bir daha hiç açamayacaktı belkide. Içim içimi yerken kafamı arkama yaslayıp tavana baktım. Bende onlar gibi yıkılmıştım. Hem babam böyle bir şeyi nasıl yapardı. Babam masum birini öldürmezdiki. En azından benim tanıdığım babam böyle bir şey yapmazdı. Gözlerimin önüne geldi tekrar tuğçenin vuruluşu. O kırıklar tekrar batmaya başladı kalbime. Onu kaybetme düşüncesi beni alıp uçurumun kenarına sürüklüyordu. O mavilikleri bir daha göremeyeceğim diye çok korkuyordum. Annem de böyle yaşatmıştı. Ben böyle yaşayamazdım. Bu sefer kaldıramazdım. Eminim.eminim kaldıramazdım. Tuğçe yalvarıyorum sana. Lütfen beni bırakma. Zaten annem bıraktı beni. Beni bırakıp gitti. Sende gitme. Gitme. Yapma bunu bana.
Koridorun sonundan gelen Görkeme kaydı gözlerim. Koşarak sarıldı. Bende ona sarıldım. Görkem çocukluk arkadaşımdı. O her şeyimi bilirdi. Bende kollarımı çektiğimde oda çekti. Sonra suratıma baktı." İyi görünmüyorsun. Durumu çok mu kötü?" dediğinde kafamı tavana kaldırdım. Gözlerim ciddi anlamda çok ağrıyordu. Sevdiğim kız avuçlarımın arasından kayıyordu resmen. Bu canımı daha da çok yakıyordu. Kafamı eğip görkeme baktım tekrar. "Daha ameliyattan çıkmadı. Durumunu bilmiyoruz." dediğimde kafasını salladı ve güneş teyzenin yanına gidip onada sarıldı. Konuşmaya başladıklarında gözlerimi ellerime çevirdim. Ellerimde onun kanı vardı. Yıkamamıştım hala. Kanı kurulmuştu zaten. O an aklıma gelince ellerimi yıkamaya gittim. Ellerimi gördükçe onun vurulma anı gelirdi gözlerimin önüne hep. O an. Her şeyimi kaybettiğim o an. Burak amca karşıma çıkınca durdum." Hala çıkmadı mı ameliyattan?" dediğinde kafamı hayır anlamında salladım. "Hiç iyi görünmüyorsun kaya. Istersen git uyu." dediğinde nefesimi bıkkınlıkla dışarı verdim. Benim hayallerimi barındıran kız içeride ölürken ben nasıl uyuyabilirim. "Hayır Burak amca ben böyle iyiyim." dedim ve yanından ayrıldım. Koridorun başına geldiğimde danışmayla konuşan atlası görsüm. Beni görünce koşmaya başladı. Ağlamıştı anlaşılan. Gözleri kıpkırmızıydı. "Durumu nasıl? Lütfen iyi de!" dediğinde derin bir nefes aldım. "Bilmiyorum. Daha ameliyathaneden çıkmadı." dediğimde bana sımsıkı sarıldı. "Nasıl oldu bu?" dediğinde gözlerimin önüne tekrar o sahne geldi ve gözlerim doldu
Bir hemşirenin "ameliyathane 3 hemen gelin hastanın kalbi durmuş" dediğinde gözlerim korkuyla açıldı. Olamazdı değilmi. Sevdiğim kız beni bırakıp gidemezdi. Hemşirenin peşinden koşmaya başladığımda atlasda anlamış olmalı ki oda peşimden koşmaya başladı. Yalvarırım ona bir şey olmasın...EVET BIR BOLUMUN DAHA SONUNA GELDIK VE OLABILDIGINCE UZUN YAZMAYA CALISTIM. OY VE YORUMLARINIZI UNUTMAYIN. SIZI SEVIYORUM. ACABA BIR DAHAKI BOLUMDE NELER OLACAK. SIZLERI SEVIYORUM. GORUSURUZ.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EBEDİ SİYAH #Wattsy2016
Chick-LitBen senin derinliklerinde kaybolmak,seni olduğun gibi değiştirmeden sevmek istiyorum. Biliyorum! Biliyorum bana bir şans versen o karanlığın içinde duran ruhunu aydınlığa çıkarabileceğimi. Sadece inan,sev ve güven. Ve sana kısa bir not "SENİ SEVİYOR...