Adreste yazılan evin önüne geldiğimde daha yeni ortalığa çıkan güneş tüm şehvetiyle parlıyordu. Beyaz boyalı evin hemen üzerinde heybetle ışıklarını etrafı aydınlatmak için kullanıyordu. Birkaç kere evin ziline bastıktan sonra geri dönmek istedim.
O evde nasıl karşılanacağımı ve nasıl bir açıklama yapacağımdan emin değildim ama bu mektubu kesinlikle ama kesinlikle kendim verecektim. Kapı açıldığında saçları topuz yapılmış ve daha yeni uyandığı belli olan gözleri şiş bir kadınla karşılaştım.
"Merhaba?" dedi.
"Merhaba. Öncelikle şey... Çok erken geldiğimi biliyorum ama kendimi sizinle görüşmek zorunda hissettim. İçeriye geçebilir miyim?"
Beni içeriye almak konusunda emin olamasa da geriye çekilip içeriye girmeme izin verdi. Doğru eve geldiğimden bile emin değildim. Annesinin adı ve soyadı kağıtta yazıyordu. İçeriye oturduğumda ismini soracaktım.
Büyük salonun olduğu yere geçerken alt kata, bodruma inen merdivenlere takıldım. Defterin sahibi oradaydı, ruhu o odanın içindeydi. Otururken bile o alt kata inen merdivenlere takılı kalmıştım. Bana alt katı gösterir miydi?
"Sizinle konuşmak için buraya gelmemin kişisel bir sebebi yok fakat... Sizin bunu hak edecek kişi olduğunuzu düşündüm." İsmini doğruladıktan sonra devam ettim. "Adı, yaşı ya da kişiliği hakkında hiçbir fikrim olmayan birinden büyük bir hediye aldım. Çocuğunuzdan."
Zaten dikkati bendeyken daha fazla bana yaklaştı. Gözleri cebimden çıkarttığım beyaz kağıda kaydı. Sadece bir sayfadan ibaret olan bir mektup olabilirdi ama bu, o kadın için yüzlerce sayfadan daha değerli olmalıydı.
Kitapçıdan çıkmadan önce yırttığım kağıt sayfasını ona uzattım. Kağıdı alırken tüm dikkatiyle ona bakmıştı.
"Bir defter buldum ve sizi oğlunuzun ölmeden önce yazdığı mektupları içeriyordu. Bunların hepsinin bir sahibi olduğunu ve onları sahiplerine vermemi istiyor. İlk göndermem gereken mektup sizeydi ve size gelip kendim vermek istedim."
Beni duyup duymadığından emin değildim. Bakışları tüm dikkatiyle kağıt üzerindeydi. Kağıdı açarken acele etmiyordu. Açmak istemiyor gibiydi ama okurken, daha ilk saniyeler içinde gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Sessizce bekledim tüm mektubu okuyup bitirmesi için ona süre tanıdım. Zaten anne ile oğlunun arasına girecek kadar cesaretim yoktu.
Okumayı bitirdiğinde hızla ayağa kalkıp benim de düşündüğüm yere gitti. Merdivenlerden ilerlerken ben de peşinden gittim. Bodrum, evden daha büyük görünüyordu ve birçok odası vardı. Hepsini tek tek açarken son kapı açılmadı. Dönüp bana baktı. Bu oda olmalıydı. Bodrumda diğer odaların birinden anahtar bulup o kapıyı açtı.
Bir robot gibi etrafına bakınıyordu. Odanın içine çöküp kaldığında ben hala odayı inceliyordum. Tüm oda yumurta kartonları ile kaplanmış, ses çıkartmaması için uğraşılmıştı. Odada büyük bir piyano ve bir gitardan fazlası yoktu ama siyah piyano çoktan tozlanmıştı. Annesinin o tozu en kısa sürede sileceğini düşündüm.
Duvara asılı olan dosyayı alarak, annesine verdim.
"Teşekkür ederim."
Çantama biraz daha sıkı sarıldım ve gitmek için kendimi ruhen hazırlamaya başladım. Burada daha fazla durmak istemiyordum. Ayrıca okula da geç kalmamalıydım.
"Defter! Defterin tamamını görebilir miyim?"
"Çok özür dilerim ama bunu yapamam. Bu bana verilmiş bir görev." Evden çıkarken defter cebimden çıkarttım. Bir sonraki mektup için defteri cebimden çıkarttım. Mektuptan bir önceki sayfaya yeniden baktım.
"Meraklı olmayı seviyorum ama bir görevi bitirmeden önce diğerine geçmek... Bu doğru değil."
Daha huzurluydum. Bir sonraki mektuba daha rahat geçebilirdim. Tabi bu mektubun sahibinin ismini görmeden önceydi. Neden herhangi bir tanıdığına yazmıyordu?
Sevgili Kardeşim,
Senden özür dilerim. Seni bu dünyada yalnız bıraktığım için çok üzgünüm. Okula artık yalnız gitmek zorunda kalacaksın. Arabayı yalnız yıkamak zorunda kalacaksın ve artık basket maçlarına gelemeyeceğim..
Seninle beraber bilardo oynayamayacağız. Satranç oynarken de yalnız kalacaksın. Benim odam senin oyun odan olabilir. Şu çok fazla yer kapladığı için çatı katına kaldırmak zorunda kaldığın oyun setini benim odama koy lütfen. Senin için yapabileceğim en son şey bu olabilir.
Eğer biri sana hayallerinden vazgeçmeni söylerse, bunu benim için yapma. Hayallerinin peşinden gitmeni istiyorum. Sen, sen mükemmelsin. Sen hayallerin olduğun kadar var olacaksın. Sen, benim gibi olmayacaksın.
Yeni arkadaşlar edinmeni ve iyi bir çocuk olmaya devam etmeni istiyorum.
Üzgünüm. Sana yeniden çocuk dediğim için. Bir sürü kelimem vardı sana mektup yazmayı düşünürken ama şuan, sanırım biraz fazla içmişim. Hep aynı düşünceler aklıma geliyor. Hep aynı şeyleri söylüyorum ama sana son kez cümlelerimi tekrarlamak istiyorum.
Seni seviyorum. Özür dilerim. Hayallerinden asla vazgeçme ve yeni arkadaşlar bul.
Umarım benden nefret etmezsin.
Sevgilerle,
Seni Hayal Kırıklığına Uğratan Kişi
Kardeşine daha güzel şeyler yazamamış mıydı? Daha açık, daha fazla sevgi gösteren... Nasıl verecektim ben bunu küçük bir çocuğa?
Defterin sahibinin normal biri olduğunu beklemek benim suçumdu. Hangi akıllı hayatına son verip, son vermeden önce de herkese veda ederdi?
Adresi görmek için bir sonraki sayfayı çevirdim. Yine aynı şehirdeki bir okulu gösteriyordu. Kardeşi bir lise öğrencisiydi. Ve adresin hemen altında defterdeki ikinci kırmızı kalemli yazı yazıyordu.
"Sevgili İnsan; Kardeşime bir kere sarılıp her şeyin güzel olacağını söyler misin?"
----
En beğendiğim yorum sahibi 3 kişi için bir sonraki bölüme ithaf yapacağım.
Bir de mektubun yazılmasını istediğiniz biri var mı? Yani canlı ya da cansız bir önemi yok. Şuna ya da buna mektup yazabilir, gibisinden öneri verirseniz bunları aklımda bulunduracağım. Aslında aradaki mektuplardan çok sonuncu yani 100. Mektup bizim için önemli olacak. Bu da spoi olarak kalsın burada.
Umarım okumaktan keyif alıyorsunuzdur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümden Önceki 100 Mektup
Teen FictionBu hikaye 30.04.2016 tarihinde yayınlanmaya başlanmıştır. ---- Sevgili insan, Eğer bu kitabı bulduysan senden istediğim iki şey olacak. Yazdığım mektupların hepsini okumanı ve mektubu sahiplerine ulaştırmanı istiyorum. Ve eğer mektubu yazdığım kişiy...