Sevgili Annem

1.5K 191 71
                                    

Sevgili Hayalleri Olmadan Ölen İnsan,

Eğer beni görebilmen ya da beni tanıyabilmen için bir şansım olsaydı bunu sonuna kadar kullanırdım. Eğer sen bir ölü olmasaydın, eğer hayallerini senden önce öldürmemiş olsalardı... Üzgünüm her şey için. Sana inanmadığım için üzgünüm. Hayallerini öldürdükleri için üzgünüm. Bu kitabı yazmak zorunda kaldığın için de üzgünüm.

Umarım gittiğin yerde daha rahat ve daha mutlu olursun. Umarım orada hayallerini bulmuşsundur.

Sevgiler, İnsan

---

Notu yazdıktan sonra ateş ile kağıdın altını tutuşturdum. Çünkü o böyle istemişti. Eğer ulaştırılmayan bir mektup olduğunda onu yakarak yok etmemi istemişti. Ona neden mektup yazdığımı ve neden birden bire ona inanmaya karar verdiğimi bilmiyordum ama inanıyordum. Ona inanmaya sonuna kadar devam edecektim. Bu defter bitene kadar ona inanacaktım. Kaybedecek hiçbir şeyim yoktu.

Bir sonraki sayfayı çevirip diğer mektuba bakmak istedim ama bir sonraki sayfada sadece bir cümle yazılıydı.

"Ölene kadar umutlar yok olmaz."

Bu yazının üzerinden onlarca defa geçilmiş gibiydi. Bunu kendine inandırmak için tekrar, tekrar ve tekrar yazmıştı. En büyük sorun bu olabilir miydi? O kendini yeterince inandıramamıştı bu hayata. Öyle olmalıydı. Başka bir çözümü olmayacaktı. Var olanı yok etmeye çalışan bu yaşamda onun kendine inanmaması bu kadar da şaşırtıcı gelmiyordu bana.

Elime bir kalem alıp, onun yazdığı kelimelerin üzerinden bir kez daha geçtim. Sanki bu kitapta benim de bir anım olmasını istiyordum. Üzerinden geçtikten sonra bir sonraki sayfayı çevirdim.

Bunu okumam doğru muydu? Annesine yazmıştı... Bir önceki sayfayı şimdi anlıyordum. Annesinden bahsediyordu. Umudu olarak annesini görüyordu.

Sevgili Anne,

Öncelikle bu hayatta en çok sana kırgın olduğumu bilmeni isterim. Benim hayallerimin sebebi aslında sendin. Her zaman bana uzun ve güzel parmaklarım olduğunu söylemiştin. Bir piyanist parmakları... Bana her zaman bir Rock Grubundaki biri gibi saçlarımın kabarık ve karmaşık olduğunu söylerdin.

Bana her zaman yaptığım şeylerin kendim için olduğunu söylemiştin. Peki, neden hayallerimin kendim için olduğunu anlamadınız?

Yapmak isteyeceğim her şeyin ders çalışmaktan ibaret olduğunu neden beynime işlediniz? Ben çok zeki değildim. Ben mükemmel bir okulu asla kazanamaz ve mükemmel bir geleceğe sahip olamazdım ama... Mutlu olabilirdim. Ben hayallerim ile mutlu olabilirdim.

Şuan bulunduğum duruma bakınca bunları konuşmak için çok geç. Yine de teşekkür etmek istiyorum; ben büyüttüğünüz, beni beslediğiniz ve bana güzel bir ev sağladığınız için. Keşke bana güzel bir gelecek de sağlamış olsaydınız. Tamam, seni daha fazla üzmek istemiyorum. Özür dilerim.

Hani bodrum katında hiç girilmeyen bir odamız vardı. O odaya kendim için müzik odası yapmıştım. Lütfen o odayı bozmayın. Ben şuan aranızda olmayabilirim ama eminim ki ruhum o oda içinde sonsuza kadar kalacak. Bir de duvarda asılı siyah çanta içinde yaptığım besteler var. Umarım onları güzel yerlere ulaştırabilirsiniz.

Bir de... Anne umarım kardeşim için güzel bir hayat sağlarsınız. Size yok olmuş biri olarak örnek olurum ve onun hayalleri için savaşmasına izin vermenizi umuyorum.

Son olarak unuttuğum bir şey var; bir piyano yarışmasında birincilik ödülü almıştım. Ödül, piyanomun içinde duruyor. Onu harcamak için vaktim olmadığı için üzülüyorum. Umarım sen harcarsın anne.

Hoşça kal. Seni her şeye rağmen seviyorum.

Sevgilerle, Oğlun.

Not: Mektubu getiren kişiye iyi davranmalısın. O benim istediklerimi yerine getiriyor.

/

Bunu gerçekten annesine iletebilir miydim? Ayrıca defterin sahibinin erkek olduğu olduğunu öğrenmiştim.

Bir sonraki sayfayı çevirdim. Annesinin tüm iletişim bilgileri yazıyordu. Bu defterin sahibi, defteri bulacak kişiye nasıl güvenmişti de parasının yerine kadar söylüyordu? Mektubu göndermeli miydim?

Defteri geri bırakmak için çok geç kalmıştım. Annesine de bu mektubu göndermek zorundaydım. Bunu yapmak zorundaydım ama sadece bir mektup zarfı ile onu kargo ile yollamak ne kadar doğru olurdu? Çocuğunun el yazısı ile yazılmış mektubu annesine vermek... Tekrardan adrese baktım. Aynı şehirde değildi fakat sadece birkaç saat mesafelik bir yoldu.

Tüm hızımla yataktan kalkıp mutfağa ilerledim. Saat gece yarısını çoktan geçmiş, evdeki kimseden ses gelmiyordu. Dolaptan bulduğum tüm sandviç malzemelerini çıkartıp kendime iki tane sandviç yaptım. Büyük su şişeme suyu doldurduktan sonra da odama geri döndüm.

Her mektubu umarım böyle göndermeye çalışamazdım. Evden kaçmak, her gün yaptığım aktivitelerden biri değildi. Sırt çantamın içine hazırladığım sandviçleri, suyu, defteri ve dolabımdan bir hırka ve bir yedek pantolon koydum. Saçlarımı en üstten toplayıp üzerimi değiştirdim.

Yatağımın üzerini düzeltip kapımın üzerine okula erken gidiyorum yazısını yapıştırdıktan sonra sessiz adımlarla evden çıktım. Biriktirdiğim tüm parayı da cebime yerleştirmiştim. Umarım bunu yaptığım için pişman olmazdım. Gecenin yarısında sokakta yürümek hangi zekinin fikriydi?

Koşarak diğer şehre giden tren istasyonuna kadar geldim. Biletimi aldıktan hemen sonra trene yerleştim. Bedava yemek servisi olduğunu öğrendiğimde karnım guruldamaya başlamıştı bile. Sadece iki saatlik yolculuk süresinde yemek yemiş, uyuyamamıştım. Defteri çıkartıp adrese bir daha baktım. Bu defterdeki sayfaları gerçekten yırtmak istiyor muydum?

Trenden inerken, daha aydınlanmayan gökyüzüne baktım. Çok erken gelmiştim ama kaybedecek zamanım yoktu. Belki de bir kütüphanede oturup bir bölüm daha okur ve bir sonraki mektubun kime ait olduğunu öğrenebilirdim.

Gittiğim ilk kütüphane kapalıydı fakat sürekli açık olan bir kitapçıya denk geldim. İçeriye girip bir masaya oturdum ve bir sonraki sayfayı çevirdim.

Bir mektup yerine yine bir söz ile karşılaştım. Bu sefer bu sözün üzerinden onlarca kere geçilmemişti. Sadece bir kere ve kendinden emin, hatasız şekilde yazılmıştı.

"Meraklı olmayı seviyorum ama bir görevi bitirmeden önce diğerine geçmek... Bu doğru değil."

Bu söz kesinlikle benim için yazılmıştı. Sanki bunu yazan kişi, benim bu kadar meraklı olacağımı tahmin etmişti. Önce annesine mektubu ulaştırmalıydım. Bir diğer mektuba bakmadım ama annesine yazılan mektubun sayfasını da yırtıp, yok etmek istemiyordum. Kitapçıdan siyah bir defter aldım ve okuduğum son sayfaya kadar kitabı taklit ettim.

Doğru olanı yapıp tüm mektupları sahiplerine ulaştıracaktım ama bir kopyasını da kendime saklayacaktım. Bu kadar hakkım olmalıydı değil mi?

Şimdiki hedef annesine mektubu vermek ve bir sonraki mektubu sahibine ulaştırmak olacaktı olacaktı.
----
Sadece bir gün içinde okunması sayısı harika. Bunun için çok, çok ve çok teşekkür ederim ve hikayemi okuyup, sevenler için bir isim vermek istiyorum. Mektuplar. Siz benim mektuplarım olacaksınız ben de mektupları çocuğu gibi saklayan postacınız olacağım. Beğendiğiniz mi? Ben çok beğendim.

Ayrıca 15.45-15.50 arası Mektup saati olacak. Yeni bir mektubumuz o saatte gelecek. Bölüm hakkındaki düşünceleriniz neler?

Bölüm ithafı isteyen var mı?

Ölümden Önceki 100 MektupHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin