selamün aleyküm arkadaşlar bu bölümde okurken daha çok keyif alacağınız değişikler yaptım o yüzden tekrar okumanızı rica edeceğim...
"kızlar bu defa harika bir plan yaptım"
"of Lal sen vazgeçmek nedir biliyor musun?"
"Sılacım, vazgeçmek, ımmm o neydi türkçe de öyle bir kelime var mıydı?"
"boşuna uğraşma kızım taktı bir kere," dedi Sinem.
Kızları ikna etmek için şirinlik yapmam gerekiyordu ya da ağlamam. son iki haftadır benim yüzümden düştükleri rezil durum kalmamıştı. İlk önce şirinlik yaparak başlamalıydım. burnumu dikleştirip elimde ki kalemim ile Sinemi işaret ederek konuşmaya başladım;
"Evet Sıla, Bu Sinem,Sinem asla yargılamaz, bilimsel terimler kullanmaz, negatif yorumlar yapmaz, Sinem her zaman dinler ve arkadaşı Lal'i her zaman mutlu eder, sinem gibi ol"
yüzünü buruşturan Sıla."hımmm çok komiksin sen" dedi.Elleri ile beni göstererek Sineme döndü,
"Bak Sıla, bu Lal, Lal çok güzeldir, bunu duymaktan çok hoşlanır, çok inatçıdır, ayrıca nazlıdır da, Lal kafasına koyduğu şeyden asla vazgeçmez, Lal gibi olma"
Elimde ki kalemi Sıla'ya fırlatmıştım ama şevik bir hareketle bundan sıyrıldı. Sanırım şirinlik olmayacaktı acıtasyon kısmına başvur malıydım.
Dudaklarımı sarkıtıp, başımı mahcup olmuş şekilde önüme eğerek; "aşk olsun kızlar ya, neden bu kadar kötüsünüz?" dedim. Demez olaydım. Keşke!!!
ikisi de elleri ile kendilerini göstererek:
"biz mi kötüyüz, biz ikimiz." dediler sert bir ses tonu ile.
Ve Sinem o bitmeyen konuşmalarından birine hazırlanıyor gözüküyordu derin bir nefesten sonra yeterli oksijeni sağladığından emin olup meşhur nutuklarından birine başlıyordu.
"iki haftadır Üsküdar tepesinde yatıp kalkıyoruz, tamam erkek yurdunda gerçekten yakışıklı çocuklar var ama her neyse konu bu değil, asıl konumuz, Ahmet. onu takip ediyoruz, okulda peşinden derse giriyoruz, çocuğun önüne geçip laf anlatmaya çalışıyoruz o ne yapıyor yüzümüze bile bakmıyor, üstelik nedense onun için oynadığımız hiç bir oyunda başarılı olamadık hepsinde olan bize oldu, en kötüsü de michael Corse çantamı ve kolum gazi oldu. peki sonuç ne Hiç!!! yani koca bir HİÇ!!!." dedikten sonra daha derin bir nefes alıp, bu defa yüksek bir makama almıştı sesinin tonunu, " fark ettin mi? ki etmemişsin!!! çocukta bir tık bile olmadı ben ondan korkmaya falan başladım. Ha birde bunun yanın da Mert'le ayrılmak zorunda kaldım.Uzun lafın kısası Başımıza bin türlü bela geldi, şimdi söyle bakalım biz mi kötüyüz?"
Gerçekten çok kısa konuşuğunu düşünüyordu,
"bitti mi Sinem?"
"bitti!!!!!!"
"o zaman 1/a sınıfından Sineme alkış" deyip ellerimi şaklatmıştım ki Sılanın konuşmaya başlayacağını anlamam ile onu durdurdum.
"sakın Sıla şimdi sen bir sürü bilimsel konu anlatıp, kafamı karıştıracaksın, bende bir şey anlamayacağım o yüzden, sen kendini yormasan." cidden çoğu zaman Sılayı anlayamıyordum ve böyle zamanlarda kendimi geri zekalı hissettiğimde olmuyor değildi hani. Neyse.
"Tamam haklısınız, başınızı bir miktar belaya sokmuş olabilirim ama bu son söz" dedim. Ağlama Planını da es geçmiş bulunmaktaydım dikkat ederseniz. Siz siz olun ilk iki planınız başarısız olursa direk bütün planlarınızı çöpe atın ve yeni bir plan yapın.Muhtemelen bu planınız, bu son, buda olmazsa tamam siz haklısınız gibi kelimerle kurgulanmış olur ki şuan benim yaptığım gibi,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HELALİM
SpiritualDiyorlar ki; Yunanistan taraflarında bir kadın evliya çıkmış. Tam kızını kesecekken şeytan bir keçi getirmiş doğru mu bu?" Sıla: -"Kızım ben bunun neresini düzelteyim? Yunanistan değil Arabistan, kadın evliya değil İbrahim peygamber, k...