2. BLM"Deve Cüce Mi Oynuyoruz Burada"

18.1K 1.1K 86
                                    

Beynimi tırmalayan alarm sesi ile uyanmaktan daha kötü bir işkence olabilir miydi, hele ki benim gibi uykucu iseniz. El yordamı ile bulduğum telefonu susturduktan sonra tekrar yattım ve tam uykunun derinliklerinde kaybolur iken, bu defada saat çalmaya başladi.

Olamazdı, bugün önemli bir şey olmalıydı ki iki tane alarm kurmuştum. En son 18. Yaş günüm sabahıydı ve o gün erkenden uyanıp, şımarıklıklar yapmıştım, o hayatımın en güzel günüydü de, bu sabahın ne özelliği vardı, gözlerimi ovuştururken, düşünmeye çalışıyordum. İnanın sabahın 8 inde beyni yeterince yerinde olmuyor sanırım.bu sabah bunu da yaşayarak öğrenmiş oluyordum. Evet, Lal bugünün anlam ve önemi neydi,özgürlüğe uyandığım bir sabah değildi, evlenmemiştim de.

İşte o anda beynimde şimşekler çakmaya başladı bugün, Ahmet yobazını dünkü yaptığı öküzlüğü ödetme günümdü, saat 9 da dersleri vardı ve öğleden sonra ise dersi yoktu. 1 saatte nasıl hazırlana bilirdim Allah aşkına, okula yetişmem imkansızdı, tam kendimi yatağa geri bırakacağım sırada o ayının çekip gitmesi aklıma gelince bu fikirden vazgeçip kendimi banyoya attım.

Jet hızı ile odada hareket edip, oradan oraya koşuşturarak hazırlanmaya çalışıyordum ve sürekli bir yerlere çarpıp canımın yanmasına bile aldırış etmem ve içimden kendimi gaza getirmem anlatılamazdı, resmen içime şeytan kaçmıştı,

"ne demek Lal'in yüzüne bile bakmamak, ne demek, onu görmezden gelip duymamak, ben sana bunu ödetmez miyim. "

Üzerime giydiğim turkuaz bluz beyaz dar paça pantolon ve pudra topuklu ayakkabılarımla, oldukça şıktım, gerçekten güzel bir kızdım, bunu inkar etmek için kör yada aptal olmak lazımdı. Biraz daha kendime bakarsam ayna güzelliğim karşısında çatlayabilirdi.

Okula geldiğimde hukuk fakültesi binasının önünde beklemeye başladım ama bir türlü, gelmek bilmiyordu, İster misiniz bugün okula gelmesindi. Tabi ki de istemezsiniz biliyorum. Ümitlerim yavaş yavaş tükenmeye başladığında ise, yavaş adımlarla başını önüne eğmiş bana doğru gelen kişide gözlerim takılı kalmıştı, bu çocuk gerçekten yakışıklıydı, kalbimde tarifsiz duygular harekete geçmeye başlamıştı ki kendimi telkin ettim. Saçmalama Lal, sen aşık olmayacaksın o aşık olacak, ama biraz daha onu salak salak süzmeye devam eder isem sanırım planım çöpe gidecekti,

Ona doğru acelem varmış gibi hızlı ve telaşlı adımlarla yürümeye başladım, rol gereği telaşlı olmam gerekiyordu ama ben gerçekten telaşlı panik bir haldeydim ve şuanda hedefine kitlenmiş bir şekilde çarptığım anda elimdeki kitaplar yere saçılmıştı,

"ay dikkat etsene biraz,"

"kusura bakma diye kekeme şekilde söylenmiş," kelimesini duyduğumda keyifle kafamı kaldırdım ve karşılaştığım kişi ile suratımın düşmesi bir oldu, ama bu o değildi.

O yine ağır adımlarla yürüyerek merdivenleri çıkıp gözden kaybolmuştu.

öfkeyle yerden topladığım kitaplarımı, çarptığım çocuğun başına geçirmemek için hızlı adımlarla kantine yürümeye başladım.

Allah kahretsin ya, kantine giderken çalan telefonu açtım.

"efendim Sinem."

"neredesin eve geldim yoksun"

"okulun kafesindeyim"

Sabah olanları anlattığımda sinem gözlerinden yaş gelecek kadar çok fazla kahkaha atıyordu. Kızım gülmesene,

"ama lal çok komik, ne yaptın yanlış çocuğa mı çarptın, hem de kıvırcık kafaya, şu iki yıldır sana takık olan çocuğa mı?"

"sinem biraz daha gülersen bozuşacağız."

HELALİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin