Bölüm 3

83 31 5
                                    

Dans ettik, eğlendik. Uzun zamandan sonra en güzel günüm bu oldu. Masaya oturduk ve kahvelerimiz geldi. Hayatlarımızdan  bahsetmeye başladık. Daha sonra zaten herkes bir ağızdan birbiriyle konuşmaya başladılar. Berk de benden konuşuyordu. Berk çok yakışıklı, tatlı bir çocuk. Onunla konuşurken sanki geçmişi unutuyor gibiydim. Tabi bu onu sevdiğim anlamına gelmez. Samimi buluyorum diyelim. 

"Sevgilin var mı?" dedi Berk.

"Yok ya." dedim.

"Hım bu akşam buradasınız değil mi?" dedi.

" Ne ne var ki burada?"

"Her akşam buranın alt katındaki bar işleve geçiyor." dedi gülerek.

" Hım bilmem olabilir." dedim.

Berk ile konuşurken Kaan yoktu. Nereye gitmiş bilmiyorum. Belki de burada ben olduğum için gitmiştir. Ama bu kadar da olmaz değil mi çocuk değil sonuçta. 

" Geldi geldi." dedi Burak Semih'e gülerek.

Herkes kapıya baktı, bende dahil. Ama keşke, keşke bakmasaydım. Çünkü gelen Kaan ve Berna' idi. Ne diyebilirdim bilmiyorum. Önüme döndüm. Buse'nin bana baktığını gördüm.  Ardından telefonuma mesaj geldi. Açtım baktım Buse. Mesajda şöyle diyordu;

" Sakın ağlama, çünkü o senin inadına yapıyor. Ama şunu bil ki hepimiz gördük berk ile sen konuşurken size deli gibi bakıyordu. Dayanamadı tabi Bernayı  çağırdı. Bu akşam bur da bara kalıyoruz haberin olsun. Sakın onu umursama ve göz teması kurma."

Buse dediklerinde haklı mıydı? bilmiyorum. Ama onun dediğini uygulayacağım. Asla ama asla bakmayacağım.

" Gençler bar açıldı hadi gidelim." dedi Semih.

Herkesin onay vermesi üzerine merdivenlere doğru yöneldik. Bara yaklaşırken çok güzel bir müzik çalıyordu. Gel yada git. Belki bilirsiniz. Çok güzel bir müzik tam olarak beni anlatıyor diyebilirim.  Siz hiç özlediniz mi?  Ben özledim mesela... Çok demek de yetersiz. Her gün özledim, her gece özledim. Hiç sıkılmadan, hiç usanmadan özledim. Sabah gördüm, akşam özledim. Ve sevdim ben... Hem sevdim hem özledim. Özlemekten bıktım. Çünkü özlemek bana geçmişi hatırlatmaktan başka hiç bir şey yaptırmıyor. Neyse bara geldik. Şarkı değişti. Çok güzel bir şarkı çaldı. Herkes oynamaya başladı. Berna da oynuyordu. Ama Kaan ile değil. Kaan yoktu. Neredeydi? Masaya göz gezdirdim.  Kaan ile göz göze geldim. Çok..çok tatlıydı. Gözlerimi kaçırmak istedim. Yapamadım. Gözlerim gözlerine sabitlenmiş gibiydi. Oda bana bakıyordu. Barın ışıkları her renk olduğu için kimse bizi görmüyordu. Herkes kendi halinde dans ediyor, konuşuyorlardı. Kaan ile bakışmamız devam ederken birisinin beni dürttüğünü hissettim. Daha sonra alt çenemden tutup yüzümü kendisine göre çevirdi. Karşımda Berk vardı. 

" Ne oldu neye daldın öyle? hadi kalk dans edelim." dedi.

Hiç bir şey demedim. Kaan'a baktım. Oda bana bakıyordu. Berk elimden tutup beni sahneye götürdü. Dans etmeye başladık. Daha sonra masaya baktım. Kaan yoktu. Sahneye baktım. Berna ile dans ediyorlardı. Hiç bir şey anlamadım. Kaan niye bana baktı?  neyse ne umrumda değil. 

" Şafak bekle hemen geliyorum." dedi Berk.

Kafamı sallamakla yetindim.  Kaan Berna ile dans ediyordu. Onlara bakarken Kaan ile göz göze geldik. Ona bakıyordum evet ama dokunamayacağımı biliyorum ve bu beni incitiyor.

KAAN

Şafak, şafak çok güzel olmuştu. Onu gördüğümde nasıl hayvanlık yaptığım güne döndüm. Keşke dilimi yutsaydım da öyle bir şey yapmasaydım kendi kendime dedim. Tek Şafağa değil. Hiç bir kıza yapılmayacak bir hata yaptım ben o gün. Sadece sevmişti, sevebilirdi. Bende sevebilirdim. Aynı şeyleri yaşasaydım belki duramazdım yerimde. Yine iyi kız toparlamış. Belki de hiç üzülmedi, olabilir ben zaten ben olsaydım dedim. Üzülmemesi benim içimi rahatlatmıştı. Kimsenin benim yüzümden incinmesini, ağlamasını istemem. Ama şafak ile bu akşam konuşmalıyım. Bu akşam olmazsa bir daha asla olmaz zaten. Bide şu Berk yok mu? seviyorum aslında ama ağız burun dalmam geldi. Ne öyle kızın içine resmen düşecek. Yani tabi ki de bir şey demeye hakkım yok ama olmaz yani Şafağa olamaz.

>MAVİ GÖZ<Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin