Sarışın Mafya #ilmelistan

*-*18.Bölüm:Tehlikeli İntikam*-*

  Bölüm iki gün önce hazırdı ve paylaşmıştım amcak arkadaşım bölümün olmadığını söyledi bu gün. Gecikme için hepinizden özür dilerim. Sonda ki açıklamayı ve 19. Bölüm kesitini okumayı unutmayın :)
*-*-*-*

  Zamansız bir tutku,
  Şehvetli bir ateş,
  Kanın kokusu,
  Bu damarlarda dolaşan,
Tehlikeli İntikamın Tanımı...
Kadere inanır mısınız?
Bence inanmalısınız! Zira kader size sunulan iki seçenekten birini seçmenize verilen addır. Her iki seçenekde de olacaklar bellidir! Siz sadece iyi ve ya kötüyü seçersiniz. Benim kaderim ise ben doğmadan, daha ana rahmine düşmeden yazılmıştı. Benim ilk seçme hakkımda önümde ki seçenekler ' annen mi baban mı' oldu. Eğer annemi seçseydim babamın kalan parasını yer erkeklerin altına yatardım fakat babamı seçtiğimden herkesin korktuğu, saygı duyulan intikam ateşiyle yanan biri olmuştum...

  Ben Derin Ateş' tim...
Kadere boyun eğmeyen ama onu da inkar etmeyen. Seçtiğim aptal yolların sonucunu kaderim böyleymiş deyip çekmeyen kızdım. Zira biliyordum ki ben asla pişman olacağım kararlar almazdım. Mesela şu anda Cemil Beyzade önümde kanlar içinde dururken pişman değildim. Aksine seçtiğim yol hoşuma gidiyordu...

  Elimdeki muştayla bir kez daha yumruk attım tam yüzünün ortasına. Cemil inleyerek bir dişini daha kaybetti. Yüzü ve gövdesi kan revan içindeydi. Hafif hafif altdan çalan iron Maiden şarkıları eskimiş, küf ve kan kokan depoda güzel bir jenerik yaratıyordu. Cemil inleyerek kahkaha attı ve " Sandığımdan zeki çıktın. Baban gibi aptal değilsin. " dedi. Konuşurken zorlanıyordu.

  Yüzümü buruşturdum ve muştayı bir anda erkekliğine geçirdim. Acımasız sesim tüm depiyu sardı. " Doğru bildin, ben babam değilim bu yüzden... " dedim bir saniye bekledikden sonra devam ettim. " Bana Uraz' ı yerini söyleyeceksin! "

  Sesim sert ve otoriterdi. Cemil yutkundu ve "  Kendi planlarımı sana anlatmıyacağım! " dedi. Omuz silktim ve arkama döndüm. Ateş elinde iki tane nescafe fincanı, gözlerinde farklı bir duyguyla beni izliyordu. Gidip elindeki fincanlardan birini ben aldım. Bir yudum içip az ilerideki korumayı yanımıza çağırdım. Sabırsız bir sesle " Bana asit getirin. Güçlü olsun, bulabildiğiniz en güçlü asit... "

  Ateş, koruma gidince "  Senin bu sert tavırlarına bayılıyorum. " dedi. Omuz silkip " En az benim kadar soğuk, ürpertici ve tehlikelisin. " dedim. Ateş, tüm ukalalığı ile " Biliyorum ama bu sana hayran olmama engel değil. " dedi. Tam cevap verecekken gönderdiğim koruma yeşil bir sıvı getirdi. Asiti alıp arkama döndüm ve asit şişesini kapağını açtım. Piskopatça bir gülüşle tam da erkekliğinin olduğu yere asiti dökmeye başladım.

  Adam acı içinde kıvranırken yapmamam için yalvarıyordu adeta. Tam da bu sırada Ateş' in sesi kulaklarıma doldu. " Derin, Uraz' ın yerini bulduk. Bu piçin telefonuna daha demin bir mesaj geldi. " dedi. Cemil daha ne olduğunun farkında bile değildi. Acı içinde kıvranmaya devam ediyordu. Ateş' in gözleri elimdeki şişeye ve adamın erkekliğine kaydığında önce kaşları kalktı sonra o acıyı yaşıyormuş gibi yüzünü buruşturdu. Onun bu haline az kalsın gülümseyecektim ki kendimi tutup tıslarcasına " Neredeymiş? " dedim.

  Ateş, mavi gözlerini benim irislerime dikip " Ankara' da... " dedi. Derin bir nefesi içime çekip arka taraftaki korumalara hitaben " Geldiğimde ölmüş olsun. Biri de videoyu durdursun. " dedim.

  Ateş ile beraber deponun önünde ki arabama binip benim evime geldik. Yarım saat süren yolda ikimizde konuşmamıştık. Ancak bu sefer bu sessizlik beni tatmin etmemişti. Zira şu sıralar düşüncelerim de Ateş büyük bir yer kaplıyordu. Salona geçtiğimiz de Ateş telefonunu çıkarıp koltuklardan birine oturdu. Bir numarayı tuşlayıp " Polat, benim Ateş. " dedi. Asrın heyetinin başı olması dolayısıyla ona gelen bir takım avantajları kullanacaktı belliki. Eli kolu uzundu sonuçta... " Ankara da sana mesaj atacağım depoda biri tutuluyor. Onu kurtar ve iyileştir. Güvende olacak! İyileşir iyleşmez gönder. " dedi ve kapattı.