********
Herkes ölen mafya babasının yerine geçicek olan mafyanın kim olması gerektiğini tartışırken biri kendinden emin oturuyordu. Masada dönen genel isim onunkiydi zaten.
Kapının gürültüyle açılması üzerine herkes sustu ve gelen kişiye baktı. Güz...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ÖNEMLİ Öncelikle bölüm başına bir şeyler yazmak istemesem de bunu yazma gereği duydum. Öncelikle yorumlarınız hoşuma gidiyor ancak kurumunu veya bölümün saçma olduğunu, kötü yazdığımı ima edemez. Bir konuya açıklık getirelim, eğer kitabı baştan sona olsaydınız Ateş ve Derin' in bir an da aşık olmadığını bilirsiniz! Onlar tanıştıklarınsan buyana zaten biribirlerinden hoşlanıyorlar! Ama bu konuyu büyütüp okuyucularıyla arama mesafe koymaya niyetli değilim. Zira hepiniz böyle değilsiniz. Bu bölümden bir saat sonra bir açıklama paylaşıcam. Beni tanımanızı sizi tanımayı istiyorum. Bir de fotoğrafımı atıcam. Belki aynı okuldayızdır ya da aynı liseye gideriz...
İYİ OKUMALAR.... Her masalın bir sonu vardır. Bizim kısa süreli masalımız ise sadece bir gün sürmüştü. Bizim masalımızda ne kurbağayı öpen prenses ne de cam bir ayakkabıyı tek tek tüm kadınlara deneten bir prens vardı... Bizim masalımız da soğuk iki beden vardı, intikamka kavrulan, kalpleri aşkla yanan, sert bakışlı, korkusuz ama korkutan iki beden...
Biz bu hikayenin ana karakterleriydik! Her şey bizim suçumuz ve her şey bizim başarımızdı! Ama illahi bir masal kahramanı olmak zorunda olsaydık ben intikam için kavrulan Kötü Kraliçe, Ateş ise Kara Şovalye olurdu herhalde... Zaten şu durumda bize uyan en iyi karakterle onlardı.
Ateş sırıtarak yanıma geldi ve " Bil bakalım ne buldum? " dedi. Elimdeki silahı belime yerleştirip adamlarıma kısa bir bakış attım. İki adamım hemen arkamda kalan kanlı cesedi götürürken Ateş' e yaklaştım. Ateş de biraz eğilip " İki saat sonra İtalya' ya gidiyoruz, bil bakalım kim paçayı ele verdi? " dedi. Gözlerimi onun mavi gözlerine dikip " Asiltürk " diye tısladım. Sırıtması genişlerken bembeyaz dişeleri göz açıma girmişti. Sırıtmasında şeytani parıltılar vardı.
Arkama dönüp " Hadi o zaman gidelim. " dedim. Ateş arkamdan bana sarılıp " Bir davete katılacağız ve bil bakalım orada kim de olacak? " dedi. Gözlerim parlarken şeytanlarım iş başı yapmaya başlamıştı. Ateş arkamdan çekilip yanıma geldi ve ellerimi tutup kendi arabasına sürükledi. Hız limitini zorlayarak eve geldiğimizde acele ile arabadan indim. Mafyası, serti, masumu hiç farketmez her kız hazırlanırken bekletirdi ve ben bekletmek istemiyordum. Kapıyı ardımda açık bırakıp yukarı kata odama gittim.
